X

Kadın kahramanın yolculuğu: Kayıp parçaları aramaya çıkınca hikaye başlar

Tanrıça’yla Karşılaşma” ruhsal uyanıştır. Tanrıça arketipi dişil güçtür. Yolculuğun başında reddedilen anne ve geleneksel kadınlık ikiliğin kötü figürüyken, tanrıça iyi taraftır: Aslında kadın kahramanın yol boyunca kaybettiği parçalarını arama mücadelesidir.

Geçtiğimiz haftaki yazımda, Joseph Campbell’ın analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung’un görüşlerini sentezleyerek oluşturduğu ve tüm toplumların hikayelerinde ortak olan “Kahramanın Yolculuğundan” bahsetmiştim. Ancak Campbell’ın öğrencisi olan Maureen Murdock’a göre bu yolculuk kadın için farklı gelişmektedir. Bunun sebebi ise dilin, dolayısıyla da dil tarafından oluşturulan mitolojinin eril yapısıdır. Eril olarak yapılanan dil, kendi söylemi olan eril söylemi yeniden üretir.

Mitlerde gördüğümüz az sayıdaki kadın kahraman da aslında maskülen (erkeksi) özellikleri ile bu söylemin yeniden üretilmesine imkan sağlar. Kadınlar, kadına atfedilen geleneksel özelliklerinden arınmış; güçlü olma, cesur olma, savaşçı olma ve kurtarıcı olma gibi erkeğe atfedilmiş özellikler ile bütünleşmiş kahramanlar olarak, aslında birer “erkek” olarak karşımıza çıkarlar. Bu nokta kadın ve erkek kahramanın yolculuğunun en büyük ayrımlarından birisidir. Çünkü eril söylem kadın tarafından o kadar içselleştirilmiştir ki yolunda başarılı olabilmek için ilk olarak feminen (kadınsı) olarak tanımlanan geleneksel kadın özelliklerinden feragat etmesi gerektiğini düşünür.

Kadın kahramanın yolculuğu lineer (düz bir çizgi) şeklinde değil, döngüseldir. Murdock’a göre “Kadın kahramanın yolculuğu, sürekli bir gelişim, büyüme ve öğrenme döngüsüdür.” Erkek kahramanın yolculuğu başarıya ulaştıktan sonra son bulurken, kadın kahraman yolculuğuna hayatı boyunca devam eder. Bu noktada aslında kadın kahramanın karşısına çıkan engellerin sürekli olarak onu yeniden eril sistem içerisine dahil etmeye çalışan kısıtlayıcı kodlar ve kişiler olması dikkat çekicidir. Yolun sonunda içindeki eril ve dişil sesleri dengeye koyup başarıya ulaştığını düşünen kadın kahraman çıktığı diğer yolculukta yine aynı engellerle ve kısıtlayıcı unsurlarla karşılaşır.

Yolculuğun ilk evresi olan “Dişil Değerlerden Ayrılma” evresinde sistemin eril kodları karşısında kadın kahramandan ilk olarak feminen özelliklerini bırakması, yani geleneksel kadın kodlarından kopması beklenir. Bu nedenle “Yolculuğun bu başlangıç aşaması genellikle pasif, manipülatif veya üretken olmayan olarak tanımlanan dişiliğin reddi ile başlar.” (Murdock, 1990.) Bu noktada kadına atfedilen bu özelliklerin aslında tüm insanlığa atfedilebilecek özellikler olduğu unutulmamalıdır. Fakat bu geleneksel “kadınsı” özelliklerin zayıf, değersiz ya da bağımlı olarak görülmesi doğalmış gibi gösterilmekte ve bu durum kadınlar tarafından da içselleştirilmektedir.

Kadın kahramanın yolculuğunun evreleri

Dişil değerlerden ayrılma

Kadın kahraman yolculuğa, dişil değerlerden koparak başlar. Çünkü dişillik pasiflikle, üretken olmamakla, manipülatif olmakla özdeşleştirilmiştir. Yalnızca baskın kültür tarafından değil, pek çok kadın tarafından da kabul edildiği üzere, kadınlar bir işi yapabilmek için fazla duygusal ve odaklanamayan bireylerdir. Ve bu yönleriyle bağımlı, zayıf ve içe dönük olarak algılanmaktadırlar.

Eril ile özdeşleşme

İçinde yaşanılan dünyada liderlik, kişisel özerklik, başarı gibi noktalarda erkek normları ölçüt alınır. Bu normlar çerçevesinde yetiştirilen kadınların baba ile ilişkisi, kadının toplumdaki yerini belirler. Pek çok başarılı kadın, ilk erkek model olarak gördükleri babanın onayının peşine düşer. “Babasının kızları” olarak adlandırılan bu kadınlar, eril prensipler üzerine şekillendirdikleri yolda yürümeye çalışacaklardır. Babayla olan özdeşim, mevcut değerlere kolay adaptasyonu getirir. Çünkü babalarının güvenini kazandıklarında kadınlar, içinde bulundukları dünya tarafından da kabul edileceklerini hissederler. Aslında tüm bireyler gibi amaçları kendilerini gerçekleştirmektir.

Canavarlarla karşılaşma

Maceranın bu bölümünde kadın kahraman, dost ve düşmanlarıyla karşılaşır. Erkek ve kadın kahramanlarının yolculuğundaki bir fark da burada karşımıza çıkar. Örneğin Campbell’e göre kahraman engellerle karşılaştığında, bu engelleri aşarken bu aşamadan önceki aşamalarda karşılaştığı yardımcı kişinin sağladığı önerilerden, tılsımlardan, tecrübelerden yararlanır. Campbell’in kendi deyişiyle, kahraman iyi kalpli bir güç tarafından desteklenebilir. Fakat söz konusu kadın kahraman olduğunda bu yargı tekrar gözden geçirilmelidir.

Sahte başarı ile karşılaşma

Kadın başarıyı elde ettiğinde, halen bir şeyin eksik olduğunu hisseder. Tamamlanma hissetmez, çünkü içten içe aradığı maddi bir zenginlik değildir. Etraftakiler onu bu zafer için alkışlayacaklardır. Çünkü kazanılan zafer babanın değerleri içerisinde kendini kanıtlamaya yönelik bir zaferdir. Her ne kadar başlangıçta bu değerlerle birebir özdeşleşme gösterse de, yolculuğun bu kısmından sonra bu sıkı özdeşleşme sarsılmaya başlayacaktır.

Ruhsal kuraklık, ölüm

Bu aşamada kadın kahraman, kendine şu ana kadarki macerası hakkında sorular sormaya başlar, kendini ve yaşamını sorgulama sürecine girer. Bu, şu ana kadarki değerlerinin ve kendisinin manevi ölümüdür.

Tanrıça mertebesine yükseliş

Tanrıça mertebesine yükseliş evresi, kahramanın yolcuğunda karanlık evre olarak adlandırılabilir. Büyük bir kaybın ardından gelinen bu aşamada ruhsal bir çöküşe, bir kızgınlık ve yalnızlık haline girilir. Kahraman bir nevi gönüllü olarak girdiği izolasyon durumunun ardından farklı bir bakış açısı kazanmaya başlar. Yani erkek kahramanın yolculuğunda görüldüğünün aksine, bu izolasyon daha güçlü bir biçimde yola devam etme şeklinde karşımıza çıkmaz. Aksine kadın kahraman bilgece bir düşünüş biçimi geliştirmeye başlar.

Feminen tarafıyla birleşmeye özlem duyma

Çoğu kez bu aşamada dişil bir unsurla karşılaşma ya da yolculuğun önceki kısımlarında gözden çıkardığı kadın figürlerle tekrar iletişime geçme görülebilir. Kahraman girdiği gönüllü izolasyondan yeni bir kararla çıkar. Kucakladığı yeni “ben”ini kabul ederek, görev ve sorumluluk dışında tamamen içsel bir isteği dile getirmeye hazır hale gelir. Kozmik yumurta, artık kendinin farkında ve yeni bir dünya ortaya çıkarmaya hazırdır.

Feminen tarafın iyileştirilmesi

Kadının içindeki feminen tarafla barışmasının sırası artık gelmiştir. Bu durum anlatı içerisindeki anne, yardımcı kadın, arkadaş vb. başka bir kadın figürle buluşma ve uzlaşma şeklinde gösterilebilir. Ya da içteki dişi enerji tarafının fark edilerek onun kabul edilmesi ve bir nevi kendi varoluşuyla barışılması gibi dolaylı bir şekilde ortaya çıkabilir.

Eril ile dişilin bütünleşmesi

Kadın kahramanın yolculuğu, denge sanatını öğrenmeyi, sabırlı olmayı, feminen ve masküleni bütünleştirmeyi talep eder. Macerası boyunca tecrübe ettiklerini reddetmekten ziyade onları birleştirmeye ve edindiği yetenekleri kullanmaya başlar. Bunları başkalarının ihtiyaçlarına cevap vermek için kullanabilir, fakat artık kendi ihtiyaçlarına da kayıtsız kalmayacaktır.

Kadın veya erkek, herkes kendi yolculuğunun kahramanıdır.

Son yıllarda özellikle film dünyasında git gide popüler hale gelen, yirminci yüzyılın ilk yarısı bitmeden sadece Carl Gustav Jung değil, Joseph Campbell ve Maureen Murdock gibi isimlerle de iyice bilinmeye başlayan “Kahramanın Yolculuğu” miti insanın en temel hikayelerinden birini anlatır: İnsanın ruhsal olarak büyüme ve gelişmesini, yani bireyleşmeyi. Bireyleşme yolunda kadın da erkek de kendi gölgesinde ne varsa onunla savaşır (veya onu ikna eder), bir şeyleri feda eder, ölür ve yeniden dünyaya gelir. Bireyleşme; bilinen, aşina olunan dünyanın yıkılması ve öfke ile huzursuzluğun ittirmesiyle, kendine rağmen çıkılan bir yolculuktur.

Online psikolojik danışmanlık süreci hakkında bilgi almak için ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresine yazabilirsiniz. Sevgiyle kalın…

Kaynaklar:
Campbell, J. (2017). Kahramanın Sonsuz Yolculuğu. İstanbul: İthaki Yayınları.
Çolak, S. (2019). Türk Destanlarında Kadın Kahramanın Yolculuğu. Yüksek Lisans Tezi. Yıdız Teknik Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. İstanbul.
Ege, Ö. (2020). Hayali Evrenler: Kadın Kahramanın Fantastik Yolculuğu. SineFilozofi Dergisi.
Murdock, M. (1990). The Heroine’s Journey. Massachusetts: Shambhala Publications, Inc.

İlginizi çekebilir: Gölgesini kabul etmeyen kendini sevemez: Jung, kahramanın yolculuğu ve gölge arketipi

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan
İlgili Makale