Kadınların dokuduğu bağlar: Dayanışmanın ve yaratıcılığın örgüsü
Pandemi dönemi, hayatımızı birçok açıdan etkiledi ve birçok yeniliği de beraberinde getirdi. Bu zorlu zamanlarda, üç farklı kadın olarak “Yaşayan Kadınlar” adını verdiğimiz bir okuma kulübü kurarak, bir araya gelmenin ve dayanışmanın gücünü keşfetmek istedik. Kadın yazarların eserlerini merkeze alan bu kulüp, sadece edebiyatla değil, aynı zamanda yaratıcılıkla da iç içe geçmiş unutulmaz anıların kaynağı oldu 3 yıldır.
Amacımız; kadınların kendilerine özgü bir alan oluşturmasını ve birbirlerine destek olmalarını sağlamaktı nitekim öyle de oldu. Kadın yazarların eserlerini okumak, paylaşmak ve bu eserler üzerine tartışmak, hem edebi bir zenginlik hem de kadın dayanışmasının güçlenmesi için güzel bir adım oldu. Ara ara yazar buluşmaları ve farklı Sanat Terapisi gibi etkinlikler de düzenleyerek sadece kitaplar üzerinden de ilerlememiş olduk.
“Yaşayan Kadınlar” okuma kulübünün temelinde yatan değerlerden biri, kadınların birbirleriyle olan bağlarıydı. Pandeminin getirdiği izolasyon ve belirsizlik dönemlerinde, kadınlar edebiyat ve sanat aracılığıyla bir araya gelerek güçlü ve anlamlı bağlar oluşturdular. Ancak bu bağlar sadece sözcüklerle değil, aynı zamanda yaratıcı etkinliklerle de derinleşti.
Bir süredir yüz yüze atölye yapmak istiyorduk ve buna Damla Sandal’ın güzel Kolaj Nakış Atölyeleri bizi daha da itmiş bulundu, katılımcıların el becerilerini ve yaratıcılıklarını bir araya getirerek bir fotoğrafı adeta sanat eseri gibi hayat veriyor olmaları tam da bizim aradığımız bir şeydi. Damla Sandal’ın önderliğinde, fotoğrafların üzerine işlenen nakışlar, sadece görsel bir güzellik sunmakla kalmadı, aynı zamanda kadınların ifade özgürlüğünü, yaratıcılığını ve gücünü sembolize etti.
Damla Sandal neredeyse ilk günlerimizden beri bizimleydi, bu atölye bu bağların fiziksel bir ifadesiydi. Etkinlikte seçtiğimiz fotoğrafların Adalar bölgesinde çekilen fotoğraflar olması da ayrı bir güzellik kattı.
Nakışlar, adanın güzelliklerini ve kadınların birlikte paylaştığı anıları sembolize ediyordu. İşlenen her dikiş, kadınların birbirleriyle paylaştıkları deneyimlerin ve desteklerin bir yansımasıydı.
Bu özel etkinlik, sadece sanatsal bir deneyim sunmanın ötesinde, kadın girişimcilerin işlettiği mekanda gerçekleştirilmesiyle de anlam kazandı. Büyükada’nın mistik atmosferi, kadınların bir araya gelerek kendi alanlarını yaratmalarına ve iç dünyalarını da bir fotoğraf nakşederek iç dökümü yapmalarına çok olanak sağladı.
Bu etkinlik, “Kurtlarla Koşan Kadınlar” kitabındaki güçlü karakterlerin ve ilişkilerin yansıması gibi görünüyordu. Her bir dikiş, bir kadının diğerine uzattığı bir el gibiydi, güçlerini bir araya getirerek dokundukları her şeyi daha anlamlı hale getiriyordu.
Sonuç olarak, “Yaşayan Kadınlar” okuma kulübü ve Kolaj Nakış Atölyesi, kadınların bir araya gelerek örülen bağların ve dayanışmanın muhteşem örnekleriydi. Hem edebiyatın hem de sanatın gücüyle beslenen bu etkinlikler, kadınların kendi hikayelerini anlamalarına ve birbirlerine destek olmalarına yardımcı oldu.
Atölyenin çok sevilmesi sebebiyle çok mutlu bir şekilde devamının geleceğini söyleyebilirim. Eğer sonraki atölyelerimize katılmak isterseniz bizi; @yasayankadinlaryk ve @damlasaandal Instagram hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.
“Kurtlarla Koşan Kadınlar” kitabından bir alıntı ile bitirmek istiyorum;
“Vahşi Kadın’ı yeniden çağırmak istiyorsanız, tutsak olmayı reddedin. İçgüdüleriniz dengeye ayarlanmış olsun beğendiğiniz yere atlayın, dilediğinizce havlayın, var olanı alın, etrafınızdaki her şeyi keşfedin, bırakın gözleriniz duygularınızı göstersin, her şeye bakan, görebileceklerinizi görsün. Kırmızı ayakkabılarla dans edin, fakat bunların, ellerinizle yaptığınız ayakkabılar olduğundan emin olun. Yaşam dolu bir kadın olacağınıza söz verebilirim.”
İlginizi çekebilir: Derinlikleri ile ezoterizm