X

Kadın erkek ilişkilerinde öfkeden sevgiye dönüşen yol: Anlamak

Kolaylıkla yarlıgayıveririz karşımızdakini. Evet, iki kişi de aynı mutlulukta, yüksek enerjide ve sevecenlikte olduğunda sorun yoktur. Peki sorun ne zaman oluşmaya başlar, huzursuzluk ne zaman ortaya çıkar? Gerginlik anları dediğimiz öfkemizi içimizde bastırdığımız, belki rahatsızlığımızı paylaştığımız fakat gerçekte bir gelişim göremediğimiz o “anlarda”. Kendimizi kaybediveririz, adeta içimizden farklı bir kişilik çıkar.

“Sen ve ben” kavramı gelir ve kılıçlar çekilir. Her iki taraf da savunmaya geçer, biri diğerini ve diğeri de o birini suçlar. Bu tartışmasız sonu olmayan bir döngü yaratır… Sonra kim kazanır, kim kaybeder? Ben cevap verebilirim: kendi kendimize yıprattığımız ilişkimiz… Ve ne yazık ki bunu hiç hak etmiyorken, akış tam olarak bu şekilde gerçekleşir.

“Sen ve ben” kavramı gelir ve kılıçlar çekilir. Bu, tartışmasız sonu olmayan bir döngü yaratır…

Ben bugün sizinle hayatımızda hemen hemen her gün karşılaştığımız “küçük” olarak nitelendirilebilecek fakat ilişkimizi yıpratmak üzere içimizde biriken o “büyük” oluşlara bakalım istiyorum. Gerçekten bir suçlu ve güçlü var mıdır? Bir taraf suçunu kabul etse, tartışma bitmiş olsa, her şey eskisi gibi olabilir mi? Kırgınlığımız ancak egomuz okşandığında mı tamir edilebilir? Yapabileceğimiz en yaratıcı şey diğerini suçlamak mıdır?

Veya şöyle modellere de rastlarız, bir taraf hep güçlü olur ve diğer taraf (genel olarak kadın) susar. Tartışmaz, geri çekilir, yani beklentisi erkeğin kollayıcı yaklaşımı, desteği ve anlayışıyken gördüğü anlamsız öfke onu kırar ve daha da fazla kabuğuna çekilmesine, erkekten uzaklaşmasına, kendince sevilmediği sonucuna varmasına bile neden olabilir. Bu dengesizlik hali doğru mudur, bir kadın bu şekilde suskunlaştığında bir erkek ne hisseder biliyor muyuz? Bu soruma bir kadın olarak cevap veremeyeceğim ama sadece tahmin edebilirim: yetersizlik duygusu… Mutlu edemediği, yetersiz olduğu ve layık olmadığı inancı. Bu durum erkeği, kadından daha da uzaklaştırır. Ve her iki durumunda sonucunda taraflar birbirlerine “kalplerini açamamışlardır”. Sadece yüzeysel bir şekilde “ben ve sen” kavramları üzerinden tartışmalar devam eder gider…

İşte hayalim şu: Tam o anda eşimizin veya kız arkadaşımızın, erkek arkadaşımızın aklından geçenleri ve bunun da daha ötesinde kalbinden geçenleri duyabiliyor olsaydık… Erkekler kadınlardan büyük ihtimalle “sadece sarılmana ihtiyacım var; şu anda her ne olduysa oldu beni sakinleştirmeni, desteklemeni ve bana kalbinle bakmanı istiyorum” diye duyacaklardır… Fakat dış seste duydukları “neden beni aramadın, beni neden önemsemiyorsun, neden benim yanımda değildin?” olur… Ve kadınlar muhtemelen -bir kadın olarak tahmin yürütüyorum- “seni kırmayı istemiyorum, sana yetmeyi istiyorum” diye duyacaklardır; fakat duydukları dış ses “neden sürekli çocuk gibi ilgi bekliyorsun, ben aramadıysam sen arasaydın, neden bana düz bir şekilde ne istediğini ifade etmiyorsun?” olur… Ve ne yazık ki bu dış sesler kalbin sesi değildir, kalbin söylediklerini yapabilseydik bence şu an birçok ilişkide çok farklı yerlerde olabilirdik…

Eğer kulağın duyduğu değil, kalbin hissettiği sesleri duyabilseydik; pek çok ilişki çok farklı yönde ilerleyebilirdi.

Bakın sevgili John Gray değerli eseri Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ten ile bize kadınlar ve erkekler arası unutmamamız gereken bu iletişim anlayışı ve temel anlayış farklarını nasıl hatırlatıyor;

“…O kadar çok kişi duygusal ilişkilerinde üzülür ki… Eşlerini severler ama bir gerginlik olduğunda durumu düzeltmek için ne yapmak gerektiğini bilmezler. Erkeklerle kadınların birbirlerinden ne derece farklı olduklarını anlamak sayesinde, karşı cinsi dinlemek ve desteklemek yoluyla başarılı iletişim kurmak için yeni çareler gerekir.

…Erkekler ve kadınlar iletişim konusunda farklı olmakla kalmazlar, ayrıca farklı düşünür, hisseder, algılar, tepki verir, yanıtlar, sever, gereksinme duyar ve değerlendirirler. Neredeyse ayrı gezegenlerden gelmiş, ayrı dilleri konuşan ve ayrı besinlere gereksinme duyan yaratıklar gibi görünürler. Aramızdaki farklılıkların böyle kapsamlı anlaşılması, karşı cinsle iletişim kurup onu anlamaya çalışırken meydana gelen sürtüşmeleri çözümlemekte geniş ölçüde yardımcı olur. O zaman, yanlış anlamalar giderilebilir ve bunlardan kaçınılabilir. Doğru olmayan beklentiler kolayca düzeltilebilir. Eşinizin sizden, başka bir gezegenden gelmiş biri kadar farklı olduğunu hatırladığınız zaman, bu farklılıklara direnecek veya onları değiştirmeye uğraşacak yerde, durumu oluruna bırakabilir ve bu farklılıklarla bağdaşabilirsiniz.

…Sorunlar kaçınılmazdır. Ama bu sorunlar ya kızgınlık ve dargınlık kaynağı olur ya da daha derinleşen içli-dışlılığa ve artan sevgiye, ilgiye, güvene fırsat yaratır.

…Farklı olmaları gerektiği bilincine varmadan kadınlarla erkekler birbirleriyle geçinemezler. Genelde karşı cinse kızmamızın ya da sinirlenmemizin nedeni, bu önemli gerçeği unutmuş olmamızdır. Karşı cinsin bize benzemesini bekleriz. Onların da “bizim istediklerimizi istemesini” ve “bizim hissettiğimiz gibi hissetmesini” arzularız… Bu yaklaşım bizi sürekli düş kırıklığına uğratıp, farklılıklarımızdan sevgiyle söz edebileceğimiz bir iletişimin kurulması için gereken zamanı kazanmamızı engeller.”

“Venüslülerle Marslılar arası aşk sihirli bir aşktı.” – John Gray

Yaradılışımız, erkek ve kadın, kendi güzellikleriyle olmuştur; her birey, erkekler ve kadınlar olarak kendi aramızda bile bu derece fazla farklılığımız varken, ilişkilerimizde bizler bunu siler ve bir kadının gerçekte ne demek istediğini veya bir erkeğin gerçekte ne beklediğini unutur, hızlıca savunmaya geçer ve sonunda akışı bir ego savaşına dönüştürüveririz. Oysa iletişim karşımızdakini anlamaya çalışmaktan, empatiden, tarafsızca değerlendirebilmekten ve en önemlisi kalbimizi açarak sevginin gücünü her daim hissetmekten geçer…

Sevgili John Gray’ın belirttiği gibi “Venüslülerle Marslılar arası aşk sihirli bir aşktı” ve biz bunu unutmadıkça her zaman bu derece sihirli kalacak…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale