X

İyileşme öyküleri: Arp şarkıları

Gün doğarken badem sütlü kahve içerek Mary Lattimore’un arp şarkılarını dinliyorum. Kahve sıcak ve güzel, müzik ise sadece benim için bestelenmiş gibi hissettiriyor. Arptan dökülen altın rengi notaları evimin salonunda, havada yakalıyorum. Onları tıpkı ormanda kaybolmamak için yollarına ekmek kırıntıları serpen Hansel ve Gretel gibi ceplerime dolduruyorum. Günün birinde kaybolursam, müziğin bana evimin yolunu göstereceğine inanıyorum. Nerede olursam olayım, bu sihirli arp müziğinin bana kendimi evimde hissettireceğini biliyorum.

Çocukken çok tuhaf bir kitap okumuştum, ismi “Dünyanın İlk İnsanları Hansel ve Gretel’di” idi. O zamanlar bu isme güldüğümü hatırlıyorum, oysa şimdi çok mantıklı geliyor. İlk insanın macerasının elbette evden ayrıldığında başlayacağını düşünüyorum. Evini, kendini en güvende hissettiği yeri terk edip gölgelerle dolu ormanın derinliklerine yürüdüğünde. Ve burada o kötü cadıyla, yani kendi gölgesiyle yüzleştiğinde.

Sanırım ben de evinin yolunu bulabilsin diye ormandaki karanlık patikaya ekmek kırıntıları serpen Gretel’in soyundan geliyorum. Ve ne kadar uzağa gidersem gideyim, sonunda daima evime döneceğimi biliyorum.

Gretel sevginin ne olduğunu biliyordu. Sevgi, sanılanın aksine, zencefilli kurabiyeden yapılmış bonibon rengi bir ev değildir. Kendini kaybolmuş hissettiğinde sana evinin yolunu gösterecek olan o altın rengi ekmek kırıntılarıdır sevgi. İyi ama ev nedir? Neresidir? Bir evi yuva yapan şeyler nelerdir?

Bana kalırsa ev dediğimiz şey bazen gerçek bir ev, bazen bir arkadaş, bazen müzik, bazen sanat, bazen de aşktır. Bazen de siyah beyaz, küçük bir kedi… Ev dediğimiz şey, kalbimizin ta kendisidir. Cebinde ekmek kırıntıları taşıyorsan, yolculuğun boyunca asla yalnız hissetmezsin kendini. Onları kuşlar yemediği sürece, tabii.

Ama yola çıkarken bunu da göze alabilmek gerek belki. Ekmek kırıntılarını, yani sevgiyi, kaybedebileceğin gerçeğini. Dışarıdan içimize nüfuz eden ve bizi mutlu eden her şeyi kaybedebiliriz günün birinde. İyi haber ise şu: Her şeyi kaybetsek bile, kendi kendimizin evi olmayı başarabiliriz yine de.

Evet, hiçbir zaman kaybetmeyeceğimiz tek sevgi kendimize duyduğumuz sevgidir. Kendimize duyduğumuz sevgi bizim çakıl taşlarımızdır. Karanlıkta parıldayarak yolumuzu aydınlatır bu taşlar. Hiçbir yere de gitmezler üstelik, daima oradadırlar. Biz fark etmesek de ceplerimiz onlarla doludur. Kaynağı sınırsız ve çok güçlüdür bu sevginin. Uçsuz bucaksızdır. Koşulsuzdur. Onunla temas kurmayı öğrendiğimizde, bütün gölgeler ışığa kavuşur.

Ormanın derinliklerinde yaşayan gölgelerden biri de kendi gölgemizdir aslında. Bizim karanlık yanımız. Onunla barışmamızı sağlayacak, onu yanımıza ve bizim tarafımıza çekecek, onu evcilleştirecek, onu sevgiyle aydınlatacak tek şey ise zaten kalbimizin derinliklerindedir.

Gökyüzünün aydınlanmasını izlerken düşüncelere dalıyorum. Kendi masalımın hem kahramanı hem de kötü cadısı olduğumu fark ediyorum. O cadıdan böylesine çok korkmasaydım neler yapabileceğimi, kim olabileceğimi hayal etmeye çalışıyorum.
Eğer kendim olmak istiyorsam, cadıyla barışmam gerektiğini çok iyi biliyorum. İşte o zaman uçsuz bucaksız bir özgürlük duygusu saracak benliğimi. İşte o zaman dünya benim evim olacak. Ve cebimdeki çakıl taşları sayesinde, karanlık asla korkutamayacak beni. Çünkü özgürlüğe giden yolun, insanın önce kendisi olmayı öğrenmesinden geçtiğini biliyorum.

İlk gençliğimde yabancıların elime tutuşturduğu bonibonları sevgi sandığımı hatırlıyorum yüzümde buruk bir gülümsemeyle. Zamanı geriye alıp o genç kıza gerçeği söylemek isterdim ama bunu yapamayacağım da ortada. Ne yaparsam yapayım, o kıza bir türlü ulaşamıyorum.

Yapabileceğim tek şey, bundan böyle yoluma çıkan bütün o sahte, tatlı şeyleri oldukları gibi görmek. Hayat bana bunu öğretirken kalbimin defalarca kırılmasına izin verdi, bunun için ona biraz kırgınım. Yine de ceplerimde taşıdığım güzel şeyler bana güç veriyor. Ve daha da güçlenmek için, arada sırada evimi terk etmem gerektiğini biliyorum. Hem büyümek için, kalp kırıklığından daha değerli bir ders de düşünemiyorum.

Ben düşüncelere dalarken kahvem soğuyor ama bunu önemsemiyorum. Mary Lattimore ise arp şarkılarını benim için çalmaya devam ediyor. Ve az sonra, kendim olmayı öğrenmeyi yeni baştan deneyebileceğim, taptaze bir gün başlıyor.

İlginizi çekebilir: İyileşme öyküleri: Kendi dünyamın kahramanı

Zeynep Alpaslan: Zeynep Alpaslan 1983’te İstanbul’da doğdu. Hem çocuklar hem yetişkinler için öykü, roman, şiir ve karikatür alanında eserler verdi. Tokyo (2018) isimli ilk çocuk romanı KYÖV Çocuk Edebiyatı ödülünü kazandı. Plüton Sakinleri isimli müzik grubu için şarkı sözleri yazdı. Resimleriyle karma sergilere katıldı. Zeynep kedileri Pogo ve Yoko ile birlikte İstanbul’da yaşıyor, boş zamanlarında resim yapıyor ve kendi çizgi romanlarını yazıp çiziyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale