Kadınlarda orta yaş bunalımının çözümü yeni bir yol haritası belirlemekte saklı
İsviçreli psikiyatr ve analitik psikolojinin kurucularından Carl Jung, 1933 yılında şöyle demişti:
“Hayatımızın ikinci yarısına, hiç hazırlıksız başlıyoruz. Oysa hayatımızın öğleden sonra vakitlerini, sabah programına göre yaşayamayız. Hayatımızın sabahında güzel olan şeyler, akşamında pek güzel olmayabilir, sabahında doğru olan öğleden sonra yalan olabilir.”
Jung’un bu sözü aslında çok önemli bir noktaya temas ediyor. Birçoğumuz yıllar geçtikçe yaşadığımız zorluklar karşısında şaşırıyoruz, ne yapacağımızı bilemiyoruz. Özellikle 50 yaşını geçen kadınlar, hayatta karşılarına çıkan zorluklar yüzünden çok zorlanabiliyor. Bedensel değişiklikler, hayata dair büyük dönüşümler, değerlerle ilgili değişimler yüzünden birçok kadın yönünü bilemediği bir kültürün içinde buluyor kendini. Sonuçta ne oluyor? Orta yaşlarına gelen kadınlar kendilerini belirsiz, kaybolmuş, dışlanmış ve hatta görünmez hissediyor. Birçok kadın benzer duyguları yaşıyor. 50 yaşını geçen kadınların çoğu aniden kendilerinin artık enerjik, cezbedici, erotik görünmediklerini düşünüyor. Canlı ve verimli liderler olarak görülmedikleri duygusuna kapılıyor.
Mesele sadece bununla da bitmiyor. Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin yaptığı araştırmaya göre yaşları 40 ile 59 arasında olan kadınlar, herhangi bir cins ve herhangi bir yaş aralığıyla kıyaslandığında depresyon oranının en yüksek görüldüğü grup olarak tanımlanıyor. Dahası, Amerikan Sağlık İstatistikleri Merkezi’ne göre 45-64 yaş arasındaki orta yaşlı kadınlarda intihar oranı 1999’dan beri yüzde 63 artmış.
Tüm bu araştırma sonuçları, orta yaş aralığındaki kadınların içinde bulundukları karmaşık ruh halinin daha yakından incelenmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Ancak 30’lu ve 40’lı yaşlardaki kadınlar üzerine yapılan araştırmalara kıyasla 50 yaşını aşmış kadınlar üzerine yapılan araştırmaların sayısı oldukça kısıtlı.
50’li yaşlar ve sonrası kadınlar için hormon dengesinin değiştiği, bedende önemli değişimlerin görüldüğü, çocukların evden ayrıldığı, eşlerin vefat ettiği, iş fırsatlarının azaldığı, sağlık sorunlarının daha sık görüldüğü, anne-babanın vefatlarının sıkça yaşandığı, arkadaş kayıplarının görüldüğü bir dönem olarak kendini gösteriyor.
50 yaşından sonra yaşanan tüm bu değişim nedeniyle kadınların değerleri değişiyor. Kendilerini daha farklı hissetmeye ve daha farklı şeylere önem vermeye başlıyor. En güvendiği hedefler, belirsiz olmaya başlıyor. Yeni istekler ortaya çıkıyor. Hayattaki kırılma noktalarını tamir etmek, bu kırgınlıkların üstesinden gelip devam etme motivasyonu yakalamak zorlaşıyor.
50 yaşından sonra yeni bir harita
50’li yaşlarına kadar birçok kadın önündeki yol haritasını izliyor. Okul, evlilik, çocuk sahibi olma, kariyer… Bu aşamaların her birinin kendine özgü ritüelleri var; mezuniyetler, evlilik, doğum… Peki 50 yaşından sonra harita neyi gösteriyor?
50 yaşından sonra bu haritanın yerini belirsizlik alıyor. İşte bu noktada bazı sorular sorarak bu belirsizliği anlamak ve yeni bir yol haritası belirlemek gerekiyor:
50-60 yaş arasındaki kadınların bedenlerinde yaşanan değişimleri ve bu değişimlerin etkilerini nasıl anlayabiliriz? Kadınların orta yaş talepleri ve fırsatları son dönemde ne tür değişimlerden geçti? İçinde bulunduğumuz toplumda orta yaş dönemindeki kadınları tanımlayan kültürel çerçeve nedir?
50 yaş bir kadının hayatındaki önemli eşiklerden biri. Bu eşiği aştıktan sonra kadınların hem kendilerini anlamaları hem de başkaları tarafından anlaşılmaları için yeni bir iletişim modeli belirlemek gerekiyor. Bu soruların yanıtları, işte bu iletişim modelinin ana çizgilerini belirliyor. Konuşarak, araştırmalar yaparak, görünür ve çağdaş kültürel kodlar belirleyerek orta yaşlarına gelen kadınların içinde bulundukları zorlu dönemi aşmalarını sağlamak mümkün.
Kaynaklar:
Psychology Today
Guardian