X

Kabul et ve dönüştür: Öfkeni değil, sakinliği besle

Günümüz dünyasının en büyük sorunlarından biri öfke değil mi? Sokaklar her an öfkeden patlamaya hazır insanlarla dolu. Öfke genel olarak isteklerimiz karşılanmadığında, bize haksızlık yapıldığını düşündüğümüzde veya kendimizi tehdit altında hissettiğimizde ortaya çıkan duygusal, fiziksel ve düşünsel bileşenleri olan bir tepkidir. Öfke aslında sağlıklı olarak ifade edildiğinde bize faydalı olabilecek bir duygudur. Bir kere öfke bizi hoşumuza gitmeyen bazı davranışlara karşı uyarıcı niteliği taşır. Bize sınırlarımızın ihlal edildiğini gösterebilir.

Genelde öfkelendiğimizde, ya bizi öfkelendiren olaya, kişiye agresif bir şekilde tepki veririz ya da öfkemizi bastırırız. Birinci şıkkı tercih ettiğimizde kendimizi bir kısır döngünün içine hapsetmiş oluyoruz. Budizm ve Taoizm gibi Doğu öğretilerinin de sık sık dile getirdiği gibi bizi öfkelendiren kişiye veya olaya agresif bir şekilde yaklaşmak daha da öfkeli bir ortama yol açacaktır. İkinci şıkkı tercih edip öfkemizi içimize bastırdığımızda ise birçok hastalığa davetiye çıkarabiliriz. Araştırmaların da bize gösterdiği gibi öfkenin uzun süre boyunca bastırılması kalp rahatsızlıkları ya da tansiyon problemleri gibi birçok hastalığa neden olabilmektedir.

“Bağırıp çağırmak, yastık dövmek öfkenin provasından ibarettir ve onu besler, sistemimizden çıkarmaz.”

Geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz Louise Hay gibi bazı New Age guruları bizi zaman zaman öfkeyi fiziksel olarak dışa vurmaya teşvik ederler. İnsanların bizi görmeyeceği bir yerde bağırıp çağırmamızı ya da yastık gibi cansız bir nesneyi dövmemizi önerirler. Oysa şiddet, şiddeti yaratır. Ve öfkeye bu şekilde yaklaşmak pek de akıllıca bir çözüm değildir.

Vietnam’lı Budist rahip Thich Nhat Hanh’ın bu konu hakkındaki Bir Ağız İki Kulak -Zen İletişim Sanatı kitabında yer alan sözleri çok kıymetlidir: “Ben öfkenin köklerini dönüştürmede yastık dövme gibi bir uygulamayı yararlı bulmam. Bağırıp çağırmak, yastık dövmek öfkenin provasından ibarettir ve onu besler, sistemimizden çıkarmaz. ”
(Bir Ağız İki Kulak -Zen İletişim Sanatı. Çevirmen: Seda Toksoy)

Öfkeli bir şekilde tepki verdiğinizde öfke halkasının bir parçası olduğunuzun farkında mısınız? Bunun yerine daha sakin bir tepki vermek için ne yapabilirsiniz?

Peki ne yapacağız? Yine Doğu felsefelerinin sık sık söz ettiği “Orta Yol”u tercih edeceğiz. İçimizde öfke yaratan bir kişiye agresif bir şekilde cevap vermek ya da öfkeyi içimize bastırmak iki ayrı uç tepki. İkisinin de bize bir faydası yok, aksine zararı var. En sağlıklı olan şık; orta yolu seçerek öfkemizin farkına varmak ve bizi neyin öfkelendirdiğini düşünüp bu konuyu sakin bir şekilde çözümlemektir.

Ama önce öfkemizin hangi çeşit bir öfke olduğunu anlamamız lazım. Bir gelip geçici öfkelerimiz var bir de kalıcı- hala içimizde yaşayan öfkelerimiz. Örneğin; dün trafikte hissettiğimiz öfke gelip geçici bir öfke. Geçmişte bize hata yapmış birine duyduğumuz öfke ise hala içimizde yaşayan öfkeye bir örnek. 

Sizi nelerin öfkelendirdiğini iyice anlamak için işe bir çizelge yaparak başlayabilirsiniz. İlk önce sizi günlük hayatta öfkelendiren konuları yazın. Daha sonra da geçmişten gelen ve varlığıyla sizi hala rahatsız eden öfkelerinizi yazın. Bunların hangilerini değiştirebilirsiniz? Hangilerini kabul edebilirsiniz? Mesela trafik sıkışıklığına karşı öfke duymayı değiştirebilir misiniz? Trafikte sizi sinir eden diğere sürücülere öfkeli bir şekilde tepki verdiğinizde öfke halkasının bir parçası olduğunuzun farkında mısınız? Bunun yerine daha sakin bir tepki vermek için ne yapabilirsiniz?

Geçmişten gelen öfkeler

Gelelim geçmişten gelen öfkelerinize. Mesela bir aile bireyinize karşı geçmişten gelen bir öfkeniz var. Kendinize bu öfkenin nedenini sorun. Bu öfkeyi nasıl dönüştürebilirsiniz? Sizi öfkelendiren bu kişiyle sakin bir şekilde konuşup, anlaşmanız mümkün mü? Eğer değilse bu öfkeyi sistemizden sağlıklı bir şekilde atmanın yolları nedir? Çoğumuz geçmişten gelen öfkelerimize sıkı sıkı tutunuyoruz ve onların bugünümüzü yönetmesine izin veriyoruz. Günlük öfkelerimizin bazıları geçmişle ilgili. Örneğin bir iş arkadaşınız toplantıda lafınızı kesti ve siz içinizde müthiş bir öfke hissetmeye başladınız. O öfkenin bir kısmı siz küçükken sık sık lafınızı kesen babanıza duyduğunuz öfkeden kaynaklanıyor olabilir.

Öfke kaynaklarımızı iyi tanımanın bir başka yöntemi de; eğer mümkünse öfkelendiğiniz bir gün, kendinizle baş başa kalıp, öfkeyi vücudunuzun hangi bölgesinde hissettiğinizi anlamaya çalışmaktır. Onu midenizde mi hissediyorsunuz? Göğüs bölgenizde mi? Öfkeniz size ne demek istiyor? Diğer duygularınız gibi öfke de size bir mesaj vermeye çalışan bir duygunuzdur. Ama siz her öfkelendiğinizde, sizde bu duyguyu uyandıran kişiye ya da olaya otomatik olarak bağırıp çağırıyorsanız, duruma agresif bir şekilde yaklaşıyorsanız öfkenizin size vermeye çalıştığı mesajı hiç bir zaman anlayamayacaksınız demektir.

Burada hiçbir zaman öfkelenmemek gibi garip ve imkansız bir amaçtan bahsetmiyorum. Biz android değiliz. Tabii ki zaman zaman sinirleneceğiz. Ancak eğer öfkemizi başkalarına veya kendimize rahatsızlık verecek şekilde ifade etmeyi alışkanlık haline getirmişsek ve öfkemiz kronik bir hale gelmişse burada bir sorun var demektir. Öfke kontrolü, öfkemizi tetikleyen konuları iyi bilmekten, ve öfkemizi yatıştıracak teknikleri iyi kullanıp, kendimizi sakin bir şekilde ifade etmekten geçer. Öfkenizi ustaca yönetebilmek için: -meli, -malı eklerini hayatınızdan çıkarın. Mükemmel olmalıyım, herkes beni sevmeli gibi cümleleri kurmaktan kaçının!

Neler yapabiliriz? 
Sizi öfkelendiren bu kişiyle sakin bir şekilde konuşup, anlaşmanız mümkün mü?

Olayları kişiselleştirmekten vazgeçin. Geçen hafta market kasasının kuyruğunda önünüze geçen kişi bunu sizin yüzünüzden yapmadı. O büyük bir ihtimalle başkalarının hakkını ihlal eden, kaba bir insan. Bu hareketinin sizinle bir ilgisi yok. Sizi öfkelendireceği garanti olan ortamlardan ve insanlardan uzak durun. Örneğin o durmadan sizi eleştiren arkadaşınızla az görüşün, ya da hayatınızdan çıkarın.

Dengede kalın. Eğer mümkünse, öfkeli olduğunuz ortamdan ken­dinizi hemen uzak­laştırın. Örneğin; iş yerinizde iseniz tuvalete gidin, derin derin nefes alarak sakinleşmeye çalışın. Ve sorunla ancak kontrolünüzü yeniden kazandığınızda uğraşın. Spor, nefes egzersizleri ve meditasyon gibi sizi sakinleştirecek aktiviteleri sürekli ve düzenli olarak yapın.

Geleceği düşünün. Bugün sizi öfkeden delirten olayı üç sene sonra hatırlayacak mısınız sizce? Büyük bir ihtimalle hayır. O halde olaylara farklı bir bakış açısı ile yaklaşmaya çalışın. Size öfkelendiğinizi gösteren fiziksel işaretlere dikkat edin. Bu fiziksel işaretleri hissetmeye başladığınız andan itibaren kendinizi sakinleştirmeye çalışın.

Haber detoksu yapın. Televizyonda seyrettiğiniz kötü haberler sizi öfkelendiriyorsa, Amerikalı tıp doktoru Andrew Weil tarafından sık sık önerilen haber dinleme detoksunu haftada bir, iki kere yaparak kendinizi koruma altına alabilirsiniz. Dr. Weil’e göre haber detoksu yapmak zihnimizi sakinleştiriyor ve kendimizi daha iyi hissetmemize yol açıyor. Eğer sizi öfkelendiren kişiyle konuşmanız mümkünse, bu konuşmayı iyice sakinleştikten sonra yapmayı tercih edin. Öfkeye bağımlı olmaktan vazgeçin. Kimimiz öfkeye bağımlıyız ve eğer öfkelenmezsek hakkımızın yeneceğinden, insanların bizi ezeceğinden korkuyoruz. İşin eğitimini almış ruh sağlığı uzmanlarına başvurarak geçmişten gelen öfkelerinizle yüzleşip, onları geride bırakmaya çalışın.

Ama en önemlisi kendinizi öfkenin esiri olmayacak kadar çok sevmeye başlayın.Elegant Choices, Healing Choices” kitabının yazarı Marsha Sinetar pozitif seçimler yaptığımızda ve hayatımıza güzellik ve neşe getirdiğimizde daha sağlıklı olduğumuzu söylüyor. Bir dahaki sefere trafikte sıkışıp kaldığınızda öfkelenmek yerine güzel bir müzik dinleyip, derin derin nefes almaya ne dersiniz? Çünkü öfkelenince nefesin hızlanması, kan basıncının artması, kalp atışlarının artması gibi bir takım fizyolojik değişimler yaşanır. Böyle anlarda bedeni sakinleştirmek, duygularımızda da değişimin başlamasına yardımcı olacaktır.

Size öfkeyi değil sakinliği beslediğiniz günler diliyorum.

Dilerseniz yazımıza internette sıkça gördüğünüz bu meşhur Kızılderili hikayesiyle son verelim: “Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri torunlarına eğitim veriyordu. Onlara dedi ki: “İçimde iki kurt arasında bir savaş var: bu kurtlardan birisi; korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, üzüntüyü, pişmanlığı, açgözlülüğü, kibri, kendine acımayı, suçluluğu, küskünlüğü, aşağılık duygusunu, yalanları, yapmacık gururu, üstünlük taslamayı ve egoyu temsil ediyor. Diğeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçakgönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor. Aynı savaş sizin içinizde de sürüyor ve diğer tüm insanların içinde de. Çocuklar anlatılanları anlamak için bir dakika düşündüler ve içlerinden biri büyükbabasına, “Hangi kurt kazanacak?” diye sordu. Yaşlı Cherokee kısaca cevapladı: “Beslediğiniz “.

Size öfkeyi değil sakinliği beslediğiniz günler diliyorum.

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

İlginizi çekebilir: Stresi yönetmen için kullanabileceğiniz 12 maddelik eylem planı

Kaynaklar: Thich Nhat Hanh. Bir Ağız İki Kulak – Zen İletişim Sanatı (2015) Kuraldışı Yayınları.

Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale