Efsaneye göre kahve, Etiyopyalı bir çobanın kahve çekirdekleri yiyen keçilerinin fazla hareketlendiğini fark etmesinden sonra keşfedildi. Bugün ise kafein dünyada en fazla kullanılan beyin uyarıcısıdır. Bütün büyük dehaların hayatlarına baktığınızda da pek çoğunun çalışmaya başlamadan önce mutlaka kahve içtiklerini görürsünüz. Bu konuda en takıntılı olan ise Ludwig van Beethoven’dı. Beethoven, her sabah kahvesini mutlaka kendisi hazırlardı ve bunun için özel bir ritüeli vardı. Her bir fincan için 60 kahve çekirdeği çekerdi ve sayının tam olabilmesi için her bir çekirdeği tek tek sayardı. Hatta 20. yüzyılın en zeki ve üretken matematikçilerinden Paul Erdös ”Matematikçi, kahveyi teoremlere dönüştüren bir makinedir.” demiştir. Son yapılan beyin araştırmaları ise Erdös’ün bu sözünü destekler nitelikte.
40 yıl hatırı olan kahve ile hafızanızı 40 kat güçlendirebilir misiniz?
40 kat güçlendirmek çok iyimser bir sonuç olsa da, araştırmalar günde alınan 200 mg. kafeinin (yaklaşık 1 büyük boy Starbucks fincanına denk geliyor) uzun dönemli hafızayı güçlendirdiğini göstermiş durumda; fakat buradaki en önemli etkenlerden biri yaş grubunuz. Kafein ile ilgili yapılan araştırmalar farklı yaş dönemlerine göre değişiklik gösteriyor. Bu dönemleri bebeklik- erken çocukluk, erişkinlik ve yaşlılık olarak üçe ayırabiliriz.
Buna göre beyin gelişiminin en çok ve hızlı olduğu dönem olan bebeklik ve erken çocukluk döneminde tüketilen kafein, beyin gelişimini geciktiriyor. Yavru sıçanlar üzerinde yapılan bir çalışmada, bir grup hayvana saf su, diğer grup hayvana ise kafein içeren bir sıvı verilip incelendiğinde, saf su verilen grubun beyninde daha çok sinir hücresi bağlantısı olduğu gözlenmiş. Çocuklarda ve gençlerde kafein tüketimi son 30 yılda %70 artmış durumda, bu oran erişkinlerde ise %90’ın üzerinde. Vücudumuza dışarıdan aldığımız yabancı maddeler, beyine ulaşmalarını engelleyen kan-beyin bariyeri denilen bir engele takılmalarına rağmen kafein bu engele takılmayıp vücudun beyin dahil tüm dokularına ulaşabiliyor. Bebeklik ve erken çocukluk dönemindeki bu sinir hücresi gelişimi direkt kafeinin etkisi olabileceği gibi, beynin kendini yeniden yapılandırdığı uyku süresini ve kalitesini bozmasıyla da ilgili olabilir.
Erişkinlerde yapılan araştırmalarda ise sonuçlar daha farklı. Kafeinin uzun dönem hafıza üzerindeki etkilerini incelemek için yapılan bir deneyde, 200 mg. kafeinin uzun dönem hafızayı iyileştirdiği gösterilmiş. Normalde çok az veya hiç kahve tüketmeyen grupla yapılan bir deneyde katılımcılara bir dizi fotoğraf gösterilmiş ve daha sonra bir gruba kafein tableti, diğer gruba ise plasebo tablet (etkinliği olmayan ilaç ) verilmiş. Ertesi gün iki gruba da bir önceki gün gösterilen fotoğraflar, bazılarına ufak eklentiler yapılarak yeniden gösterilmiş. Aradaki bu değişimleri fark edenlerin büyük bir çoğunluğunun ise kafein tüketen gruptan olduğu gözlenmiş.
Beynin benzer ama aynı olmayan iki nesneyi ayırabilmesi özelliğine “desen ayırma” (pattern separation) deniyor ve derin bellek süreçlerinden biri olarak görülüyor. Kafein tabletinin katılımcılara ilk gün fotoğraf gösteriminden hemen sonra verilmesi ise kafeinin dikkat ve uyanıklık gibi süreçler yerine sadece hafıza üzerindeki etkinliğini arttırdığını gösteriyor.
İlgili yazı: Kahvenin bilinmeyen 7 yararı
Peki bu çalışamadan nasıl yararlanabiliriz?
Eğer ders çalışmak veya bir toplantı öncesi yapacağınız sunumu hatırlamak gibi bir düşünceniz varsa, çalışmaya başlamadan önce üst üste kahve tüketmek yerine 12 saatlik kafeinsiz bir döneme girmek ve sonrasında çalışmaya başlarken 1 fincan kahve tüketmek çok daha faydalı olacaktır. Araştırmalar düşük miktarlarda alınan kafeinin uzun dönem hafızayı geliştirdiğini fakat yüksek dozlarda alınanın ise bu hafızayı zayıflattığını gösteriyor.
Bazı farklı çalışmalar ise, ölçülü içilen kahvenin Alzheimer ve Parkinson’a karsı koruduğunu gösteriyor. Belki de canınızın kahve çekmesi sonuçta o kadar kötü bir şey değildir.