İstek ve arzu üzerine hiç düşündünüz mü, aralarında ne fark olduğunu anlamak istediniz mi? Evrendeki her şeyin yarattığı bir titreşim, bir etki vardır. Örneğin vücudunuzda bir şeyi isteme enerjisi yer aldığında, varlığınız farklı bir şekil alır; isteme şekli. Bedeniniz bu isteme şeklinde olduğunda, hiçbir şeyi tam olarak algılayamazsınız. Sevgi bu şekle tam olarak uymaz, refah bu şekle tam olarak uymaz, huzur bu şekle tam olarak uymaz.
Gerçek anlamda bir şeyleri algılamak için, kalıpsız olmanız gerekir. Sizi çağıran enerjiye açık olmanız, onu algılamanız ve elinizde tutmanız gerekir. Bir şeyi gerçekten algıladığınız zaman o şeyi gerçekten içselleştirebilir, sevebilir ve hissedebilirsiniz. Ancak o durumda hissettiğiniz o enerjiyle dans edebilir, o enerjiyle hareket edebilir, o enerjinin kimyası ve siz başkaları tarafından algılanabilirsiniz.
Eğer bir kişiyi istiyorsanız, diğer kişinin sizinle karşılaşması için hiçbir alan kalmaz. Tek bir anksiyete yolu kalır ve bu yoldan gerçeklik ve tatmin duygusunun akışının hiçbir şekilde geçemez. Eğer hissettiğinizden daha farklı hissetmek istiyorsanız, kabul duygusu kalmaz. Kabul duygusunun olmadığı yerde sadece direnç kalır. Dönüşüm için hiçbir imkan kalmaz. Yaşadığınız anın samimiyeti veya size sunulan güzelliklerin kilidini açacak bir şey kalmaz.
Peki bu istekleri yapan kim? Eğer insanın içinde başka bir insan yoksa, bu istekleri yapan kim? İçinizdeki öz benlik, sadece kabul edebilir, içinizdeki ruh sadece ilham alınacak bir varlıktır. İşte bu ilham şelalesi, saf arzular sayesinde akışkan hale gelebilir. İstek, insanın zihninde olur. Oysa arzu dediğimiz şey, kalpten gelen yoğun bir akışı ifade eder.
İçinizdeki saf arzular, isteklerinizin ilgisini çeken kutsal bir yakıt gibidir. Eğer bir şeyi isterken zihniniz çok fazla devreye giriyorsa, bu farklı bir şeydir. Ancak istekleriniz ruhunuzun saf tutkusundan kaynaklanıyorsa, buna arzu denir. Arzu bir ışıktır, arzu sizi ilahi güce ulaştıran mikrofondur.
Peki siz hayatınızın zihninizden gelen kurgulara uyum sağlamasını mı, yoksa ruhunu kutsallığa açıp daha fazla tatmin duygusu yaşamasını mı istiyorsunuz? Eğer ikinci seçenekten yanaysanız, işte size meditasyon formülü:
Rahatlayın ve isteklerinizin beyhudeliğini fark edin. Derin nefesler alın. İsteklerinizin yarattığı acele etme hissi yok oldukça, kalbinizi açmanın ne kadar değerli bir duygu olduğunun farkına varın ve bunun tadını çıkarın. Yaşadığınız her an, kendi içinizdeki yuvaya açılan bir davetiyedir…
İlginizi çekebilir: İrade gücünü ve istekleri kontrol edebilmenin insan psikolojisindeki rolü
Kaynaklar:
Ramdass
Blogher