dummy

Kadınlar her yıl daha da mutsuzlaşıyor: Peki, ne yapmalı?

Geçenlerde yayınlanan Deloitte’nin 2022 yılında çalışan kadınlar üzerinde yaptığı araştırma sonuçlarına göre kadınların yarısı bir önceki yıla göre daha stresli hissediyor ve yüzde 46’sı tükenmişlik sendromu yaşıyor. Ankete katılan kadınların yalnızca yüzde 39’u geçen yıla göre çok az bir artışla ruh sağlıklarını iyi şeklinde değerlendirirken, neredeyse yarısı bu konuda çok kötü değerlendirmesi yapıyor. Katılımcıların yarısından fazlası (%53), bir önceki yıla göre daha stresli olduğunu ve neredeyse yarısı (%46) tükenmiş hissettiğini belirtiyor.

dummydummy

Bu sonuçlar şaşırtıcı mı? Bence hiç değil. Öncelikle kadın erkek demeden herkesin son dönemlerde ayarlarının bozulduğunu kabul etmemiz gerekiyor; her yıl 120 ülkede yaklaşık 150.000 kişi ile gerçekleştirdikleri araştırmalarla Duygular Raporu yayınlayan küresel araştırma şirketi Gallup, 2021 yılında stres, üzüntü ve yalnızlık seviyelerinin rekor düzeyde artışa geçtiğini duyurdu. Ancak bu yazımda özellikle biz kadınların içinde bulunduğu duruma bir göz atmak istedim.

Şimdi, işin kesinlikle bir hormonal kısmı var; ergenlik dönemi, adet dönemleri, hamilelik ve sonrası, pre-menopoz, menopoz, post-menopoz derken kadınlar bir hormon denizinin içinde üzerine üzerine gelen duygu dalgaları arasında boğulmadan, bata çıka, desteksiz bir şekilde yaşamaya çalışıyor. Ve ne yazık ki tüm bunların toplumsal kabulü hala tam değil. Örneğin, siyah torbalarda satın alınan pedler bile toplum tarafından bu durumların nasıl kabul ve anlayış görmediğinin en basit kanıtı.

Buna rağmen kadınlar gerek özgürlükleri gerek hakları gerekse iş gücünde giderek artan potansiyelleriyle son 50 yılda çok büyük adımlar attı. Bunlar tabii ki de altın tepside önlerine sunulmadı. Hepsinin edinimi büyük duygusal kayıplara sebep oldu ve olmaya da devam ediyor. Erkek egemen dünyada kendini kanıtlamak için çok daha fazla sorumluluk üstlenen kadınlar, özellikle iş dünyasında var olabilmek için ayrımcı, saldırgan, küçümseyici meydanlarda da durmaksızın savaşıyor. Evde, işte ve özel hayatta üzerine aldığı birçok rolü mutlak başarı beklentisi ile daha iyi, daha fazla yapma baskısını en derinden hissederken, bir de yaşamın her alanında maruz kaldığı cinsel, fiziksel ve sözsel zorbalık karşısında dimdik ayakta durmaya çalışıyor. Bu yüzden de kadınlar doğal olarak geçmişe oranla çok daha kaygılı ve stresli.

Peki ne yapabiliriz? Tüm bu şartlar altında belki de en çok kadınların kendileriyle, içsel güçleriyle bağlantısını tekrar kurabilmesi önemli. Özellikle son yıllarda giderek artan farkındalık ve şefkat ihtiyacı içinde bulunduğumuz tüm zorlu duygu ve durumlar karşısında iyi olma halini sağlayabilmemiz, kendimizi koruyabilmemiz, destekleyebilmemiz, sınırlar çizebilmemiz ve ihtiyaçlarımız doğrultusunda adımlar atabilmemiz adına bir anahtar.

Çünkü başarmak, daha iyi olmak, daha fazlasını yapmak adına kendimizi ihmal etmek ve göz ardı ettiğimiz, halının altına süpürdüğümüz ihtiyaçlarımızı karşılamamak bizi bir süre sonra yaşamdan koparıp mutsuz, tatminsiz, sevinçsiz, heyecansız hayatların içine hapsolmamıza yol açarken, bu şartlarda devam etmek tükenmişlik sendromu yaşamımıza da neden olmakta. Tabii ki daha fazlasını, daha iyisini yapmak mümkün ancak önemli olan çevredeki faktörlerin bizi daha fazlasına zorlamasına karşı koyarak standartlarımızı, bizim için anlamlı ve değerli olanı fark etmek, korumak ve anlama ve tamlığımıza bağlı kalmaktır.

Ve evet kendi içimize açılan kapıları bir anda açmak zordur; başımızı çevirdiklerimizin gözlerinin içine içine bakabilmek, onlarla kalabilmek, ihtiyaçlarını anlayabilmek bir anda gerçekleşmez… Ama her seferinde biraz biraz aralayarak gözlerimizi, biraz biraz fark ederek, adım adım ilerleyebiliriz. Yeter ki bunu yapmaya niyetimiz ve bağlılığımız olsun. İnanın kendi içsel güçlerimizle bağlantıya geçmek, bir koltukta iki karpuz taşımaktan daha zor değil.

İlginizi çekebilir: “Yalnız değilsiniz!”: Onaylamanın iyileştirici gücü

Tuba Müftüoğlu: Ankara doğumlu Tuba Müftüoğlu, Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünü bitirip, Amerika’da Uluslararası Hukuk alanında burslu yüksek lisansını tamamladı. Yurt dışında Marka ve Strateji üzerine on yıldan fazla çok uluslu şirketlerde çalıştıktan sonra ise Türkiye’ye kesin dönüş yaparak bir holdingte üst düzey yönetici olarak çalışmaya başladı ve halen de bu görevine devam ediyor. Evli ve bir erkek çocuk annesi olan Müftüoğlu, koşuşturmalı bir hayat tarzının ve gitgide artan bir iş temposunun hakim olduğu, kendinden kopuk, yaşam kalitesinin gitgide düştüğü, daimi yorgun, keyifsiz ve tatminsiz hissettiği uzun yıllarının sonunda bu otopilot döngüsünün daha fazla içinde kalamayacağına karar vererek, bu durumu değiştirmek için bir çözüm aramaya başladı. Mindfulness, şefkat, nöroplastisite, yoga, koçluk gibi pek çok alanda yolculuğuna başlayan Tuba Müftüoğlu, aldığı eğitimler ve gerçekleştirdiği grup çalışmaları sayesinde hayatının tamamına sirayet edecek dönüşümler yaşadı. Keşif yolculuğuna ilk günkü heyecanla hala devam ederken kendisine iyi geleni daha çok insana ulaştırmak amacıyla Talk TuBaNa çatısı altında, kurum ve kişilere eğitimler aracılığıyla ihtiyaçları olan çözüme gidecek yolda mentörlük sağlayıp, bireysel seanslar veriyor.

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp