Kabul etmekten korkmayın: Hayatınızı değiştirecek 7 gerçek
Sınırlar aşıp konfor alanından çıkmak çoğu kişi için en korkutucu zamanlardır. Bu aşamada o korunaklı bölgeden çıkarak hayatın gerçekleri bir bir kişinin karşısına çıkar ve zorluklar da bunun beraberinde gelir. Ancak özgürlüğe kavuşup gerçek bir birey olmak için bu aşamaya gelmek şarttır. Gerçek er ya da geç karşınıza çıkacaktır.
Bu aşamada herkes yaşamlarındaki yarı gerçekleri ve yalanları kucakladığının farkına varır ya da kendine itiraf etmeye başlar. Zamanla bu yarı gerçekler ve yalanlar aşılmaya başlansa da yolumuza tekrardan çıkarlar ve bazen bizi büyümekten, öğrenmekten, sevmekten ve en büyük potansiyelimize kadar yaşamaktan alıkoyarlar. Gerçekler korkutucudur ama tüm bu gerçekleri aşmanın yolu da kabul etmekten geçer. İşte bu aşamada size yol gösterecek olan 7 hayat gerçeği…
1. Mücadele ettiğimiz şeylerin büyük çoğunluğunu kendimiz yaratıyoruz ve onları bir anda aşmayı umuyoruz.
Her zaman mücadele içerisindeyiz. Her gün bunlarla baş etmeye çalışıyoruz. Endişeleniyoruz, geciktiriyoruz, yalnız hissediyoruz, yeterince iyi olmadığımızı düşünüyoruz, daha çok paramız olmasını diliyoruz, farklı bir işe yönelmek istiyoruz, her şeyin çok daha kolay olmasını diliyoruz… Düşündüğümüz şey her ne olursa olsun bunları kendimiz yaratıyoruz. Bunların hepsi biz onları akıllarımızda yarattığımız için gerçek. Kendimizi hayatın nasıl olması gerektiğine dair idealler ve fantezilerle dolduruyoruz. Endişeleniyoruz çünkü “Ya beklediğim gibi bir şey gerçekleşmezse?” sorusu aklımızdan çıkmıyor. Sinirleniyoruz çünkü “Hayat böyle olmamalıydı” düşüncesi yakamızı bırakmıyor. Ancak bunların hepsi sizin zihninizde. Oysa ki formül basit: Eğer daha iyi düşünürseniz daha iyi yaşayabilirsiniz.
Derin bir nefes alın ve geçmişe dair ‘keşke’lerinizi bir kenara bırakın. Henüz yaşanmayan geleceğin de size getireceği sürprizlere açık olun. Bu esnada anı yaşayın. Kendinizi yargılamayın. Sadece odaklanarak yaşadığınız anı deneyimleyin.
2. Başkalarının bizi yargılamasından ya da eleştirmesinden korkuyoruz.
Başka insanların sizin hakkınızda ne düşündüğü kimin umurunda? Kişisel değerinizi başkalarının fikirlerine bağlamak, size güveniniz ve mutluluğunuz söz konusu olduğunda ciddi sorunlara yol açabilecek kusurlu bir gerçeklik duygusu verir. Ancak bunu yine de kolay kolay aşamayız. Başkalarının cazip olduğumuzu düşünmesini ister, sosyal medyadaki beğeni ve yorum sayısını kontrol ederiz. Yani birçoğumuz diğerlerinin düşündükleri şeyleri önemseriz.
Başkalarının görüşlerine önem vermek yanlış değildir ancak insanlar görünen birkaç şeye dayanarak sizi yargılıyorsa siz de bir etki havuzuna dahil olmuş olursunuz. Bu da size bir şeyleri yanlış yaptığınızı düşündürür. Başkalarının yönlendirmelerine göre hayatınızı yaşadığınızdaysa mutsuzluk hayatınızın merkezine yerleşir. O yüzden kendinize sık sık şunu hatırlatın: Çoğu insanın hakkımda düşündükleri o kadar da önemli değil!
3. Geçmiş deneyimlerimize dayanarak olduğumuzdan daha az yetenekli olduğumuzu düşünüyoruz.
Bir şeylerde başarısız olduğunuz bunun tüm hayatınızı etkileyeceği anlamına gelmez. Zihinsel olarak geçmişte olduğundan daha yavaş büyüdüğümüzü biliyor olsak da yeteneklerimizin çoğunun büyüdüğünü unuturuz. Ancak insanın içerisinde bitmeyen bir güç vardır ve bu her zaman gelişime açık olduğunun bir göstergesidir. Ancak bunlar ilerlediğimiz yolda bize engel olmak yerine bizi motive etmelidir. Tabii bu esnada geçmişi tamamen yok sayamayız. Bu noktada yapmamız gereken geçmişten ders alarak gelecek için bunların hepsini güncellemektir.
4. Gerçek acı, kalp kırıklığı ve başarısızlık büyümemize yardımcı olabilecek sonuçlardır.
İkonik romanlar, şarkılar ya da buluşlar geçmişten gelen acılar, kalp kırıklıkları ve başarısızlıklardan ilham alarak oluşuyor. Hatta Post-Travmatik Büyüme olarak adlandırılan yeni bir psikoloji alanı, çoğu insanın zorlu yaratıcı ve entelektüel gelişim için zorluklarını ve travmalarını kullanabileceğini öne sürüyor. Araştırmacılar travmanın insanların uzun süreli memnuniyetlerini, duygusal güçlerini ve becerilerini artırmalarına yardımcı olabileceğini belirtiyorlar.
Dünyayı ‘güvenli bir bölge’ olarak gördüğümüz zaman, paramparça olan şeyleri yeniden gözden geçirmek zorunda kalıyoruz. Bir anda çevreye dikkatlice bakma ve yeni başlayanların gözleriyle bir şeyler görme fırsatı buluyoruz. Bu da kişisel ve profesyonel gelişim için son derece fayda sağlıyor. Bu aşamada da her zaman mükemmel hayat yaşayan kusursuz bir insan olmadığınızı bilerek kendinizi olduğunuz gibi, tüm gerçekliklerinizle kabul etmelisiniz.
5. Hayatta istediğimiz şeyi elde etmek için bazı şeylerden ödün vermeliyiz.
Önemli şeylere “evet” diyebilmek için bazı iyi şeylere “hayır” demeliyiz. Hayatınızda büyürken odaklanmanız gereken şeyleri iyi bir şekilde seçmeniz gerekir. Çünkü bu esnada her an, binlerce küçük şey dikkatiniz için yarışır. Bütün bunlar iki kategoriye ayrılır ve kafanızı karıştırmayı başarır: Öncelikleri olan şeyler ve olmayan şeyler. İş yerinde başarıya ulaşmak için çalışmak şarttır ama her gün çok uzun saatlerinizi buna harcayamazsınız. Gün sadece 24 saattir! Ancak her zaman olduğundan daha fazla çalışarak, sisteminizi kademe kademe artırarak başarıya ulaşmanız çok daha kolay bir hal alır. Hayatta bir şeyi gerçekten istiyorsanız bunun bir bedelinin olduğunu unutmayın.
6. Tutku bulduğumuz değil yaptığımız bir şeydir.
Birçoğumuz eninde sonunda bizi mutluluğa ve başarıya ulaştıracak olan “tutkumuzu bulmaya” çalışıyoruz. Tutkumuzu bulmaya çalıştığımız zaman ise onun bir şekilde bir ağacın arkasında ya da bir kayanın altında saklandığını düşünürüz. Ama tutku birden bire karşımıza çıkacak bir şey değildir. Tutkuyu bulmanın yolu bir şeyleri doğru yapmaktan geçer.
Çoğumuz gün içerisindeki görevlerimizi yaparken bile aklımızın ve kalbimizin yarısını kullanıyoruz. Çünkü o esnada sihirli bir değneğin gelip bize dokunacağını umuyoruz. Hayatınızda daha fazla tutku istiyorsanız, şu anda bunun hakkında bir şeyler yapın. Kalbinizi ve zihninizi tam olarak işin içine dahil edin. Yarına bırakmadan, beklemeden bugün harekete geçin.
7. Şu andan daha iyi bir başlama zamanı yoktur.
Bir Çin atasözü “Ağaç dikmek için en iyi zaman yirmi yıl önceydi. İkinci en iyi zaman ise şimdi” der. Siz de hedefleriniz üzerine düşünürken bu sözü aklınızın bir köşesine yazın. Hayattaki mevcut konumunuz, geçmiş planlama ve karar verme sürecinizin bir yansımasıdır. Geleceğinizin daha iyi sonuçlar vermesini istiyorsanız, hayatınızda acil ve zorlayıcı değişiklikler yapmanız gerekir. Hayattan bir şey bekliyorsanız, nefes almak istediğiniz gibi onu istemelisiniz. Bunun için de bugünden başlayarak ilk adımı atmalısınız. Kolay olmayabilir ancak şimdi başlamazsanız hayallerinize ulaşmayı o kadar erteliyorsunuz demektir.
Kaynak
Marc & Angel