dummy

İşte bütün mesele bu: Hayata kabul verebilmek veya verememek

İşte bütün mesele bu: Hayata kabul verebilmek veya verememek

Ayağında diken yarası olmayan, sinesine gül kokusu süremez.” Şems-i Tebrizi

dummydummy

Çok basit iki kelimenin yan yana gelmesi ile oluşur; kabul etmek, kabul etmeyi bilebilmek, kabullenmek, kabulde olmak, kabul, kabul içinde olmak, kabulde hissetmek, kabul içinde bulunmak ve yine aynı söylemle kabul edebiliyor olmak…

“Ayağında diken yarası olmayan, sinesine gül kokusu süremez.” Şems-i Tebrizi

Bugün çok ama çok zor bir kavramı ele alacağız hep birlikte, evet dikenli yollar bizleri bekliyor. Kabul vermemekten kabul etmemekten başlayalım. Bir ev almak isteriz örneğin yeterince paramız veya birikimimiz yoktur ama bu gerçeği kabul etmek istemeyiz değil mi? Kabul vermeyiz biraz daha birikim yapmak ve yeniden denemek zor gelir çoğu zaman. Çokça düşünürüz; “benim nasıl gücüm yetmez?” deriz “ben bu istediğim evi alamayacak mıyım?” Sonra ilişkilerimizdir bunun örneklerini en net ve en fazla gördüğümüz “nasıl?” deriz. “Ben on yıllık bir evlilikten bu şekilde mi gideceğim? Ben boşanacak mıyım?” Evet, bitmiştir, belki paylaşımlarımız çok azalmıştır, belki artık “gerçekten” neden bu ilişkide olup olmadığımızı bunun bizim için bir anlamı olup olmadığını bunun hayatımıza gerçekten bir şey katıp katmadığını sorgularız değil mi? Bu sorgulama bile bir kabul vermek halidir aslında…

Peki, neden kabul vermekten çekiniriz? Genel olarak cevap yine duymayı istemediğimiz şeylerde saklıdır, göreceklerimiz hoşumuza gitmeyecektir, gerçekten incelediğimizde sonuçları yorumlayarak bir gerçeğe ulaşırız. Bu gerçek sonucunda yine bir karar vermek noktası gelir, örneğin bir evliliğin yürümediğine kabul vermek demek bu ilişkiye bir son nokta koyup koymayacağımız için de bir karar vermek gerekliliğini getirir değil mi? Sadece bu kadarıyla kalmayacaktır, hayatımızı değiştirmemiz, bazen bir şehirden taşınmamız, bazen direnmeden sadece yalnız kalmamız bazen ise değişime işte kabul verdiğimiz bu farklılıklar ile yaşayabilir hale gelmemiz gerekir. Direnmek gelir bizler bunu yapmadığımızda direniriz. Direnmek demek görmeyi reddetmektir, yani bu başka bir çözüm bulmak için bakmak değil aslında olanı yine kabul etmemek noktasıdır. Gözlerimizi kapatırız direniriz, görmezden geliriz… Ne olur sonucunda hangi noktaya geliriz?

Hayatımızda hiçbir konuda ilerleyemediğimiz bir son noktaya geliriz. Neyi ve nasılı artık geçtiğimiz bir nokta olur burası… Şunu düşünürüz genel olarak; “bu konuda ben bir şey yapmayacağım, öyle olduğunu da düşünmüyorum.” Peki ya farklı bir yol varsa? Ya olanı kabul etmek bize bambaşka kapılar açabilecekse? Bizler başımıza gelen olaylarda genel eğilimimiz olarak kötü olan yöne odaklanmaktayızdır, direnişin, kabul vermemek halimizin en temel nedenlerinden biri budur; korkarız evet daha kötü olacağından “kaybedeceğimizden” hayatımızın değişmesinden bugün sahip olduklarımızı yitirmekten korkarız… Oysa gerçek bu kadar basit midir?

Hayatımızda hiçbir konuda ilerleyemediğimiz bir son noktaya geliriz.

İşte kabul vermek bilinci burada devreye girer, her ne olursa olsun ve her ne gelirse gelsin sadece doğru zamanda doğru dersleri bizlere öğretmek üzere gelmiştir. Evet, zor olur, evet bulunduğumuz durumu değiştirmemiz gerekir, evet kaybetmek olarak bir şeylerden, belki sevdiğimizden, belki eşimizden, belki evliliğimizden vazgeçmemiz gerekir ama her ne olursa olsun bize öğretecekleri ile gelir tüm kabullerimiz… Öğrenmemiz gerekir ki en değerli olan kaybedeceğimiz diğer kişiden çok daha önce düşünmemiz gereken “ben” vardır… Öğrenmemiz gerekir ki kaybedeceğimiz bir iş ise belki sırada daha iyi koşullarda bir iş bizi beklemektedir… Belki sadece bir süre hayatımızın nereye sürüklendiğine bakmamız istenmiştir, belki artık yürümeyen ama bizim bunu görmeye bile cesaret edemediğimiz bu evliliğin bitişiyle önümüzde bambaşka kapılar açılacaktır…

Bizler ise tercihimizi her daim “kabul vermemekten”, “isyan” etmekten ve her daim olan her şey içerisindeki iyiliği öğretiyi fırsatı görememekten yana kullanırız. Daha çok bizlere “adil” davranılmadığını, yeterince sevilmediğimizi veya bir Yaradan var ise, bizi neden bu kadar çok zorladığını, üzdüğünü, neden diğer insanlara aynı şekilde kabul noktasına getirmediğini düşünebiliriz… Oysa anlamamız gereken yürüdüğümüz yoldur, dünyada yaratılmış olan tüm insanlardan tüm varlıklardan her şeyden daha güzel ve kutsal olan yolumuz… Kimseye benzemeyen, bizim için donatılmış olan, bizim için bugün bu şekilde yoğurulmuş olan bu muhteşem yol… Eşsiz olan ben gibi eşsiz olan bu hayat yolu…

Kimseye benzemeyen, bizim için donatılmış olan, bizim için bugün bu şekilde yoğurulmuş olan bu muhteşem yol…

İşte kabul etmemiz için yolumuza çıkanlara böyle baktığımızda zorluklar sadece bir basamak olur; aştığımız, içinden cesurca yürüyüp geçtiğimiz, fırtınalarında birazcık olsun ıslandığımız ama asla “neden ıslandım?” diye sormadığımız ve sonunda işte güneşe vardığımızda- geriye dönüp baktığımızda sadece bize ait olan ve sadece “ben” olmak olan muhteşem bir yol…

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız hayatınıza kabul eden gözlerle bakmanızı dilerim, kabul demek çabalamamak umursamamak değildir, çalışmamak ise hiç değildir. Fakat kabul beklemediğimiz, “olmaz” dediğimiz bize “karşı” gibi duran, kaybettiğimizi yitirdiğimiz, düşündüğümüz her şeyde saklıdır; bizler işte bu şeyler için, bu anlar için, olana eşlik ettikçe kabul verdikçe buradaki öğretiye fırsata güzelliğe yöneldikçe kapılar bizim için açılacaktır.

Bugün bu saat bu hayat, sadece bizim hayat yolumuzdur buna kabul verip vermemek, işte bütün mesele budur…

 

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp