X

İstemediğimiz ot neden burnumuzun dibinde biter?

Sanıyorum ilk defa yaklaşık iki sene önce duymuştum “iyi” ve “kötü” diye kavramların aslında var olmadığını. İlk seferinde tam anlamamıştım ama benim için yeni olan bu keşfe hemen kanım kaynamıştı.

Üzerine düşünmüş ve faydalı olduğunu hissettiğim bu bilgiyi hayatımda uygulayıp görmek istemiştim. “İyi” ve “kötü” kelimelerini olabildiğince hayatımdan çıkartıp yerlerine “benim için uygun olan” ve “benim için uygun olmayan” kavramlarını soktum ve karşıma çıkan her fırsatta da bu uygulamayı pratik etmeye karar verdim.

Kelimelerin hayatımızdaki önemi muhteşem derecede güçlüdür. Her kelimenin beynimizde bir yeri ve yaşamımızda bir gücü vardır. Beni bir saniyede çıldırtacak bir kelime bir başkası için hiçbir anlam ifade etmeyebilir.

Hiçbir kelimenin ağzımızdan çıkışının sebepsiz olmadığı gibi hayatımızda onlarca defa duyduğumuz bir cümlenin sadece bir kelimesinin değişmesi ile dikkatimizi çeker hale gelmesi de rastgele değildir. “Sevgili” kelimesinin nesli tükenmiş “yoldaş” kelimesinin yerini dolduramadığı gibi bir dileğin eksik kalması da yine en uygun kelimeyi bulmak için yeterince düşünmemiş olmamızdan kaynaklanabilir.

İşte, “iyi” ve “kötü” kelimelerini hayatımdan çıkartmak için attığım ilk adımda onların yerine geçecek yeni kelimeler bulma çabam bu yüzdendi. Ve bu kelime geçişi hayatımda epey etkili oldu.

Yeni düşünce akışıma göre benim için uygun olan bir başkası için uygun olmayabilirdi. Böyle düşününce herkes aynı anda haklı olabiliyor ve sadece bu bilgi bile saatlerce süren anlamsız ve faydasız birbirini ikna etme “sohbetimsilerini” hayatımdan çıkartmaya yetiyordu.

Bana hayatımla ilgili tavsiyelerde bulunan arkadaşlarım “kendileri için iyi” olan öneriler sunduklarında gözlemci moduma geçiş yapıp “benim için uygun olup olmadığına” bakabiliyordum. Veya benden tavsiye isteyen bir arkadaşıma “iyi olarak etiketlediklerimi empoze etmek yerine” benim için o günkü şartta uygun olan çözümü anlatıyor ve ona kendisine “onun için uygun olup olmadığını” sorması gibi faydalı bir tavsiyede bulunabiliyordum.

Sadece bir kelime değişimi yapmak beynimin çalışma şeklini nasıl da bir anda değiştirmiş ve hayatımda yük olan ve zaman tüketen bir sürü faydasızı hayatımdan çıkartmıştı.

Bu yeni düşünce şeklini sevmiştim. Yeterince tekrar edersem kalıcı olarak benim olacağını biliyor ve bu nedenle her fırsatta “iyi” ve “kötü” kelimeleri yerine yeni kelimelerimi kullanmayı tercih ediyordum.

Bir süre sonra beynim kullanmadığı bu kelimelere karşı yabancılaşmaya ve kullanıldığı ortamlarda onları hemen fark edip gözlemci moduna geçmeye başladı.

Bir arkadaş sohbetinde “iyi” ve “kötü” kelimelerine denk geldiğimde bu kelimelerin onları kullananları nasıl kendi odaklarından çıkarttığını ve başkalarını suçlama davranışına yönlendirecek kadar tehlikeli hale gelebildiklerini gözlemledim.

Bu aklımda kaldı ve üzerine düşünmeye devam ettim. Kelimeleri yenileri ile değiştirmek yeni düşünceyi bir seviye içselleştiriyordu ama bundan daha derin bir kavrayış mutlaka vardı.

Ben uzun bir süre önce tüm bilgeliğin içimizde olduğunu ve ne zaman istersek ona ulaşabileceğimizi öğrenmiştim. Bir insan, beynini ne kadar terbiye edebilirse bilgelik kütüphanesinde yeni bir katın anahtarı veriliyordu ona. Bu da daha çok bilgelik ve sonsuzluğa uzanan bir yolculuk demekti.

Sordum kendime- duygularımın en berrak anında- “iyi ve kötü neden yok?”

Soruma gelen cevap “neye enerji verirsek onu büyütürüz” oldu.

Bunu biliyorum dedim ama iyi ve kötünün aslında var olmaması ne demek?

Yine aynı cevap geldi.

Yinelemeye devam ettiğim soru ve ona sunulan aynı cevap bir yolda araçlarını birbirlerine karşı süren iki sürücü gibi düelloya geçtiler. Soru yinelendikçe hızlanıyor, o hızlandıkça aynı cevap da güçlenerek ve kararlılıkla ona doğru sürmeye devam ediyordu. Saniyeler sonra buuumm! Cevap ve ona ait olmamakta direnen soru rengarenk toz bulutları içinde çarpışıp tek ve ayrılmaz bir forma dönüştüler ve “anladım” dedim.

İyi ve kötü gerçekten yoktu. Bunu daha önce anlamıştım ama şimdi geldiğim nokta bundan başka bir gerçekliğin var olduğunu düşünemiyor olmaktı. İşte birinci anlama ve ikinci anlama arasında bu kadar büyük bir fark vardı. Bu etiketler olmadan yaşayamayacağımızı sanmamız ise renk körü olan birinin tüm dünyayı gri gördüğünü sanmamız gibi bir yanlış anlaşılmaydı.

Evrenin bizi algılayışı bizim düşündüğümüzden farklıydı. O sanıyordu ki aklımız fikrimiz hep istediğimiz şeylerle dolu, istemediğimiz hiçbir şeyi düşünmüyor ve istemediğimiz hiçbir şeye enerji vermiyoruz. Her şeyi ama her şeyi, her seçimimizi bir deneyim olarak görüyor ve denemek istediğimiz seçimi yaptığımızı düşünüyordu. Böyle olunca da neyi seçmişsek, aklımız fikrimiz ne ile doluysa bize ondan bol bol veriyordu ki seçtiğimiz deneyimi sonuna kadar yaşayalım. Öte yandan gerçekten istemediğimiz her şeye karşı da tamamen nötr olduğumuzu sanıyor ve bizi direkt bu bakış açısıyla okuyordu. Yani, henüz erişemediğimiz yükseklerde bir bilinç aslında bize her zaman tam olarak istediğimizi veriyordu.

Bu yüzden istemediğimiz ot hep burnumuzun dibinde bitiyor ve bitmeye de devam edecek. Aklımız fikrimiz hep bir şekilde onunla dolu iken onu istemediğimizi söylememiz aslında gerçekten de biraz saçma değil mi?

Gerçekten bir şeyi hayatımızdan çıkartmak mı istiyoruz? O zaman onu düşünmeyi bırakmalıyız yoksa evren mutlaka bizi “yanlış anlayacak”.

Bir konuyu düşünmeyi bırakmanın bir beyin terbiyesi olduğunu söylemeliyim. Düşünce, her aklımıza geldiğinde onun var olduğunu görmek ama onunla ilgilenmemek. Sadece karşısına geçip gözlerinin içine içine bakmak. Evet seni görüyorum ama istediğim sen değilsin demek. Düşünceye kapılıp gitmemek ya da onu itekleyip kakmamak. Durup dururken kendi kendine o konuda korkular ya da hayaller yaratmamak gibi…

Ben düşünceyi kafamdan silmek için onunla güreştiğim zamanlar bilirim. Onu güçlendirmekten başka bir faydası olmadı neden mi? Çünkü evren onu istediğimi sanıp ondan daha çok verdi bana. Ne cömert bir bilinç içinde yaşıyoruz aslında ve evrenle aynı dili konuştuğumuzda bize neler sunabileceğini hayal edebiliyor musunuz?

Gerçekten istemediğim ya da bana artık faydası olmayan yolumdan çıkmış ve şu an hayatımda olmayan şeyleri şimdi aklıma getirmekte bile zorlanıyorum. İşte bu muhteşem nötrlük benim istemediğim şeyleri anlamak konusundaki kılavuzlarımdan biri oldu.

Şimdi siz de istemediğiniz otlara tekrar bir bakın derim. Belki bazıları istemeyip yan cebinize koyduklarınızdır. Ben kendi hayatımda böyle çok ot ayıkladım oradan biliyorum…

İlginizi çekebilir: Değişimi durduramayız ama ona yön verebiliriz

Diğdem Girici: İnanıyorum ki doğru bilgiye ulaşabilen ve bu bilgiyi hayatında doğru şekilde kullanmayı öğrenen her insan hayal ettiği yaşamı yaratabilir. İşte bu yüzden yazıyorum, yaşamımı hafifleten bu muhteşem bilgiler daha çok insana ulaşabilsin ve daha çok insan yaşamdan keyif alabilsin diye. Sorularınız veya paylaşımlarınız için bana giricidigdem@gmail.com adresimden veya @digdemgiriciyoga Instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz. Sevgiler.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale