Kadınlar diyete başladığında, güncel tanımıyla beslenme programında inovasyon gerçekleştirdiğinde, neden mutsuz, gergin ve sinirli olurlar?
Kendi yaşam tarzına ve kendi bedenine uygun olmayan, internette gördüğü ya da arkadaşının tavsiyesiyle uyguladığı şok diyetler birincil etkendir. Unutulmaması gereken en temel nokta, beslenme programının kişiye özel olduğudur. Kişinin kan değerlerindeki dengeyi değiştirmemek hedefiyle kişinin yaşı, boyu, cinsiyeti, yaşam tarzı ve sağlık durumu kriterleri baz alınarak programlanır. Amaç, mevcut kas dokusunu koruyarak, hatta mümkünse artırarak yağ dokusu kaybetmek, sağlıklı kilo vermektir. Hayat başlı başına bir dengedir. Beslenmendeki denge tüm yaşamımızdaki dengeyi etkiler.
Diyet renklidir, zevklidir, mutluluk verir ve hem bedenen hem ruhen hafifletir.
Son zamanlarda popüler olan ve dalgalar halinde yayılan karbonhidratsız diyet, tartı üzerinde kısa sürede kilo kaybı vadeder. Buz dağının görünmeyen tarafında ise; normal sınırların altına düşmüş ya da üstüne çıkmış kan değerleri vardır. Tabi ki, bir de azalan kas dokusuna karşılık sabit kalan yağ dokusu vardır. Bu noktaya özellikle kadınların dikkat etmesini istiyorum, karbonhidratsız beslenmek, beyin kimyanızı ciddi şekilde etkileyebilir.
Massachusettes Teknoloji Enstitüsü’den bir grup araştırmacı, karbonhidratların, beynin serotonin salgılanmasına yardımcı olduğunu ortaya koydu. Bu kritik işlevi yerine getirecek yeterli karbonhidrat olmadığında, diyet yapanlar serotonin yoksunluğu çekiyor ve sinirli, endişeli, depresif hissetmeye başlıyor. Yani iradenin zayıflığından değil, biyolojik etkenler buna neden oluyor.
Serotonin, pek çok zihinsel ve fiziksel fonksiyon için kritik öneme sahip bir beyin kimyasalıdır. Huzur verir, sakinleştirir ve cesaret verir. Yüksek seviyede serotonin, zorlukların üstesinden gelmek ve hedeflerimize ulaşmak konusunda iyimser hissetmemizi sağlar. Düşük serotonin ise, bir şeyi başarma konusunda endişeli ve karamsar olmamıza, korku duymamıza neden olur.
Geçmişlerinde kundakçılık, saldırı ve cinayet gibi saldırgan davranışları olan kişilerde serotonin seviyesinin düşük olduğu ortaya konmuştur.
Düşük serotonin seviyesini işaret eden örnek davranışlar:
• Takıntılı ilişkiler
• Sürekli para, iş veya gelecek meseleleri üzerine düşüp kaygılanmak
• Karar almaktan kaçınmak
• Bağımlı ve muhtaç hissetmek
• Kaygılar yüzünden uykuya dalmakta zorlanmak
• Sık sık şekerli veya karbonhidratlı yiyecekler yemek istemek
Kadınlar ise daha çok risk altında. Neden mi?
Çünkü beyinlerinde erkeklerden daha az serotonin bulunduğu ve erkeklerden farklı bir biçimde işlemden geçiyor olabileceği düşünülüyor. Kadınlara, erkeklere oranla 2 kat fazla depresyon teşhisi konuyor ve kadınlar daha fazla migren sorunu yaşıyor. Kadınların biyolojik yapılarının farklı olması ya da sosyal açıdan erkeklerin karşılaşmadığı stres yapıcılara ve olumsuz algılara maruz kalabilmeleri etkenler arasında yer alıyor.
Yapılan bir araştırma, neden özellikle kadınların diyet yapmakta daha çok zorlandığı konusunda sonuçlar ortaya koyuyor. Üç haftalık düşük kalorili bir diyetin akabinde, erkekler de kadınlar da yaklaşık aynı oranda kilo verdiler. Ancak deneyin sonunda, kadınlar erkeklere göre çok daha endişeli, mutsuz ve duygusal çalkantılara müsait bir hale geldi. Araştırmanın sonuçları arasında, kadınların serotonin üretme ve depolama kapasitesinin erkeklerden daha düşük olabileceği ihtimali üzerinde duruldu.
Sürekli başkalarının kendi hakkında ne düşündüğü konusunda kaygılanmak da çoğunlukla serotonin seviyelerindeki eksikliği gösterir ve kadınlarda daha çok görülen bir durumdur.
7 farklı duygu durumu için 7 pratik öneri
Stresliysen: 2 kare %70 bitter çikolata at ağzına. Buzdolabında 10 dakika bekletirsen etkisi daha da artar.
Endişeliysen: Somon balığı yetişir imdadına. Fırında zencefil ve limonla marine edilmiş sarımsaklı somonu dene.
Kızgınsan: Kalk kendine bir fincan yaseminli yeşil çay yap.
Halsizsen: Kendine büyük bir kase ıspanaklı ve lor peynirli salata ya da ıspanaklı yumurta pişir.
Huzursuzsan: 1 kase yoğurt içine bir avuç berry ekle ve tarçınla taçlandır.
Üzgünsen: 1 kase yulaf ezmesine 1 su bardağı yarım yağlı süt ekle ve mutluğun seni sarmalamasına izin ver.
PM(Pre-Menstrual) Sendromu yani regl öncesi sendrom yaşıyorsan: 2 yumurtayı haşla ve 1 dilim tam buğday unlu ekmekle birlikte, tadını çıkararak midene indir.
Sinema tarihinin en önemli oyuncularından biri olan Audrey Hepburn’ü, sadece oyunculuğu ve güzelliği ile değil, sağlıklı yaşamı ve başkalarına uzattığı yardım eliyle de tanıyoruz. Peki Audrey’in her gün patates tükettiğini ve patatesin onun için sürdürülebilir bir hayatın anahtarı olduğunu biliyor muydunuz?
Bu hafta da yazımın sonuna geldik ve ilham kaynağı Audrey’in, bir röportajında verdiği demeç ile bitiriyorum.
‘’Hayatınızdan yıllar geçtikçe 2 elinizin olduğunu keşfedersiniz. Biri kendinize yardım etmek için, biri de diğer insanlara.’’ Öncelikle kendine yardım etti. Çünkü başkalarına yardım edebilmek için sağlıklı bir bedene ve ruha sahip olması gerekiyordu.
Daha fazlasını öğrenmek isteyenler Audrey’in oğlu Luca Dotti’nin kaleminden çıkan ‘’Audrey Home’’ isimli kitabını okuyabilirler.