dummy

“İyi ki”lerin pişmanlıklardan fazla olması için: Hayatı yakalama sanatı

İçinden geçtiğimiz şu şaşırtıcı günlerde eminim hepimiz sahip olduğumuz pek çok şeyin farkına vardık. Pek çoğumuz bu zorlu süreçte kendince alması gereken mesajları aldı, almaya da devam ediyordur eminim. Ben peki bu sürede heybeme neler doldurdum?

dummydummy

Kendim için unuttuğum pek çok şeyi yeniden hatırladım. Kendi kendime yetebildiğimi unutmuştum mesela ya da en iyi arkadaşımın yine kendim olduğunu. Yapmak istediğim ama sürekli türlü bahanelerle ötelediğim çok fazla konuyu yeniden gündemime aldım böylece. Bu arada, ben hala işe gidip gelen grubun içindeyim, yani gün boyu evde izolasyonda değilim ancak, geçirdiğimiz bu süreç öyle çok “içine dön” mesajı verdi ki daha fazla kayıtsız kalamazdım. Kendi iç izolasyonum için zihnimde dönüp dolaşan sesleri susturmayı başarmam gerekti, fark ettim.

Uplifers yazılarımı takip edenler bilirler, kozadan kelebeğe dönüşme sürecimle başladım yazmaya. Yazdıkça çoğaldım, yazdıkça kendime iyi geldim, yazdıkça kendimle sosyalleştim. Ama son dönemde yaşadıklarım, hayatın bana getirdiği garip çıkmazlar, içimdeki karamsar tarafın yeniden dile gelmesine, içimde ete kemiğe bürünmesine sebebiyet vermeye başladı. Geçen ayki yazımda da yalnızlık kelimesinin hayatımın ortasına bir bomba gibi düşmesine sebep olduğunu anlatmıştım.

Oysa, şimdi geçirdiğim zamana bakıyorum da tüm yaşadığım gelgitler kendi dengemi bulmam için birer vesileymiş. Teşekkürler kendim! Yine sana gelen bu mesajı doğru okumayı başardın!

O zaman, kozadan kelebeğe dönüşme yolculuğunda bana eşlik eden sizlerle, hangi çıkmaz sokaklarımı güneşe çıkan yollara dönüştürdüğümü anlatmak, içimdeki tomurcukların nasıl da renkli çiçeklere dönüştüğüne şahitlik etmeniz için heybemdekileri paylaşmak isterim.

Ben en çok kendimi unutmuşum dedim ya hani… Gücümü, sabrımı, hayatın getirdiği her şeyin daha iyi versiyonumuza evrilmemize sebebiyet verdiğini unutmuşum. Oysa ki benim kozadan çıkarken yaşadığım tüm sancılarıma ne olmuştu? Unutmuşum… Ama güzel olan, bu süreç bana yeniden hatırlattı, ben de yeniden yüzümü güneşime döndüm. İçimde ektiğim tomurcuklarımı, birer birer çiçek vermesi için yeniden umutla, neşe ile, kendime olan inancımla suladım. Hayattaki en büyük korkumla yüzleştim: Ölümle. Sahi, insan ölümden neden korkar, neden bu hayatı bırakıp gitmek istemez diye düşündüm… 

Hayat terazimizde yaptıklarımız ile yapmadıklarımızı tartmak gerek. Yapmadıklarımız ağırsa hayat terazimizde elimizde pişmanlık kalır, yaptıklarımız fazla ise de mutlu geçen bir ömür. İşte yaptıklarımızın daha ağır bastığı bir teraziye sahip isek hayatımızın muhasebesinde, o zaman bırakıp gitmekten de korkmaz insan. “Doya doya yaşadım” der. “Bana emanet edilmiş bu bedene güzel baktım, hayata gelmiş olmanın yeterince ve tek başına mucize olduğu bu dünyanın hakkını verdim, bana bahşedilmiş bu ömrü her günü bir hediye olarak kabul ettim ve öyle yaşadım” der.

İşte ben de tam olarak bu nedenle, hayat yolculuğumda heybeme dolduklarıma bakarken, “pişmanlık” kelimesinin olmaması gerektiğini kavradım bu dönemde. Pişman olmamak, hayat terazimde yaptıklarımın daha fazla olması için yapacaklarımı düşündüm.

Geçmişin benim hatalarımdan ders almam için bir okul olduğunu, geleceğin ise sadece düşünerek beni yorduğunu anladım. Öyle ya, hayat planlar yaparken yaşadıklarımız değil miydi? Ben neden o zaman bir kolumdan geçmişin, diğerinden ise geleceğin çekiştirmesine izin verecektim ki? Ben, yüzümü geleceğe dönüp sürekli ufuk çizgisine bakarsam, bugünün güzelliklerini nasıl görecektim?

Fark ettim! Yanlışımı bu sefer biraz daha sert bir tokatla yüzüme çarpmıştı hayat… “Sen planlamaya devam et, neler kaçıyor?” demişti. Balkonumdaki güzelim çiçeğin en umutsuz anımda “artık açmayacak” dediğimde nasıl da açtığını çok sonradan fark etmiştim mesela. Ya da yaşadığım kaygının beni nasıl da kendimden uzaklaştırdığını… 

Hatırladım! Hayatın her gününün herkes için mucize olduğunu, en önemli günümüzün “bugün” olduğunu, her günün bir şölen havasında geçmesinin bizim, sadece bizim elimizde olduğunu hatırladım!

İçimize çektiğimiz nefesin huzur olması yine bizim elimizde. Her günün bir karnaval havasında geçmesi de… Hayat yolculuğumda karşıma çıkan her virajda iklim her zaman mükemmel olmayabilir, ama bunu çiçeklendirmek de, renklendirmek de benim elimde. Bizim elimizde!

Öyle ya kozadan çıkan o kelebek ben, artık kanatlandı, yeniden tırtıl olamaz. Hayat terazisinde, pişmanlıklar yerine “iyi ki”lerin ağır basması için, bu izolasyonu hayata daha da sıkı tutunarak kişisel bir avantaja dönüştürmek için yenilenme zamanı olarak görüyorum. Heybeme bu mesajı atıp, yoluma heyecanla devam ediyorum.

Sahi sen heybeni ne ile dolduracaksın?
Terazinizde “iyi ki”lerinizin pişmanlıklarınıza ağır bastığı bir hayatınız olması dileğimle…

İlginizi çekebilir: “Şanssızım” diyenler gerçekten şanssız mıdır: Olumsuz düşünce kalıplarını kırmak

Pınar Tümkaya: Selamlar, ben Pınar Tümkaya. 1984 senesinde sevimli bir Akdeniz kenti olan İskenderun’da doğdum. Çukurova Üniversitesi İktisat Bölümünden 2007 senesinde mezun olmadan hemen önce hep hayalini kurduğum İK alanında İşe Alım Uzmanı olarak çalışmaya başladım. Ama maalesef, kısa bir süre sonra rüzgar beni Mersin’e getirdi. Şuanda Mersin’de, uluslararası bir şirkette Finansal Kontrolör olarak görev almaktayım. Kendimi bildim bileli sıkıntımı, derdimi en çok yazarak anlatmayı sevdim. Ancak, yazar olmak hiç hayalim olmadı. Hayalim her zaman, insanlarla etkileşimde olarak, onların sorunlarına destek ve çözüm ortağı olmak oldu. Her ne kadar çalışmakta olduğum alan insanlardan çok rakamlarla ilgili olsa da kişisel gelişim aşkım hiç bitmedi. Geçtiğimiz Mart ayında bunu artık daha profesyonel bir hale getirmem gerektiğine karar vererek House of Human’dan Profesyonel Yaşam Koçluğu programını tamamlayarak Yaşam Koçu oldum. Bu platform sayesinde yaşayıp aştığım, her tökezlediğimde kendimce ürettiğim çarelerin başka insanların da çözümü olmasına vesile olmak, yazılarımla sesimi duyurabilmek en büyük mutluluğum olacaktır.

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp