X

Kahve kokusunun peşinde bir seyahat: Kahve ve palmiye aşkına Kolombiya!

Kolombiya’nın kahve bölgesi (Zona Cafetera), And Dağlarının yamacında, bereketli kahve tarlaları ve renkli mimarisi ile meşhur, neşeli Kolombiyalıların yaşadığı kasabalarla dolu. Salento da bu kasabalardan bir tanesi: Rengarenk evlerin arasından, mis gibi kahve kokusu eşliğinde ağır adımlarla gezinti için tasarlanmış sanki.

Salento’nun yanı başındaki Cocora Vadisi ise, dünyanın en uzun palmiyelerinin anavatanı. 60 metre boyları ile Mum Palmiyeleri (Wax Palm– ceroxylon quindiuense), mum yapımında kullanılmak için çokça kesildiklerinden, türlerinin tehlikede olduğunu gören Kolombiya hükümeti 1985’te bu ağaçları ve bölgeyi koruma altına almış. Ayrıca her yıl palmiye yapraklarının kutlama için kullanıldığı Palm Sunday festivali için de kullanımı yasaklanmış. Böylece bir zamanlar vadiyi ve yamaçlarını kaplayan palmiye ormanı, son 30 yılda yeniden tutunarak yayılmaya başlamış.

Salento’nun merkezinden taksi-jiplerle vadiye ulaştıktan sonra, ister atlı tur, ister yürüyüş ile bu eşsiz vadiyi gezmek mümkün. Vadiye serpilmişçesine dağılmış palmiyeler size kartpostal edasında pozlar verirken, bir yamaca oturup bu anın tadını çıkarmak da şahane bir seçenek.

Kahve kokusuna doğru

Kahve diyarını gezmek, kahvenin üretim sürecindeki detaylarını da görmek istediğim için, Salento’nun merkeziden ayrılıp dağların arasında, bahçesinde köpeklerin oynadığı, ineklerin yaylalarda otladığı, kendi evlerinde oda+kahvaltı hizmeti veren Kolombiyalı bir ailenin evine yerleşiyorum. Sabahları annesini kaybeden buzağının açlık feryatları ile uyanıp, ev sahibimiz Oscar’ın onu biberonla besleyişini izliyorum. Kafamı nereye çevirsem tropik iklimin bereketli nemi ile büyüyüp serpilmiş kocaman yapraklı çiçekler ve yemyeşil yamaçlar görüyorum… Tabii bir de bunlara eşlik eden, evde çalışan teyzenin her gün izlediği Türk dizileri. Evet, Türk dizileri tüm kıtada çılgınca izleniyor. Türk oyuncuları İspanyolca dublaj ile izlemek bana da pek keyifli geliyor.

Kolombiya, yüksek dağları seven Arabica kahve çeşidi yetiştiriyor ve dünyadaki Arabica üretiminde Brezilya’dan sonra 2. sırada; tabi Brezilya bunu kıtadaki toprak genişliğine borçlu. Güney Amerika’da kahve üretimi yapan birçok ülkede bulundum; ancak kahvenin günlük hayata ve kültüre bu kadar nüfuz ettiği bir ülke daha görmedim. Ürettikleri güzelliğin keyfini evde ve sokakta, demledikleri kahve gibi ağır ağır yaşamaları, benim Kolombiya’ya ve halkına olan sempatimi daha da artırıyor.

Dalından fincana; kahve serüveni

Mis kokulu kahve anlarımızın keyfi, doğa ve insanın birlikte çalışması sayesinde oluyor. Kahve, her bir aşamasında uzmanlık gerektiren ve insan emeğine sıkı sıkıya bağlı bir üretim sürecinden geçiyor. Tüm bu aşamaları öğrenmek için kahve çiftliğindeki günlük turlardan birini seçiyorum ve adım adım rehberimizi takip ediyorum.

Öncelikle kahve tarlasına dalıyoruz ve kahve hasatının detaylarını anlatıyor rehberimiz: Kahve ağacının dallarında olgunlaşan meyveler kızarıyor, bu kızarıklığın ölçütünü en iyi uzman hasat ekipleri biliyor. Zira en iyi kahveyi seçme işlemi işte bu kızarıklık oranına bağlı. Kızaran kahve meyveleri toplanıyor ve kabuğundan ayırmak üzere değirmen tarzı makineye aktarılıyor. Tur sırasında topladığım meyvelerin kabuğu da kolayca ayrılıyor ve aşina olduğumuz kahve çekirdeğini ilk defa kahverengi değil de açık renkli görüyorum.

Kabuklarından ayrılan kahve çekirdeklerinin üzeri tatlı bir sıvı ile kaplı. Bu sıvının çekirdekten ayrılması için yapılması gereken sıradaki işlem ise yıkama. Çekirdekler büyük havuzlarda iki gün kadar bekletiliyor, içi hava dolu olanlar su yüzeyine çıkıyor ve bunlar standarda uymayan çekirdek olduğu için ayrılıyor. Daha sonra kalan çekirdekler yıkanıyor ve kurumaya bırakılıyor.
Sıradaki işlem ise tamamen insan emeğine dayalı bir kalite kontrol süreci. Bu işlem, kahvenin şekline bakınca kalitesini ayırt edebilen uzman köylüler tarafından gerçekleştiriliyor. Çekirdekler kalitelerine göre ayrıldıktan sonra kavurma işlemine geçiliyor. Bu aşamadaki önemli nokta çekirdeğin her tarafının aynı ölçüde kavrulması.

Tüm bu süreçler ilerlerken hem kalite kontrol sırasında, hem de uygulama işlemlerindeki farklılıklar ile bir dizi kahve çeşidi çıkıyor ortaya. Bunlardan en çok dikkatimi çeken ise tatlı kahve. İlk aşamadaki kahve çekirdeği, kabuğundan ayrıldıktan sonra tatlımsı bir sıvı ile kalıyordu, işte bu sıvıdan ayırmak için yıkama işlemi yapılmazsa kahve doğal olarak tatlı oluyor. İlginç bir şekilde Kolombiya halkı buna bayılıyor. Kahvesini şekerli sevenler için süper bir seçenek.

Turumuzun üretim bandındaki aşamalarını bitirip mutfağa geçiyoruz. Çiftlikte daha önceden hazırlanmış kıtır kıtır, mis kokulu kahve çekirdeklerinden kahvemizi çektikten sonra sıra kahveyi pişirmeye geliyor. Malumunuz, kahve kültürü ülkemizde özellikle Kuzey Amerika ve Avrupa etkisi ile son derece sofistike yaşanıyor. Kafeler, kafeden çok laboratuvara, baristalar da mühendise benziyorlar. Kolombiya’da da özellikle turistlere hitap eden mekanlarda çok farklı kahve demleme biçimleri ve düzenekleri kullanılıyor; ama turistik olandan uzaklaşıp yerel olana yaklaştığımda olayın ne kadar basitleştiğini görüp mutlu oluyorum. Kolombiya evlerinde en çok rağbet gören kahve yapma biçimi, dünyada birçok yerde “pour over” olarak bilinen en basit yöntem: kahveyi telden sapı olan bezden dikilmiş bir filtrenin içine doldurup doğru sıcaklıktaki suyu son derece yavaş bir biçimde üzerine döküyorsunuz. Kolombiya Arabicası’ndan kötü kahve yapmak zaten pek mümkün değil; olay bu kadar basite indirgenince de gerçekten harika bir kahve kotarabilmek için karışıma eklemeniz gerekenler sabır ve sevgiden ibaret oluyor!

Kahve yaparken ilk kural suyun sıcaklığı; 95 derecelerde olmalı. Derece ile ölçebilirsiniz veya pratik bir bilgi olarak; kaynamadan hemen önce suda oluşan minik baloncukları izleyebilirsiniz, işte baloncukları gördüğünüz an kahve için en uygun sıcaklık!

Suyu hazırladıktan sonra gerçekten sabırlı olmanız gereken adıma geliyorsunuz: Zaman, kahve lezzetindeki en kritik nokta. Keten filtredeki kahvenin üzerine 95 derece sıcaklığındaki suyu, ucu ince ve uzun olan bir ibrik ile yavaş yavaş daireler çizerek dökmek gerekiyor. Biraz bekleyip aynı işlemi tekrarlıyoruz. Sunumu yapan baristamız bu konu üzerinde özellikle duruyor ve gülerek şöyle söylüyor: “Kahveyi AŞK ile yapmanız lazım, yavaş yavaş ve onu severek. Aceleci davranırsanız kahvedeki şeytanı uyandırırsınız!”
Afiyet olsun!

Maceralarımı Instagram hesabımdan takip edebilirsiniz. 

İlginizi çekebilir: Gitme isteği: İnişlerim çıkışlarım, o kendimden kaçışlarım

Semanur Aksoy: Üniversite yıllarında birçok AB projesinde görev alarak dünyayı gezmeye başladı. İzmir’de üniversiteyi bitirdikten sonra iş hayatı onu önce Meksika’ya sonra da İstanbul'a götürdü. 2011 yılında yoga ile tanıştı ve bu hayatında bir dönüm noktası oldu. Kurumsal hayatın onun içindeki boşluğu besleyerek büyüttüğü bir dönemde ara verdi ve önce iki ay, daha sonra da yedi ay sırt çantası ile Güney Amerika seyahatine çıktı. Amazonların şifalı bitkileri ile tanıştı; bunun da yoga gibi hayatında olumlu anlamda bir kırılım yarattığını anladı. Yoga yolculuğuna Reiki, Access Bar ve Thai Beden Terapistliği gibi şifalı dokunuşları da ekledi. Mandala tasarımlarını tekstil ile buluşturarak kendi markası Let’s Boho’yu yarattı. Şimdilerde gezgin kimliğinden arta kalan zamanını geçirmek için yerleştiği Fethiye’de, yoga, nefes, meditasyon ve Thai Beden Terapi içerikli bireysel dönüşüm rehberliği ve kendi markasını yaratmak isteyenlere marka danışmanlığı yapmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale