X

İzlemeniz Gereken En İyi 10 Johnny Depp Filmi

 

Yaklaşık kırk yıllık oyunculuk kariyeri bulunan Johnny Depp’in, en yetenekli Amerikalı aktörlerden bir tanesi olduğu bir gerçek. Depp, oyunculuk hayatı boyunca karşımıza hep farklı ve canlandırması zor olan rollerde çıktı. Ünlü aktörün yer aldığı filmlerden hepsi kendisinden söz ettirse de izleyiciler tarafından en beğenilen filmlerini merak ediyorsanız, Johnny Depp’in yer aldığı 10 filmde listemizde göz atabilirsiniz. İyi seyirler.

  1. Public Enemies (IMDb puanı: 7)

Johnny Depp’in başrolünde olduğu Public Enemies’de efsanevi banka soyguncusu John Dillinger’ın hikayesini izliyoruz. ABD’de Büyük Buhran döneminde geçen filmde Christian Bale’ın canlandırdığı FBI ajanı Melvin Purvis, John Dillinger dahil olmak üzere dönemin en ünlü suçlularını hapse atmaya çalışıyor. Purvis’in görevi, Dillinger’ı ölü ya da diri olarak ele geçirmektir. Mükemmel bir senaryoya sahip bu heyecan dolu filmde Depp’in oyunculuğuna her zamanki gibi hayran kalacaksınız.

  1. Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street (IMDb puanı: 7,3)

1840’larda Londra’da geçen bu filmde Depp, efsanevi bir berber olan ve hak etmediği bir suçlama nedeniyle sürgün edilen Benjamin Barker’ı canlandırıyor. Barker yıllar sonra intikam arzusuyla Sweeney Todd adını alarak Londra’ya geri döner. Geri dönmesindeki amaç, eşini ve kızı kurtarmak ve Londra’dan sürülmesine neden olan Yargıç Turpin’in öldürmektir. Yaşadığı yere geri dönen Todd burada bir etli turta dükkanı işleten Mrs. Lovett ile tanışır. Lovett, Todd’a karısının arsenik içerek kendini öldürdüğünü söyler. Bunun üzerine turta dükkanının üst katına berber dükkanı açan Todd kendisini, ailesinin dağılmasına neden olan kişilerden intikam almaya adayacaktır.

  1. Finding Neverland (IMDb puanı: 7,6)

Depp’in rol aldığı bir diğer masal gibi film, Finding Neverland olarak karşımıza çıkıyor. Bu filmde Depp, Peter Pan’in yaratıcısı J.M. Barrie olarak karşımıza çıkıyor. Barrie’nin gerçek yaşam hikayesini ele alan filmde ünlü yazarın Neverland’i, yani Varolmayan Ülke’yi nasıl yarattığına tanık oluyoruz. 1900’lerin başında Londra’da geçen filmde Barrie, hayatının yapıtını ortaya koymak için ilham arar ve bu ilhamı hiç beklenmedik şekilde bulur. Barrie’nin, Sylvia Llewelyn Davies ve dört oğluyla olan arkadaşlığı, hiçbir zaman büyümeyen bir çocukla ilgili tiyatro oyunu yazmasına yardımcı olur. Barrie, haklarında çıkan dedikodulara rağmen Davies ailesiyle zaman geçirmeye devam edecek ve muhteşem bir dünya yaratacaktır.

  1. Dead Man (IMDb puanı: 7,6)

Johnny Depp’in en sevilen ve en sıra dışı filmleri genelde ünlü yönetmen Tim Burton ile çektiği filmler olsa da bu konuda bazı istisnalar bulunuyor. Bunlardan biri Western ve dram türlerindeki Dead Man filmi. 1800’lü yıllarda geçen bu filmde Depp, sıradan bir yaşam sürerek muhasebeci olarak çalışan William Blake isimli genci canlandırıyor. Bir gün yaşadığı kasabadan sürülen William, çıktığı yolculukta değişmesine neden olan birtakım olaylar yaşayacaktır. Kendisine saldıran bir adamı nefsi müdafaa sonucu öldürmek zorunda kalan William, vahşi doğaya kaçar ve burada adı Nobody (Hiç kimse) olan bir Kızılderili ile tanışır. Bu arada kendini öldürmeye çalışan adamlardan kaçmaya çalışırken yavaş yavaş hayatının kontrolünü elinden kaybetmeye başlar.

  1. Blow (IMDb puanı: 7,6)

Depp’in canlandırdığı biyografik roller aslında Finding Neverland’de yaşam verdiği J. M. Barries haricinde genelde yasa dışı işler peşinde koşan insanları kapsıyor. Bunlardan bir tanesi, Depp’in uyuşturucu baronu olan George Jung’u canlandırdığı Blow filmi olarak karşımıza çıkıyor. Jung, hiçbir zaman parasız kalmak istemediği için iyi bir yaşam sürmek adına her şeyi riske atmaya hazırdır. 1970’lerde Kaliforniya’daki ünlü uyuşturucu satıcılarından biri olan Jung, hapishaneye düştükten sonra işleri büyütmeye karar verir. Bu sayede ABD’deki en büyük satıcılardan biri haline gelen Jung, uyuşturucu piyasasının hakimi konumuna gelir. Jung her ne kadar bu sayede inanılmaz bir zenginlik elde etse de hayatta parayla alınamayacak şeyler olduğunu da fark edecektir.

  1. Donnie Brasco (IMDb puanı: 7,7)

Depp, şimdiye birbirinden farklı türde pek çok filmde yer aldı. Bunlardan en ilginçlerinden bir tanesi ise Donnie Brasco. Depp, bu filmde Joe Pistone isimli bir FBI ajanıdır ve altı yıldır iş gereği mücevher hırsızı Donnie Brasco olarak bilinmektedir. Bu rolüne gittikçe kendini daha fazla inandıran Joe, artık Donnie Brasco olarak yaşamaktadır. Gerçek bir hikayeden uyarlanan ve 1970’li yıllarda geçen bu filmde Depp, bu zorlu rolün altından başarıyla kalkıyor ve Al Pacino gibi büyük isimlerin yer aldığı bu filmde başarısından söz ettiriyor.

  1. What’s Eating Gilbert Grape (IMDb puanı: 7,7)

Johnny Depp’in dünya üzerindeki en iyi oyunculardan biri olduğundan emin olmak istiyorsanız, Depp’in özellikle bu filmini izlemeniz gerekir. Makyajsız ve abartısız bir şekilde yer aldığı bu filmde Depp, büyük bir yükü bulunan genç bir adamı canlandırıyor. Küçük bir kasabada ailesine bakmak zorunda olan 25 yaşındaki Gilbert, bir markette çalışmakta ve ailesini geçindirmeye uğraşmaktadır. Aynı isimli romandan uyarlanan film aile olma teması üzerine yoğunlaşan ve Gilbert’in otizmli kardeşine ve obez annesine bakma hikayesini kou alan bu filmde Gilbert’in hayatında gerçekleşecek en ilginç şey, kasabaya uğrayan Becky olacaktır.

  1. Edward Scissorhands (IMDb puanı: 7,9)

Bu modern peri masalı hikayesinde Depp, oldukça nazik ve saf biri olan Edward’ı canlandırıyor. Edward aslında son derece normal bir genç gibi görünse de farklı bir yönü vardır; elleri makas şeklinedir. Edward’ın yaratıcısı aslında onu normal bir şekilde yaratmak isteyip Edward’a can vermek ister. Ancak adam, Edward’ın ellerini tamamlayamadan hayatını kaybeder. Ellerinin yerinde makaslar olan Edward, hayatını saç keserek ve bahçe işleriyle uğraşarak geçirir. Ancak bir gün birine yanlışlıkla zarar veren Edward’ın yaşadığı yerden ayrılması istenir. Tim Burton’ın en önemli filmlerinden olan bu filmde Edward karakteri, Depp’in can vermesiyle birlikte farklı bir boyuta taşınıyor.

  1. Pirates of the Carribbean: Curse of the Black Pearl (IMDb puanı: 8)

Toplam dört filmden oluşan Pirates of the Carribbean serisinde karşımıza Kaptan Jack Sparrow rolü ile çıkan Johnny Depp, bu rol ile efsanevi bir karaktere imza atıyor. Serinin ilk filmi olan Curse of the Black Pearl’de genç bir kızı kurtarmaya çalışan Sparrow ve demirci Will Turner’ın maceralarına tanık oluyoruz. Will aslında korsan olsa da küçüklüğünde onu enkazdan kurtulan kişiler bu gerçeği ondan saklamayı tercih eder. Filmde Will’in çocukluk arkadaşı Elizabeth, korsanların kaptanı Hector Barbarossa tarafından kaçırılır. Will, Elizabeth ve Sparrow’un maceralarının yer aldığı filmde Depp, canlandırdığı karakterle filme damga vurduğu için ünlü aktörün hayranıysanız bu filmi kaçırmamanız gerekiyor.

  1. Platoon (IMDb puanı: 8,1)

Ünlü yönetmen Oliver Stone’un şaheserlerinden biri olan Platoon’da Johnny Depp’i henüz 23 yaşında genç bir oyuncu olarak izliyoruz. Pek çok kişi Depp’in bu filmini hatırlamasa da ünlü oyuncunun gençliğini görmek istiyorsanız, izleyicilerin oldukça beğendiği bu filmi izlemelisiniz. Film, Vietnam Savaşı’na odaklanıyor ve savaşa sürüklenen gençlerin asında savaş hakkında bir fikirleri olmadığını gösteriyor. Depp ise filmde Lerner adında genç bir askeri canlandırıyor ve savaşta masum insanların dahi nasıl katledildiğini gözler önüne seriyor.

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale