X

İyisiyle kötüsüyle: “Bugün utanmaktan utanmıyorum!”

Dünyanın ahlaksız olarak nitelediği kitaplar, insanlara kendi utançlarını yansıtan kitaplardır.” Oscar Wilde

Utançlarımız, en fazla üzerini kapattığımız duygumuzdur değil mi? Utanmak istemeyiz, utanmak bizi kendi kendimize düşürür. Utanmak bize hep “kötü” hissettirmiş olandır. Utanmak zorludur, utanmak kendi kendimizle yüzleşmek gerektirir. Sonra utanmak bir şeyden dolayı kendi kendimizi “suçlu” hissetmeye de bulanmıştır… Utandığında insan bir şey vardır eskisi gibi olmayan, “utanmadan” durulmayan…

Utanmak istemeyiz, utanmak bizi kendi kendimize düşürür.

Ben bu yazımda sizlerle utanma duygumuza, utanmanın bize sağladıklarına, kaybettirdiklerine hiç bilmediğimiz yönlerine ama illaki utandığımızda “güzel” olan şeylere bakalım istiyorum. Neden kaçarız utanmaktan? Beden utançlarımızla yüzleşmemiz neden bu kadar zordur? Bir insan yüzünü kızartacak bir hata yapamaz mı?

Utanmak dediğimizde öncelikle bir sözlük anlamına bakalım istiyorum, mahcup olmak diye özetlenir. Mahcubiyet nasıl tanımlanır? Neden bizler mahcup oluruz? Ortak nedenlerimiz vardır aslında en önemlisi “beklentileri karşılayamamak” vardır, sonra “yalan söylemek” veya “yalan söylemek durumunda kalmak” belki vicdan azabıyla karışık olarak “aldatmak”, belki “bırakıp gitmek”, belki bir işten kovulmuş olmak, belki bir seçmede “seçilmiş kişi” olamamış olmak ve belki de “seviyorum” dediğimizde karşılık bulamamak…

Peki, tüm bu durumlar gerçekten mahcup olmayı gerektirir mi? Örneğin sadece bir seçmede gerçekten rol alamamış olmak bizim değersiz bir oyuncu olduğumuzu mu göstermektedir? Bir evlilikte aldatılmış olmak sevilmeye layık olmadığımızın ifadesi midir? Çok büyük umutlarla girdiğimiz bir işten batarak çıkmak ne kadar “mahcup” olunması gereken bir süreçtir (ki bu hepimizin başına gelebilir)?

Bir evlilikte aldatılmış olmak sevilmeye layık olmadığımızın ifadesi midir?

Aslında hayatımızda kendimize kattığımız “utançlarımız” işte böylesine hayatın içinden duygulardır. Bunlarda gerçekten saklanılması gereken veya yüzümüzü korkarak kızartacağımız bir durum bulunmamaktadır. Sadece bakış açımız bizi öyle bir inandırır ki (tabii ki sevgili toplumumuzun o güzel baskılarından ayrıca bahsedeceğiz) biz “utanç” ile boğuluruz, yaptığımız en küçük hatadan bile yani “yaşadığımız” için yaşamın bir parçasına bulanmış olduğumuz için mahcubiyet duyarız…

Hemen bir örnekle açıklamak istiyorum, mükemmeliyetçi şekilde yetiştirilmenin verdiği sonuçlardandır, hatalarınızı söyleyemezsiniz… Evet, ben çok sevdim, aldatıldım ve yanlış kararlarla bir evliliğe girdim. Daha önce “mükemmel” olanı değil, gerçekten kalbimin istediğini seçmem gerekirdi. Ve bu kararın yanlış olması, geldiğim sonuç, aldatılmış olmak bu beni utandırıyor muydu?

Utanmam gerekiyor muydu? Bana yapılanlar konusunda aktif olarak hiçbir payım olmasa da ben utanmaktaydım… Neden diye sorgulayacak olursak, bir kere toplumumuz “ne der” vardı değil mi? “Arkadaşlarım ne der, ben anneme babama ne derim? Hayır, hayat boyu bu dipsiz huzursuzlukla yaşamayı seçmedim özür dilerim. Beklentilerinizi, o mükemmel insan olmak beklentinizi karşılayamadım ve ben “bunun için çok ama çok utanıyorum” …

Ama nedenini bile bilmeden mahcuptum.

Utanmalı mıydım? Evet, o dönem utanmıştım, kimseye tek kelime açıklamak bile içimden gelmiyordu. Ama nedenini bile bilmeden mahcuptum, neye karşı, kime karşı? Sadece sevmiş olduğum için ve çok üzülerek sonuca vardırmış olduğum için utanmaktaydım; aslında utandığım “kaybeden” olmaktı… Ne yazık ki hayatta o derece doğal o derece normal olan bir şeyden ben utanıyordum…

Hepimiz işte hayata bakış açımızla utanca bulanırız. Evet, bazı durumlar vardır ki utanç bize aynı zamanda vicdan azabı vicdan sesiyle karar vermek, vicdanımıza sorabilmek gerçekliğini de getirmektedir. Bu yüzden fark etmemiz gerekir ki utançlarımızı hayat boyu yanımızda taşırız. Pişmanlık ile karıştırmadan sadece vicdanımın yükselen sesi olarak düşünebiliriz. Yıllar geçse bile utanmak duygusu azalmayabilir. Bu ancak ne zaman evrilir diye bakacak olursak, “utanmaktan” utanmadığımızda…

Nedir utanmaktan utanmamak? Yani korkmamaktır mahcup olmaktan, düşmekten, çamura bulanmaktan, hayatı yaşamaktan, hayata dair kararlar vermekten, belki yanlışlar yapmaktan, belki beklentileri karşılayamamaktan… Hayatta en büyük utançlar dediğimiz noktalar vardır, bugün bakalım istiyorum sizinle hayatımızdaki en büyük utanç duygusu noktası nedir?

İtiraf etmenin oldukça zor olduğu bir konu olsa da en büyük utancım (pişmanlığım değil) bir ilişkimde sevdiğim kişi hakkında sonradan öğrendiğim gerçekler ve bu gerçekleri biliyorken o kişiyle yaşamak durumunda olduğum süreçti… Bugün yeniden olsa yine aynı tercihleri yapardım fakat gerçekleri öğrenmem ertesinde “vicdanımın susmayan sesi” beni çok daha değişik seçimler yapmaya itti (sevmek işte böyle bir şey gerektiriyor bazen sadece gitmemiz gerekiyor çok üzülsek de hiç istemesek de gitmek)…

En basit tanımıyla utanç, insanın kim olduğuyla kim olması gerektiğine olan inancı arasındaki köprüdür.

Sevgili Nil Gün, Duyguların Simyası ile biricik “utanmak” duygumuzu bakın nasıl yorumluyor:

…Suçluluk duygusu itiraf edilmek ister, utanç gizlenmek ister. Derin utanç içinde olan insan terapide bile konuşmaktan çekinir. Gerçek duygularını anlatmak yerine kızgınlıklarından, korkularından, depresyonda olduğundan bahseder. Utanç gizlenmek istediği için, başkalarının utançlarından da gizlenmek onlarla yüzleşmemek ister. Çünkü kendi varlığı da açığa çıkma riski taşımaktadır. Sonuç; derin bir yalnızlık duygusu. Kalabalık içinde yalnızlık, ilişkiler içinde yalnızlık, insanlarla birlikte olmaya en çok ihtiyaç duyduğu halde insanlardan kaçarak hissedilen yalnızlık.

Utanç, bir duygudan daha ötedir. Gözlerini yere indirmek, yüzün kızarması gibi fiziksel tepkileri vardır. Başkalarından kaçış ve içe kapanmak gibi belirli davranışları vardır. Utanç, temelde kişinin, kendi varlığının eksik, kusurlu ve değersiz olduğuna dair inancıdır.

En basit tanımıyla utanç, insanın kim olduğuyla kim olması gerektiğine olan inancı arasındaki köprüdür.

…Suçluluk duygusu ve utanç kişinin bilincini geliştirmesi, kendisine ve başkalarına karşı dürüstleşmesi, hatalarını telafi etmesi, düşünce, duygu ve davranışlarını bilinçli olarak düzenlemesi için gereken bir duygu enerjisidir.

…Suçluluk ve utanç duygusunun rehberliğinde hem ait olma, hem özgün bir birey olma arasındaki dengeyi kurabiliriz. Bu denge olmazsa, o zaman ya ait olma ihtiyacı içinde kendi özgünlüğümüzden ve biricikliğimizden feragat ederek, başka insanları sürekli memnun etmeye çalışan insan haline geliriz ya da özgün ve özgür olmak adına sosyal ait olma duygusunu hiçe sayarak, utanmazca ve saygısızca davranışlarda bulunarak kendimizi toplumdan soyutlarız.

İşte bu yüzden utanç aslında sahip olduğumuz ve olmak üzere daha çok çalışmamız gereken, saklamamız gerekmeyen, kötü olarak nitelendirmemiz de gerekmeyen çok önemli bir duygudur. Utançlarımız, yüzleşmelerimiz, düzenlerimiz, isteklerimiz, seçimlerimiz ve kısacası hayatımız demektir.

Bugün bu yazımı okuyorsanız “utanç” diyerek sakladıklarınıza, görmezden geldiklerinize, belki “doğru bulmadıklarınıza”, toplumun baskısı altında itiraf edemediklerinize, kendinize ait olup da bir türlü teslim olamadıklarınıza bakmanızı dilerim…

Çünkü utanmak suç değildir, utanmak da insana aittir, insan olmamızın bir parçasıdır… Evet, utanmak güzeldir…

 

İlginizi çekebilir: Aşk, Hayyam ile dile gelmeyi sever

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale