X

Aydınlanma Çağı filozofu John Locke’un izinden: Gerçek bilgiye ulaşmak ve deneyim

“Hiçbir insanın bilgisi, edindiği tecrübenin ötesine geçemez.”

Bu cümlenin sahibi olan ve 1632 yılında İngiltere’de doğan John Locke, düşünce özgürlüğü ve insanların deneyimlerinden bilgi edinebilme becerisini ortaya koyarak felsefe tarihinin kırılma noktalarından birini yarattı ve böylece Avrupa’nın aydınlanması ve Akıl Çağı’nın gerçek kurucusu olarak kabul edildi.

1632 yılında İngiltere’de doğan John Locke, Akıl Çağı’nın kurucularından biri olarak kabul edilmektedir.

Kumaş ticareti yapan bir ailede doğan John Locke’un babası, geleneği kırarak noterlik yapmaya karar vermiş ve aynı zamanda dini ibadetlerde sadeliği savunmuştur. Locke’un babasından bir hayli etkilendiği eserlerinde ve savunduğu düşüncelerde fark edilmiştir. Tabiat ve özellikle tıp alanında eğitim gören Locke, ileriki dönemlerde insan doğasına dair edindiği bilgileri siyaset ile birleştirecek ve yeni bir akımı başlatacaktır.

Rene Descartes’ın savunduğu akıl yoluyla erişilebilecek bilgi deneyiminin karşında duran John Locke, insanın deneyim yoluyla öğrenen bir doğaya sahip olduğunu öne sürerek Empirist akımı başlatan filozof olmuştur.

John Locke felsefesi

John Locke’un bilgi anlayışına göre, gerçek bilgi ancak ve ancak deneyim ile mümkün olabilir. Deneyim karanlık bir odada açılan ışık misali zihinde yeni ideler oluşmasını sağlayacak ve önceden oluşmuş idelerle birleşerek karmaşık yapıları zihinde inşa etmemizi sağlayacaktır. Deneyimleri edinmenin yegane kaynağı olarak duyuları işaret eden John Locke için, insanın doğmadan önce herhangi bir bilgiye sahip olması mümkün değildir. “İnsan zihni doğduğu an boş bir levha gibidir” diyerek zihinde doğuştan gelen hiçbir bilgi olmadığını öne sürmüştür. Böylece kendinden önceki filozofların savı olan “a priori” terimini ortadan kaldırmış ve zihni tertemiz bir sayfa olarak, teknik deyimle “tabula rasa” olarak nitelendirmiştir.

John Locke’a göre evrensel bilgiye ulaşmanın yolu

Bir kişinin beyaz rengin tanımını doğuştan bilmesi söz konusu değildir.

Tüm bilgileri deneyimlerimize göre edindiğimizi öne sürmesinden dolayı evrensel bir bilgi elde etmenin de Locke’un felsefesine göre imkansız olduğu görülmektedir. Locke’a göre beyaz bir duvara bakıyorsanız, beyaz bir duvara bakıyorsunuzdur. Bu duvarı kaldırmak ya da duvarı siyah görmek deneyimsel açıdan mümkün değildir. Ancak duvarın beyaz olduğunu söyleten “beyaz renk” tanımı deneyimler yoluyla kazanılmıştır. Bir kişinin beyaz rengin tanımını doğuştan bilmesi söz konusu değildir. İnsan duyularıyla aldığı deneyimler sırasında edilgendir. Diğer bir deyişle beş duyumuzla aldığımız herhangi bir bilgiyi kontrol edebilme ya da algılamamayı seçme gibi bir imkanımız yoktur.

İkinci kaynak olarak duyulardan edindiğimiz bilgiler iç duyum sürecinden geçer. İç duyum sırasında, duyu ile edinilen bilgiler işlenir, önceki girdiler ile karşılaştırılır, benzer ve farklı yönler bulunarak kaydedilir. İnsan zihni kompleks ideler olarak nitelendirilen bu süreç sonrasında asıl bilgiye ulaşmaktadır. “Hiçbir insanın bilgisi, edindiği tecrübenin ötesine geçemez” diyen John Locke insanın mutlak bilgiye erişiminin duyulardan edinilen girdilerin yorumlanmasıyla olduğunu savunmuştur.

Beş duyumuzla aldığımız herhangi bir bilgiyi kontrol edebilme ya da algılamamayı seçme gibi bir imkanımız yoktur.

Empirist akımın kurucusu olan Locke’un, bilginin kaynağını adreslerken kendisinden yıllar önce yaşamış olan İbn-i Sina ile aynı fikri savunması dikkat çekicidir. Duyusal zihni savunan İbn-i Sina da insan zihninin dünyayı algılaması ve bilgiye erişme yolculuğunun duyulardan geçtiğini savunmuştur.

Locke’un insan zihnine dair bu görüşleri siyasi felsefesini de etkilemiş, insanların herhangi bir otorite altında kalmamasını ve rehber olarak aklı kabul etmemiz gerektiğini savunarak dönemine göre oldukça aykırı bir tavır sergilemiştir. John Locke’un boş levha görüşü Aristokratlar tarafından hiç hoş karşılanmamış ve hatta tepki toplamıştır. Bunun sebebi eğer Locke’un iddiaları doğruysa, üst kesimin aristokrasiye doğuştan layık olmamaları gereğidir. Toplumsal sınıflandırmanın altını oyan teorileriyle liberalizmin kuruculuğunu yapan John Locke için devlet sadece mülkiyeti korumak ve kollamak için vardır ve güçler ayrılığı ilkesi toplumun mutluluğu için mecburidir. Günümüzde Locke’un siyasi felsefesi üzerinde çok durulmasa da şu anda yürürlükte olan tüm siyaset teorilerinin Locke’un felsefesine bir karşı çıkış veya ekleme olduğu unutulmamalıdır.

Liberal Locke’un boş levha savı, yıllar sonrasında Harvard Üniversitesi Psikoloji profesörü olan Steven Pinker tarafından tekrar çalışılmıştır. Pinker’in “Zihin boş bir sayfa olamaz, çünkü boş sayfalar hiçbir şey yapmaz” diyerek karşı çıktığı tabula rasa teorisinin doğru olmadığını şu an içinde yaşadığımız yılda biliyoruz. Fakat insan deneyimini vurgulayarak tarihte önemli bir kırılma yaratan John Locke felsefesini okumadan yapılan siyasi ve felsefi yorumlamaların modern döneme geçişte kopukluk yaratacağı ve bilimin en önemli uğrak noktalarından biri olduğu yadsınamayacak bir gerçektir.

İlginizi çekebilir:

René Descartes yapay zekanın kurucusu mudur?
Zihnin akışı ve bütünselliği: Hegel’e göre zihin nasıl ele alınmalıdır?
“İnanıyorum, öyleyse varım”: Spinoza ve sağ beyne övgü”“ 

Psikolog & Nörobilim Uzmanı Güliz Altınbaşak: Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümünden tam burslu olarak mezun oldu. Şu anda Dialectical Behavior Therapy (DBT) Turkey Danışmanlık Merkezi’nde Program Koordinatörü ve The Life-Co Wellbeing Merkezi’nde Mental Wellness Program Koordinatörü olarak çalışmaktadır. The LifeCo Wellbeing merkezi bünyesinde meditasyon odaklı olmak üzere mindfulness (farkındalık), duygu regülasyonu, stres yönetimi ve kişilerarası iletişim becerileri üzerine eğitim kampları düzenlemektedir. Ayrıca, savaş mağdurlarına yönelik mesleki eğitim, savaş sonrası travma ve formal eğitim projeleri yürütmektedir. Davranış Bilimleri Enstitüsü Yetişkin ve Aile Danışmanlık Merkezi’nde EMDR odaklı projelerde çalıştı. TOÇEV Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı’nda Psikolog ve Eğitmen olarak görev aldı. “Doğudaki Ebeveyn ve Çocukları Bilinçlendirme Projesi” kapsamında birçok ilde araştırma yaptı ve eğitimler verdi. Norveç, Azerbaycan, Slovenya ve İspanya’da “Dezavantajlı Grupların Bilinçlendirilmesi ve Hayat Şartlarının Yükseltilmesi” konusundaki projelerde Ülke Koordinatörlüğü yaptı. Maltepe Kapalı İnfaz Ceza Kurumu’nda hükümlülerle çalıştı. Aynı dönemde Avrupa Şafak Hastanesi’nde bağımlılık üzerine çalışmalar yaptı. Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı’nda gönüllü olarak görev alarak suça eğilimli çocuklar için çalışmalar düzenledi. “Erkek Homoseksüeller ve Heteroseksüellerin Suçluluk Utanç ve Kaygı Düzeylerinin Karşılaştırılması” üzerine yaptığı araştırmayı 17. Ulusal Psikoloji Kongresi’nde, “Kanser Hastaları için Mindfulness Odaklı Mental Wellness” çalışmasını “VIII Ibero American Congress of Clinical and Health Psychology Congress” Porto Riko’da sundu.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale