X

İşten ayrılma sürecinde size yardımcı olacak 6 öneri

John Livesay Amerika’da batı yakasının büyük dergilerin birinde reklam satın alma bölümünde çalışıyordu. 10 yıl kadar çalıştıktan sonra 2009 yılında şirket yenilenmeye gitti ve John birdenbire kendini işten çıkarılmış olarak buldu. Nerdeyse tüm arkadaşları hiddetle işten ayrılırken o kimsenin beklemediği bir şey yaptı: Şirket için insan kaynağı stoğunun devir hızını gösteren detaylı bir turnover raporu hazırlamayı teklif etti. Bu rapor sayesinde şirketin müşterilerle olan iyi ilişkiler devam edecekti.

‘Büyük reklamcılarla işim sayesinde çok yakın olmuştum. Hatta bazılarının düğünlerine gittim, çocuklarının olduğunu gördüm. İş ilişkisinden çok daha fazla önemsedim onları.’ şeklinde açıklıyor Livesay.

Profesyonelliğinin karşılığını iki yıl sonra eski patronu tarafından iyi tutumundan dolayı yeni bir pozisyonda işe alınarak aldı. Livesay’ın şirketten ayrılarak yeniden işe alınma durumunu uzmanlar ‘bumerang çalışan’ olarak adlandırıyorlar. Tabi düşündüğünüz üzere günümüzde bu iş hayatında oldukça sıra dışı bir durum olarak görülüyor.

Kronos ve Worplace Trends tarafından son zamanlarda yapılan bir araştırma ortaya koyuyor ki, İnsan Kaynakları Uzmanları’nın dörtte üçü geçmişte şirketinde çalışmış bir çalışanı almaya 5 yıl öncesine göre daha sıcak bakıyor. Bu sırada, çalışanların %40’ı da bumerang pozisyonunu düşünebileceklerini belirtiyorlar.

Bu sayılar bize, ayrıldığınız şirketten ne kadar yüksek notla ayrılmanızın ve istifanızı vermeden önceki çıkış stratejinizin önemini vurguluyor.

Sizlere şirketinizden nezaketle ayrılmanızı sağlayacak ve kazanç sağlayarak yeniden geri dönme ihtimalinizi güçlendirecek 6 öneriyi derledik:

1. Patronunuza haberi vermeden önce sessiz kalmayı tercih edin

İşten ayrılma sürecinizi patronunuza söyleyerek başlatırsanız olası dedikoduların önüne geçersiniz.

İşten ayrılacağınızın farkındaysanız, bu sırrınızı arkadaşınıza açıklamak çok cazip gelecektir. İşinizi değiştirmek hayatınızda atacağınız büyük bir adımdır ve doğal olara iş arkadaşlarınızla bunu paylaşmak ve fikir alışverişinde bulunmak istersiniz; fakat arkadaşlarınıza ne kadar doğru bir şey yaptığınızı söylemek isteseniz de, bunun cazibesiyle savaşın

Doğru strateji: İşten ayrılma sürecinizi ilk olarak müdürünüze söylerek başlatın.

” Birçok kişi arkadaşlarına işten ayrılacağı için ne kadar gergin olduğunu arkadaşlarına aktarıyor. Bu durumu müdürün ya da patronun kulağına götürebilecek arkadaşları yüzünden de işten ayrılmak isteyen kişi daha patronun odasına girdiğinde, patronun her şeyden haberi oluyor.’ şeklinde konuşuyor kariyer koçu ve Cut the Crap, Get a Job! A New Job Search Process for a New Era kitabının yazarı Dana Manciagli

Bu durumda sadece patronunuzun sinirini bozmakla kalmıyor, aynı zamanda neden ayrıldığınızla ilgili anlatacağınız hikayenin de bir değeri kalmıyor. İşten ayrılmanız ofis dedikodusuna dönüştüğünde, kendi canınızı kendiniz almış oluyorsunuz.

Onun yerine patronunuzun odasına gidip neden işi bıraktığınızla ilgili hikayenizi düzgün bir şekilde anlatın, son gününüzün nasıl olmasını istediğinizi söyleyin ve bu bilgiyi şirketteki arkadaşlarınıza nasıl paylaşacağınızı açıkça patronunuza belirtin.

Manciagli’nin notlarına göre son nokta en çok önem arz eden kısım oluyor; çünkü son sözler söylenmeden organizasyonel bir durumun yönetilmesi, İnsan Kaynakları’nın ve diğer kişilerin işten ayrılmanızla ilgili konuda bilgilendirilmesi gerekebiliyor.

Konu ne olursa olsun, zamanlamanın ve durumunuzun insanlarla paylaşılması konusunda patronunuzla aynı hikayeyi paylaşıyor olmanız bu noktada önemli oluyor.

Harvard İş Yönetimi profesörü Len Schlesinger bu durumu Harward Bussiness Review’e şöyle özetliyor: ‘Sadece bir hikaye ve anlatılması gereken tek bir yol var. Siz de bu kurala uymalısınız. Hiç kimse birbirinden farklı hikayeler duymamalı.’

2. Karşı teklif aldığınızda 2 kere değerlendirip düşünün

Hepimiz şirketimizdeki en önemli eleman olup bizsiz hiçbir işin yapılamamasını istiyoruz. Bu yüzden karşı teklif hep çok çekici görünüyor.

Bütün olumlu yönlerinize rağmen patronunuzun odasına gidip istifa etmeyi düşündüğünüzü söylemek pazarlığın başlangıcıdır.

Doğru strateji: ‘Öğrencilerime gitmeye karar verdiklerinde her zaman patronlarının odasına kendinden emin bir şekilde gitmelerini öneririm’ diyor Manciagli.

Eğer şirketiniz size karşı teklifte bulunacaksa patronunuzun neden böyle bir davranışta bulunduğu konusunda gerçekçi olun. Sizin organizasyondaki önemli bir kişi olduğunuzu düşünüyor olsa da yüksek ihtimalle sizin gidişiniz nedeniyle ortaya çıkan kargaşayla uğraşmaktansa size daha çok para vermek daha mantıklı diye düşünüyor olacaktır.

Unutmayın ki, karşı teklif sizin gidişinizin altında yatan problemleri çözen sihirli bir şey değildir. Eğer gitmenizin altın büyük problemler yatıyorsa o zaman artıları ve eksileri yan yana koyarak düşünmeniz gerekir.

Ayrıca Manciagli, karşı teklifi kabul ettiğinİzde en azından 1 yıl daha çalıştığınız yerde devam etmeye kendinizi hazırlamanızı ve iş aramaktan en azından bir süreliğine vazgeçmeniz gerektiğini dile getiriyor ve ekliyor: ‘En azından gelecek yıla kadar  bulunduğunuz işte yüksek motivasyonla çalışmalısınız.’

 3.  İşten ayrıldıktan sonra eski işinize karşı pozitif kalın

Şu anki işinizden hiç memnun olmasanız bile, kimse size işten ayrıldıktan sonra şirketin veya çalışanların arkasından kötü konuşma hakkını vermez.

İşten ayrıldıktan sonra bir daha dünyanın sonuna kadar o kişiyi görmeyeceğinizi düşünebilirsiniz ve bundan emin olabilirsiniz; ancak 5 yıl sonra aynı iş yerinde o kişi karşınıza çıkabilir.’  şeklinde konuşuyor Network Uzmanı ve How to Be a Power Connector: The 5+50+100 Rule for Turning Your Business Network Into Profits yazarı Judy Robinett.

Doğru Strateji: Düşünmeden yapılan konuşmalar ya da sosyal medyadaki açıklamalar önemli ve potansiyel olabilecek köprülerin yakılmasına neden olabilir.

John Sullivan bu noktada bize ‘Sorun sende değil, bende’ mantrasını öneriyor. (Açıklaması: siz harikasınız ve kişisel hiçbir problemim yok.) ve ekliyor: ‘Eğer eski işinizle ilgili söyleyecek güzel bir sözünüz yoksa, hiç konuşmamanız daha iyi olacaktır, özellikle gelecekte yeniden işe alınma umudu taşıyorsanız. İşten ayrıldığınızda insanların ‘senin için iyi oldu’ demesini istersiniz’.

4. Yumuşak bir geçiş yaptığınızdan emin olun

Elbette insanların sizi kaybettiklerinde ne duruma düşecekleri ile ilgili fantaziler kuruyosunuzdur; ancak iş ilişkileriniz güçlü tutmak için geride bıraktığınız insanlara düşünceli bir aksiyon planı oluşturmalısınız.

Sizin işten ayrılma kararınız müdürünüzün iş akışını yeniden düzenlemesi anlamına gelir ve hiç merak etmeyin, sizin yokluğunuzda gemi batmaz. Bu yüzden müdürünüze bu konuda yardım etmek, onun sizinle ilgili duygu ve düşüncelerinin olumlu yönde olmasına yardım edecektir.

Doğru Strateji: Ayrılmanızla ilgili karara bağlanmamış işlerle ilgili bir transfer planı taslağını anahatlarıyla oluşturun, özetleyin ve hangi çalışanın spesifik olarak ne yapması gerektiğini belirtin. İsterseniz iş tanımını bile yenileyebilirsiniz.

Geçiş sürecini kusursuz halletmek iş arkadaşlarınızı, patronunuzu ve hatta patronunuzun patronunu çok mutlu edecektir.

‘Bunu bir oyun kitabının başkası tarafından alınması gibi hayal edin ve müdürünüze durumu anladığını, boşluğun dolması için yardım etmek istediğinizi gösterin.’ diyor bu konuda Manciagli.

5. Son toplantınızın terapi seansı gibi geçmemesi için direnin

İnsan Kaynakları ile yapacağınız son toplantı gerçekten sizin açınızdan mayın tarlasında yürümek gibi olacak. Her ne kadar şirket ve çalışanlarla ilgili yorumlarda bulunarak yükünüzü boşaltmak çekici görünse de, kendini tutun; çünkü yapacağınız yorumlar gizli kalmayacaktır , paylaşıldığı zaman yorumun sizden geldiği söylenecektir.

Doğru Strateji: ‘Şirket hakkındaki fikirlerinizi  İnsan Kaynakları’na bildirecekseniz, o kişi de mutlaka bu bilgiyi bir şekilde başkalarıyla paylaşacaktır. Bu yüzden yorumlarınız pozitif olmadıkça veya herhangi bir problemin çözümüne odaklı bir yorum değilse, kimseyi ateşe atmayın’ diyerek fikrini ifade ediyor Manciagli.

John Sullivan ise bir adım daha ileri giderek  bu noktada etkili bir aksiyon alma durumunun nadir göründüğünü savunuyor. Yani patronunuzun etkisiz olduğunu son toplantıda açıkladığınızda, sadece köprüleri atmakla kalmıyorsunuz, aynı zamanda İnsan Kaynakları’nın patronu cezalandırma yetkisi olmadığından genelde sadece söylediklerinizin notunu alıp dosyaya koyuyor ve konu kapanıyor. Yani söyledikleriniz boşa gitmiş oluyor.

6. İşten ayrıldıktan sonra da değeri bir eleman olarak kalın

Ayrılış sürecinizin pürüzsüz olmasına ve iş arkadaşlarınız arasında değerli bir çalışan olarak kalmaya özen gösterin

Şu anki işinizde önemli bağlantılar elde ettiyseniz, bu ilişkilerin devamını sağlamak ve güçlü tutmak hayati derecede önemlidir.

‘En güçlü değeriniz sahip olduğunuz network’tür. İhtiyacınız olan her yere gitmek için gereken 25-50 kilit öneme sahip insandır.’ diyor Robinett. Bu yüzden günlük işlerinize ve iş arkadaşlarınıza sakın ‘sayonara’ (elveda) demeyin.

Doğru Strateji: Bununla beraber işteki final dönemlerinizde pozitif olun ve geçiş döneminin pürüzsüz olmasını sağlayın. İş arkadaşlarınızın siz gittikten sonra bile size duyulan saygının devam etmesi için çabalayın.

Kendinize nasıl katma değer sağlayabileceğinizi düşünün. Örneğin; çalıştığınız sektörle alakalı trendleri ve haberleri iş arkadaşlarınızla paylaşabilir, ilgili makaleleri onlara yollayabilir, hatta belki de işlerini hafifletmek için onlara yardımcı olabilirsiniz.

Robinett; bunları uygulamanın size katma değer sağlayacağını ve her zaman hatırlanmanıza yardımcı olacağını düşünüyor. Kim bilir, belki de bir sonraki işinize bu şekilde ulaşacaksınız.

Kaynak:

www.fastcompany.com

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:

İşten ayrılma sürecinde izlenmesi gereken ideal prosedür ve çalışan memnuniyetinin önemi

İşten ayrılma aşamasında izlemeniz gereken 5 adım

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale