İzlemekle yetinmeye son, şimdi tecrübe etme zamanı
Bugüne kadar hep Paris’in ne romantik bir şehir olduğunu, kafelerini, parklarını, küçük dolambaçlı sokaklarının baharda ne kadar güzel olduğunu dinleyip fotoğraflarına da tekrar tekrar bakmışsınızdır. Başka neler olabilir düşünelim, örneğin denizin 5 metre altını gördünüz mü, tabi video izlemiş olabilirsiniz ya da dalış yapan bir arkadaşınız da anlatmış olabilir, ama siz birebir siz olarak gördünüz mü, o anı durdurdunuz mu, hiç karşı karşıya geldiniz mi ‘’şu an ölebilirim’’ dediğiniz mi bir tecrübenin güzelliği karşısında?
Napoli mesela, küllerinden yeniden doğmuştur, hiç görme şansınız oldu mu? Yunanistan kıyılarını, canım Budapeşte’yi, belki bu kadar uzaklaşmaya bile gerek yok, mesela; Emirgan korusunda bu bahar laleleri kokladınız mı, baharı şöyle bir içinize çektiniz mi? Peki daha da yakın olsun, bugün sokağa çıktığınızda bir çocuğa gülümsediniz mi, karşılıksızca size mutluluk vermesine izin verdiniz mi, bir simit alıp deniz kıyısında kumun üzerinde oturdunuz mu?
İlgili yazı: Dünyanın yürüyerek keşfetmeye en uygun 10 şehri
Yani okuduğunuz, izlediğiniz, Facebook’ta resimleri ile saatlerce zaman geçirdiğiniz bunca şeyi ‘’tecrübe ettiniz mi’’ yoksa sadece izlemek ile mi yetindiniz?
İşte tecrübe etmek, o şeyin içinde olmak, yaşamak, nefes aldığınız anda gerçekleştiriyor olmak ister tek başınıza ister sevdiklerinizle veya tamamiyle bir yabancıyla, hayatın akışı içinde bir ana tanıklık ediyor olmak…
Bu bahar bir değişiklik yapın ve tecrübe edin
Bu bahar kendinize sorun, eğer son zamanınızın yarın kadar yakın olduğunu bilseydiniz yine de izlemekle yetinir miydiniz?
Bu bahar bir değişiklik yapın ve ‘’tecrübe edin’’, dünya çocukluk zamanlarınızdaki gibi sadece merak ettiğiniz, elinizi uzatıp tuttuğunuz, kirlenip düştüğünüz ve yine ayağa kalktığınız yer olsun, yani sadece resimler, dinlemeler başkalarından öğrenilerek edinilmiş bilgiler olmasın. Bu bahar siz ‘’tecrübe’’ olun. Şimdi hayata karışma sırası sizde!