Pek çok insan, yaşamı boyunca belli amaçlar peşinde koşar: Okulu bitirmek, iyi bir işe girmek, kariyer basamaklarını tırmanmak, başarılı biri olmak… Ancak bunların, bireylerin gerçekten kendi yaşam amaçlarının olup olmadığı çoğu zaman muğlaktır. Kişinin hayata dair beklentisi gerçekten iyi bir kariyer inşa etmek olabilir. Bunda, elbette hiçbir sorun olmamakla birlikte, genel anlamda herkesin hayattan beklentisinin bu yönde olduğuna dair yaygın kanı, bireylerin hayatları boyunca aslında kendilerine hiç uygun olmayan veya içten istemedikleri emellerin peşinde koşmalarına da neden olabilir.
Yaşam amacının sorgulanmadığı bir hayat geçirmek, günün sonunda hayal kırıklığıyla sonuçlanabilir. İşte bu noktada Japonların kadim bilgeliğinden doğan “ikigai” kavramına değinmek yararlı olacaktır. Kısaca “sabahları yataktan kalkma nedeni” olarak açıklayabileceğimiz ikigai, bireyin yaşam boyu izleyeceği amacı anlatır.
İlginizi çekebilir: Kendi ‘ikigai’ni bul, yaşam alanını keşfetKendi ‘
Günümüz başarı kıstasları ve ikigai
Güzel bir eviniz, iyi bir işiniz olabilir. İnsanlar size bakıp ‘başardığınızı’ düşünebilir. Ancak ne kadar eğitimli, başarılı ve sofistike olursa olsun, bireyin hayattan istediği şey, sabahları umutla uyanmaktır. Sabahları isteksiz bir şekilde uyanmak ya da yarının bugünün bir kopyası olacağını düşünmek, umutsuzluk denen hastalığın belirtileridir. Ve umutsuzluk, ruhsal bir hastalıktır.
Pek çoğumuz, başarılı olmak üzerine eğitim aldık. Bize öğretilenler; aynı anda birden fazla işi başarmak ve çalışmak, kısaca merdivenin basamaklarını çıkmaktı. Ancak bize öğretilmeyen önemli bir şey var: Çıktığımız merdivenin doğru binaya dayalı olup olmadığını sormak.
Oysaki başarı ve sabahları “ne yapacağım” umuduyla uyanmak birbirinden farklı şeylerdir. Başarı, hayattan daha fazla ne alabileceğimizi sorgularken, ikigai hayattan beklentimizi sorar.
İlginizi çekebilir: Daima genç kalmanın formülü: akışta kalmak, akış olmak, akışta var olmak
İkigai ile korkuyu yenmek
Japon öğretilerine göre kendi yaşam amacınızı bulmak hayati öneme sahiptir. Çünkü bu öğretiye göre, sabahları sizi yataktan kaldıracak bir şey yoksa, artık yaşamıyorsunuz demektir.
Yaşam amacınızı bulduğunuzda ise çoğu zaman korku engeliyle karşılaşmanız olasıdır. Yapmak istediğiniz şey için yeterince zeki veya becerikli olmadığınızı, bunun için doğru eğitimi almadığınızı düşünebilirsiniz. Ancak kim olmadığınızın hiçbir ilginç tarafının bulunmadığını bilmelisiniz. Yapmadığınız şeylerin, gitmediğiniz yerlerin, tanımadığınız insanların ve sahip olmadığınız paranın uzun listesi önemli değil. Aksine tüm bunlar oldukça sıkıcı şeyler. Asıl ilginç olan sizin kim olduğunuzdur.
Kendi yolunuzu bulduğunuzda, korkunun sesini içinizde duyduğunuzu hissedebilirsiniz. Yapmak istediğiniz şeyin yanlış gidebileceği tüm yolları sizin için listelemekte bir ustadır korku. Bu noktada korkunun içinizde duyduğunuz sesiyle konuşmak, yapabileceğiniz en iyi şeydir. Çünkü yazar Rob Bell’e göre, korku kendisinin zeki olduğunu düşünür ve bu doğrultuda sizi olabilecekler hakkında uyarır. Korkunuzla konuşup tüm bunların farkında olduğunuzu söylemeniz sizi bir sonraki adıma taşıyacak şeydir. Korkunuz size “Sen kimsin ki, böyle bir şeyi başarabileceksin?” diye sorduğunda, “Ben kimim ki, böyle bir şeyi başaramayacağım?” diye yanıtlamak, yapılacak en iyi şeydir.
Buna karşılık, içinizdeki korku size bu işte başkalarının daha iyi olabileceğini fısıldayabilir. Fakat unutmayın; yapmak istediğiniz şey her neyse, elbette bu konuda sizden daha iyileri her zaman olacak, ancak bu sizin o şeyi yapmanıza asla bir engel değil. Çünkü ilginç olan sizsiniz, sahip olmadıklarınız değil.
Rob Bell’den ikigai felsefesi ile ilgili daha fazlasını öğrenmek için aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz:
Kaynak
bigthink