Kahve içtikten sonra neden daha sık tuvalete gideriz?
En sevdiğiniz kafede ya da gösterişli bir kahvaltı masasında oturmuş kahvenizi yudumlarken, bir anda tuvalete gitme ihtiyacınız artıyor. Birkaç yudum kahve bile kabızlık giderici (laksatif) ilaç almışsınız etkisi yaratıyor.
Peki kahve bağırsaklarımızı nasıl etkiliyor? Kahve içtikten sonra tuvalet ihtiyacımız neden artıyor? Uplifers olarak, cevabı merak edilen bu soruyu sizler için araştırdık.
Kahve neden tuvalet ihtiyacımızı arttırır sorusunun kısa cevabı, kahvenin kalın bağırsaklardaki kasların kasılmasını tetiklemesidir. Aşağıda ise, bu konuyla ilgili araştırmaların detaylarını ve daha ilginç açıklamaları bulabilirsiniz.
Gut isimli bilimsel derginin 1990 Nisan sayısında yayınlanan “Kahvenin distal kolon üzerindeki etkileri” isimli makalede, sindirim sistemi ve kahve ilişkisi ayrıntılı şekilde incelenmiş. Araştırmanın, anket ve anal incelemeler olmak üzere iki bölümü bulunuyor.
Anket
Kahveyle tuvalet arasındaki bağlantıdan etkilenmeyenler olabilir. Aslında, çoğunluk da böyle. Yukarıda bahsedilen araştırmanın sonuçlarına göre, ankete katılan genç erişkinlerin 3’te 2’si, kahveden etkilenmiyor. Araştırmaya dahil olan 58 erkek 34 kadından sadece %29’u kahve içtikten sonraki ilk 20 dakika içerisinde tuvalet ihtiyaçları doğduğunu belirtmiş.
Araştırmanın yazarı S.R. Brown’ın açıklamasına göre, bu %29’u oluşturanlar, kadınların %53’ü ve erkeklerin %19’u. Bu gruptakilerin %52’si kahveye verilen tepkinin sadece sabahları bu şekilde olduğunu belirtirken, %58’i eğer gün içerisinde tuvalete girmedilerse bu etkiyle karşılaştıklarını söylüyor.
Aslında bir bardak kahve hemen tuvalet ihtiyacınızı getirmiyor. Kahveyi içtiğiniz zaman, vücudunuzun günlük ritmi ve hatta cinsiyetiniz, kahveyle ilgili duyarlılığınızı yakından etkiliyor. Araştırmacılara göre, kahveden bu şekilde etkilenen kadınların bağırsak aktivitelerinde erkeklerden farklı bir doğal varyasyon gösteriyor.
Daha önceleri yapılan araştırmalara göre, kadınlarda rektum, erkeklere göre şişkinlik konusunda daha hassas. Hassas bağırsak sendromu (spastik kolon) da, kadınlarda daha yaygın. Dışkı tutamamanın da en çok görüldüğü grup ise, doğum yapan kadınlar.
Anal incelemeler
Anal incelemeler, birçok farklı şekillerde ve farklı amaçlarla yapılabiliyor. Multilumen manomatrik araçlarla rektosigmoid (kalın bağırsak ve rektumun birleşimi) içinde yapılan araştırmalarda, kasların büzülmesi ve iç basıncın artması, dışkılama ihtiyacının arttığını gösteriyor. Kahveyle yapılan araştırmalarda ise, bu kasılmaların şiddetinin ve süresinin arttığı görülüyor.
Brown ve arkadaşları, kahveden tuvalet konusunda hiç etkilenmediğini belirten 14 katılımcıyla araştırma yapıyor. Sabah 11:00’de başlayan araştırma, katılımcılar rahatlarken, 30 dakika boyunca doğal motor aktiviteleri ölçülüyor. Sonrasında 45°C sıcaklıkta ayrı ayrı 200 mililitre kahveyi, kafeinsiz kahveyi ya da suyu içen katılımcıların sonraki 60 dakika içerisindeki rektosigmoid baskıları görüntüleniyor.
Katılımcıların 6 tanesinin rektosigmoid aktivitelerinde içeceklerin hiçbirinden sonra herhangi bir değişiklik görülmüyor. Ancak kahveden etkilenmediğini belirten diğer 8 kişi, kahveye karşı bunun aksi şekilde reaksiyon veriyor. Aşağıdaki görselde, kahvenin katılımcılar üzerindeki fizyoloji etkisini görebilirsiniz.
Soldaki görselde, kahvenin rektosigmoid aktiviteyi ne kadar ve ne hızda arttırdığını görebilirsiniz. Kahvenin mideye girdiği 4. Dakikadan itibaren, kalın bağırsaktaki baskının yoğunluğu ve süresi artıyor ve en az 30 dakika boyunca bu seviyede kalıyor.
Araştırmanın ilginç bulgularından biri, kafeinsiz kahve içilmesinden sonra da benzer etkilerin görülüyor olması. Katılımcıların hiçbirinde, sıcak su içildikten sonra artan bir bağırsak aktivitesi görülmemiş.
Sağdaki görselde kahve, kafeinsiz kahve ve su içilmesinden 30 dakika önce ve sonrasında bağırsak aktivitelerindeki değişiklik karşılaştırılıyor. Kahve ve kafeinsiz kahve rektosigmoid aktiviteyi arttırırken, su bu konuda herhangi bir etkide bulunmuyor.
Sorular
Yapılan araştırmaların birçoğu, kahve içmenin bağırsak aktiviteleri üzerinde etkisi olduğunu gösteriyor. Peki nasıl etkiliyor?
Bir kısım araştırmacı, bu durumu kafeine bağlıyor olsa da, Brown’ın araştırması, kafeinsiz kahvenin de bağırsak faaliyetlerini etkilediğini gösteriyor. Ancak yukarıda görebileceğiniz gibi, içilen sıvının sıcaklığı ya da miktarı da belirleyici etken değil. Çünkü aynı miktarda ve sıcaklıkta su, kahveye benzer herhangi bir etki yapmıyor.
Brown’a göre, kahvenin etkisini içildikten 4 dakika sonra göstermesi ilginç. Çünkü kahvenin bu kadar zaman içerisinde sindirim ya da kan yoluyla bağırsaklara ulaşması mümkün değil. Kahvenin bağırsakları direk değil ancak dolaylı yoldan etkilediğini düşünen Brown, kahvenin mide ve ince bağırsaktaki reseptörleri etkileyerek “gastrokolonik etki” yaratıyor olabileceği görüşünde.
Kısaca açıklamak gerekirse, kahvenin bağırsaklar üzerindeki etkisi birkaç farklı hormonal ve sinirsel mekanizmle birlikte çalışarak gastrokolonik bir etki yapıyor.
Kahve üzerine yapılan araştırmalar, bununla da kalmıyor. Kahve konusunda hala birçok konuda fikir ayrılığına düşen bilim insanları, yaptıkları araştırmalarda karşıt sonuçlara da ulaşabiliyor.
Konu kahvenin bağırsaklar üzerindeki etkisine geldiğinde, çok fazla kahve tüketmenin vücudu susuz bırakarak yukarıda bahsedilenin tersi bir etki yaptığına da söylemeden geçmeyelim.
Kaynak: io9