Arazi koşuları pek keyifli geçiyor benim için, özellikle de yakınımda çamur görüp “Yani ben arazi dendiğinde böyle bir şey beklemiyordum ki” diyen biri varsa. “Araziye hoş geldiniz, ultraya hoş geldiniz” derken buluyorum kendimi. Tuhaflık bende mi acaba; keşke çamur olsa da bulansam diye düşündüğüm için çoğu zaman.
Geçtiğimiz hafta sonu İznik Ultra Maratonu‘ndaydık, ‘Aklımda kalanları yazayım, gitmeyenler de gitmek istesin, az biraz özensin’ dedim:
Evdeki hesap çarşıya uymazsa
Aylarca hazırlık yaptınız, hedefiniz vardı, her şey planlanmıştı; şu kadar kilometreyi, tam da bu kadar zamanda koşacaktınız. Hava durumuna bakılmış, uygun kıyafetler kafada çantaya atılmış, eksik sayımına başlanmıştı. Ve umulmadık bir anda gelen aksilikler…. Bunlar sakatlık olabilir, uykusuzluk olabilir, türlü, çeşitli başka hastalık olabilir. Peki, ne olacak şimdi, boşa mı gitti onca plan ve program? Elbette hayır! Yatırım, yatırımdır. Yapılan çalışma boşa gitmez, sadece B Planı’na geçmek gerekir.
Her şeyden vazgeçmek mi, eğlencenin içine bodoslama girmek mi?
Daha uzun bir mesafe koşmayı planlamıştınız, ama baktınız olmayacak, bir alt kategoride koşun; 30 değil, 15 km olsun. Sonuçta koşu bahane, ortam şahane. Özellikle de İznik’ten bahsediyorsak 🙂
Baktınız hiç koşamayacak gibisiniz
O halde gönüllü olun. Kontrol noktasından geçenlerin bardaklarına su doldurun, finish’e ulaşanların boynuna madalyalarını takın, kenarda durup, gelenlere tezahürat yapın. Onlarla yürüyün, koşun. “Yahu nasıl olsa koşmuş 49 km’yi, 1’i mi koşamayacak” diye düşünmeyin. Son anda gelen o tezahüratlar nasıl iyi geliyor, anlatamam. Bir kere de koşanlar arasında değil, karşı tarafta olun ve farklı deneyimler yaşayın.
Gitmezseniz kaçırabilirsiniz
- 50 km koşup, finish’e geldikten sonra sevgilisine evlenme teklif edenleri,
- Zorunlu malzemeler arasındaki acil durum battaniyesini gerçek battaniye sanıp “Bu nasıl taşınır ki?” diye soranları,
- “Ben sade buralıyım” diyen çocuk gibi çocukları, koşanlara erik dağıtan gönlü bol köylüleri,
- Sıcaktan pişmişken buz gibi derenin suyuyla ferahlama şansını,
- 130 km’yi hamama gidip, kese yaptırma motivasyonuyla koşanların öykülerini,
- Mükemmel manzaraları, harika horozları, civcivleri,
- Boş masa bulmanın uzun mesafe koşmak kadar zor olduğu Yusuf’un köftelerini ve daha neleri neleri…
İlgili yazı: Koşucuların buluşma yeri: İznik Ultra
Alkışlar Macera Akademisi’ne
- Her kontrol noktasını bir STK’ya vererek, bilinirliğin artmasını sağladıkları için,
- Günlerce uykusuz kalarak kusursuz bir organizasyona imza attıkları için,
- Her seferinde zorlaştırdıkları parkuru ‘acaba seneye ne hale getirecekler’ diye insanın içine kurt düşürdükleri için.
Bu sene yapamadım ama önümüzdeki sene için bir hedefim var elbette. Sürprizlerle karşılaşmazsam koşarım uzun uzun. Olmadı yine de gider, keyfime bakarım.
Bu yarış bitti, bakalım neler var önümüzde:
NB Bozcaada Yarı Maratonu
Sapanca Ultra Maratonu
Aybastı Ultra Maratonu
Runfire Ultra Maratonu
Kim bilir daha neler neler vardır da ben, beni heyecanlandıranları yazdım. Asfaltta koşmayı sevmediğim çok mu belli oluyor ne 🙂
Pek önemli not: Eğer Bozcaada’da koşacaksanız, ipk.adimadim.org aracılığıyla dilediğiniz STK için bağış toplayabilir ve sadece koşarak çocuklar, gençler, kanserli hastalar, doğa ve daha pek çok şey için kaynak yaratabilirsiniz.
Her türlü sorunuz için şuralardayım: kivergı@gmail.com