X

İstanbul’da bir kent ormanı ile Mont Blanc buzulunun patikaları arasında bir içsel çağrı

Son iki aydır, koşulması gerekeceğini öngördüğümüzden çok daha uzun bir mesafe katetmek zorunda kalmışız gibi hissediyorum. Yol henüz bitmedi, durmak da mümkün değil; belki sadece yavaşlayıp hızlanabiliriz. Ve finiş nerede bilmiyoruz.

Endurance / Dayanıklılık…

Ne zaman biteceğini bilmediğimiz bir yolda koşmaya devam etmek için gereken zihinsel dayanıklılıkla sınanıyoruz sanki. Belki hayat zaten böyle bir yol; belki bizler bir rahatlık yanılsaması içindeydik. Alışlanlıklarımız değişti, değişmek zorunda kaldı. İhtiyaçlarımızın bazıları da öyle. Bazı ihtiyaçları karşılamak halen kolay. Bazılarıysa özleme dönüştü.

‘The Mountains are calling.’

Bazılarımız hali hazırda doğanın çağrısını içimizde duyuyorduk; dağlar, denizler, okyanus, nehirler, buzullar… Bazılarımızsa eve kapandıkça ilk defa onu duymaya başladı. Bu öyle bir çağrı ki, bir vektör gibi; küçülüp büyüse de, özünü kaybetmiyor; özündeki güç yok olmuyor, sonsuza kadar insanların benliklerinde çoğalabiliyor…

Dağlar bizi çağırmaya devam ediyor.

Dağlarda bulunmak istemenin içsel bir ihtiyaç olmadığını iddia edebilir miyiz?

Geçen sene başında, henüz anormalliğimizi sorgulamıyorken, 2021 kışında Chamonix’de konaklayarak, Mont Blanc manzaralı buzulların üzerindeki pistlerde snowboard yapmayı planlıyorduk. Eski Kıta’nın en yüksek noktasının bulunduğu bu dağlık bölge, iklim değişikliğinden nasibini her sene biraz daha almasına rağmen, kış sporlarından yürüyüş ve ultra maratona kadar farklı yöntemlerle kendisiyle buluşmak isteyenleri buluşmaya davet etmeye devam ediyor. Şartlar altında bazılarımız henüz cevap veremesek de umutsuzluğa kapılmamanın, motive olmanın yollarını arıyoruz…

Bu çağrıya cevap vermek için hem içsel, hem dış şartları zorlayan bir insan, tüm bunları düşünmeme ilham oluyor. 29 yaşındaki Katalan atlet Pau Capell, bir uzun mesafe koşusucu ve bir The North Face atleti. Uzun mesafe koşucusu; tıpkı insanlığın son bir seneki zihinsel dayanıklılık koşusu gibi…

“Belki de jenerasyonda bir gelen bir yetenek.”

Bu mütevazi ve ayakları yere sağlam basan, bir nevi ‘topraklanmış’ atlet, 2019’da Ultra Trail du Mont Blanc (UTMB) yarışının 10.000 metreden fazla tırmanış içeren 171 kilometrelik parkurunu, 20 saat 19 dakika 7 saniyede koşarak şampiyon olmuş. Yarış 2020’de malum sebeplerle iptal edilince Pau, ‘ilk görüşte aşk’ olarak tanımladığı dağların çağrısına cevap verircesine, tek başına koşmaya karar vermiş.

İnsanın iç sesiyle uyumlu hareket etmesi kadar, gerçekleştirmek istediği şeyler için rasyonel adımlar atması, hazırlık yapması da bir o kadar önemli. Peki dışarı çıkma yasakları sırasında bir uzun mesafe koşucusu ne yapar, ne hisseder? Pau Capell’i evinin penceresinden, büyüdüğü ve sevdiği dağları seyrederken hayal ediyorum: Frustrasyon, hayal kırıklığı, yılgınlık? Belki de tüm insanlık aynı anda bunları hissettik, hissediyoruz….

Motivasyon

Peki nasıl devam edeceğiz?

Bu sorunun cevapları her birimiz için farklı. Fakat ortak noktanın Pau’nun çevrimiçi bir sohbette dediği gibi ‘motivasyonun içimizde bulmak’ olduğunu düşünüyorum. 27-28 Ağustos 2020’de UTMB parkurunu tek başına koşma girişimine ’Breaking 20’ adını veriyor. Hedefi, kendi rekorunu kırmak, parkuru 20 saatten daha kısa sürede koşmak. Bu girişimde aslında yalnız değil. Bu seviyede bir atletin performansını daha da üst seviyelere taşıması pek çok farklı parametrenin en üst seviyede gerçekleşmesini gerektiriyor, yani bir takım işi.

171 kilometrede yaklaşık 20 dakikalık bir hızlanma için, düz patika ve özellikle inişlerde performansını iyileştirmesi gerekiyor. Pau’nun bu hazırlık süreci, The North Face’in hız odaklı yeni trail koşu ayakkabı koleksiyonu ‘Vectiv’in geliştirilmesiyle birleşiyor. Böylece Pau aslında, deneyimini ve geri bildirimini, onu dinleyen bir markayla paylaşarak, dağlık araziler için en hızlı ayakkabının tasarımına katkıda bulunuyor.

Evdeyim; ya çıkmak yasak, ya yasak olmadığında da zihin eve kapatmaya meyilli, ya da artık çıkmamaya alıştım. Oysa yanıbaşımda, Darüşşafaka civarında bir vaha var: Hacıosman Korusu. Aklıma yine Pau Capell geliyor. Küresel olarak motivasyonu dışarda değil, içerde bulmamız gereken bir dönem.

Koru’da dört ayda neredeyse dört mevsim

Mayıs 2020’de açılışı yapılan ve yeni ismi ‘Atatürk Kent Ormanı’ olan korunun koşu alanları kademeli olarak açıldı. Sonbahara geldiğimizde bol iniş-çıkış içeren tüm parkur açılmıştı. En alçak noktasında bir gölet, en yüksek noktalarındaysa şehrin ana arterlerinden birine ve metro durağına çıkışlar var.

Koruda ilk koşmaya başladığım günden beri yanıma kulaklık almıyorum: Burada koşarken müzik dinlememeye karar verdim. ‘An’ı deneyimlemek, çevremi hissetmeye niyet ediyorum. Kah bir ormana ait seslerin ortasında yalnızca kendi nefes ve adımlarımı duyduğum, kah her adımımla belirginleşen ve sonra tekrar uzaklaşan şehir sesini dinlediğim yer burası.

Bana öyle geliyor ki İstanbulluların her sosyo-ekonomik kesiminden, her yaş grubundan insanlar burayı sahiplenmiş. Bir zamanlar Beyoğlu’ndaki insan ve işletme çeşitliliğinin birlikte var olmuşluğunu anımsatıyor.

Eve kapanmak zorunda olunmayan anlarda akciğerler kadar varlığımızın en derini için de bir nefes, yaşadığımız şehirde kamusal alanların en çok neye ihtiyacı olduğunu deneyimlemek için bir şans…

Ve tabii ki gezegenimizin ihtiyaçları.

Küresel iklim değişikliği maalesef henüz yeterince gündemimizde değil. Uzaklarda bir yerlerde, ileriki bir zamanda gerçekleşecek bir olay olarak algılamaya meyilliyiz. Oysa geçtiğimiz dört ayda İstanbul’da neredeyse dört mevsim yaşamış sayılabiliriz. Mont Blanc patikalarının hayalinden İstanbul’un içinde bir vahaya uzanan; ve kar, buz, yağmur, güneşle iç içe koşularda düşüncelere dalıyorum.

Bana bu vahanın tadını çıkarmaya, tekrar tekrar gelmeye motive eden, koşu pratiğine devam etmemi sağlayan düzenle ilişkim, nasıl gezegende daha az iz bırakarak gerçekleşebilir? Talebi yaratanlar olarak, arzı sağlayanlardan ne beklemeliyiz?

Sürdürülebilirlik.

Aslında tüketiciler, ürün geliştirici markalar ve yüksek performans atletleri, hepimiz ayn ekosistemin bir parçasıyız.

Bütün bu düşüncelere dalan zihnimi tekrar ‘an’a geri çağırıyorum. Ayaklarım sırayla, uyum içinde yerle, toprakla temas ediyor. Ayakkabılarım vasıtasıyla gezegeni hissediyorum. Peki ayaklarım nasıl hissediyorlar? Zihnim algıda seçicilik yapıyor: ‘Rocker orta taban yapısına sahip Vectiv…’ Snowboard tahtamı düşünüyorum, ‘rocker’ tabir edilen kavisinin karla temasını, temasın çıkardığı sesi düşünüyorum. Tekrar ‘an’a dönelim. Yerle temasımı ilk olarak topluklarımla ve sert basarak yaptığımı biliyorum; evde çıplak ayak yürürken bile çok ses çıkarıyorum. Bu sebeple, koşarken normalde aklım ara ara ‘stride’larıma takılır. Şimdiyse bunu düşünmemi gerektirecek bir hissiyatımın olmadığını fark ediyorum. Dört ayda neredeyse dört mevsim demek, Vectiv’i çok farklı kalınlıkta çoraplarla giymek anlamına geldi. Topuğun üst kısmıyla ayakkabının dış çeperi arasındaki yastıklama ve ayağımı saran üst malzeme hepsine uyum sağladı.

Hacıosman Korusu’ndaki yokuşlu pek çok patikada aşağı yönde koşarken eminim: Bedenimin tamamının ‘an’da bulunmasını gerektiren, zihniminse farklı yer ve zamanlara akabildiği bir koşu pratiğinde en çok yükü çeken ayaklarım, daha önce kendilerini bu denli unutturacak kadar rahat olmamışlardı. Eve dönerken Pau’yu, bir sonraki UTMB yarışında, Mont Blanc patikalarından aşağıya uçarcasına koşarken hayal ediyorum…

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. 

Gözde Mimiko Türkkan: Gözde Mimiko Türkkan, fotoğraf, sanatçı kitabı, video gibi çeşitli medyumları kullanarak toplumsal olarak inşa edilmiş kimlikler ve cinsiyet rolleri üzerine çalışmalar üretir. Eserleri, 2010’da Londra’da Central Saint Martins’de güzel sanatlar bölümünde yüksek lisansını tamamladığından beri yurtiçi ve yurtdışında çalışmaları sergilenmektedir. Öte yandan 15 yıl kadar önce başladığı dövüş sporlarına olan ilgisini ve deneyimini paylaşmak için Muay Thai ve CrossFit temelli dersler verdi. Ayrıca İstanbul’un ilk amatör koşu gruplarından olan İstanbul Koşu Kuvvetleri’nin ve Sosyal Güçlendirme için Spor ve Beden Hareketi Derneği BoMoVu’nun kurucularından. Muay Thai haricinde partneriyle beraber hayatlarında düzenli yer edinmiş snowboard, dalga sörfü, CrossFit, koşu ve yoga gibi sporlar ve bedensel aktivitelerini @sync.riders hesabından paylaşmaya devam ediyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale