X

İstanbul’a yakın en güzel sahiller: Kerpe ve Kefken

Bayram tatilinde İstanbul’da kalmayı seçenler kimler? Ben, kendi adıma bir ilki başardım. Her tatilini 6 ay önceden planlayan Pınar bu sefer tatil planlamamış oldu. Halbuki bilmiyorlardı ki aslında bu da başlı başına bir plandı. İstanbul’un bu bomboş halleri -Arap turistleri konu dışında bırakırsak- bana iyi geldi. Tatil tatildir, evinde de olsan. Bir kez de koşturmada, o kalabalıklarda, rötarlı uçaklarda eziyet çekmeden bir kendimle kalayım dedim. Ne iyi demişim!

Tabii boş bir tatil değildi. Ben keyifli bir tatil deneyimi yaşamadan bırakır mıyım sizce? Asla… Peki ne yapabilirdim kendi kendime? Eylül sıcak, deniz sezonu devam ediyor. E İstanbul 3 tarafı denizle çevrili bir şehir. Beyin fırtınası yapa yapa aklıma şöyle bir şey geldi. İstanbul’a yakın plajlar var mı? Varsa suyu temiz mi, gidilecek kadar yakın mı?

Küçük bir araştırma neticesinde oldukça fazla yer keşfettim. İnsan gözünü hep ufka, uzağa dikerse en yakınındaki manzarayı hep kaçırıyormuş… Ne kadar doğru. Görmek istediğim onca şehir, ülke, kasaba içinde ne kadar dağılmışım meğerse… Oruç Aruoba nasıl güzel demiş: “Dağıt yaşamını, dolu noktalarda gene toplansın”. O dağınıklık, bu bayram tatilinde toparlanmak için vesile oldu. Neler doldu neler boşaldı beynin çekmecelerinden neler… İşte bu yazı da buna vesile… İtalya serisi haftaya devam, ama şimdi çok taze bir yazı geliyor geçen haftadan. İstanbul’a yakın plajlar adı altında… Haydi başlayalım.

Kefken / Karadeniz

Bayramın 1. günü olan güzel bir cuma sabahı acelesiz uyanıp yine acelesiz bir kahvaltı ile güne başladık. Plan Kocaeli’ne gitmek. Kulağa Ege, Akdeniz kadar ilgi çekici gelmese de netice de Karadeniz kıyılarına bir göz atmak da iyi bir fikir gibi, ne dersiniz?

Kocaeli üzerinden Karadeniz’e, Kefken’e doğru

Yolumuz yaklaşık İstanbul’dan 2,5 saat. Keyifli bir yol mu derseniz, pek değil… Sanayi şehirlerinden geçerek gitmek açısından. Ama inanın “yolun sonu deniz ise, değer” diyorum. Hele ki ucunda bir deniz keyfi olacaksa yine değer diyorum.

Kefken Liman’ı / Karadeniz

O zaman haydi yollara düşelim. Yol güzergahı Kocaeli olduğundan yol takibi de kolay oluyor. Sakarya’ya gider gibi ama Kanlıca sapağını bizim gibi kaçırdığınızda yan yollarda Sakarya’yadan biraz ötede yeşillikli ağaçlı yollarda kaybola kaybola dönmeniz gerekebilir. Yollar kayboldukça güzel değil mi? Bilindik yollar bazen insana bir heyecan vermez, bilirsin o yolda neler vardır. Ama bir de ilk kez geçtiklerin var ki buralar gibi… Sayfiye yerlerine gidildiğinde hissedilen -sayfiye kelimesinin hastasıyım- denize ne zaman çıkacak telaşı ne güzeldir degil mi? İşte böyle bir kayboluş süreyi bir saat uzattı. Denize girmeyi bekleyen bünyeye iyi gelmese de, yol çok güzeldi. Geldik demeden önce Kefken’in merkezinde yollarda küçük küçük pazarlardan taze sebze meyvemizi de aldık. Hala var olmaları ne güzel o büyük marketlere inat.

Cebeci Plajı / Kefken / Karadeniz

Şimdi artık Kefken’de yer alan Cebeci Plajı’na geldik. Kendisi halk plajı, ücretsiz. Mavi bayraklı, pırıl pırıl denizi var. Burada iki saat kadar kaldık. Koy alabildiğine kum. Aşırı kalabalık da yoktu. Nezih, sakin, maviyle dolu bir deniz keyfi oldu.

Hırçın sularıyla “Kerpe”

Bir diğer merak ettigim koy olan, yine ayni lokasyonda yer alan Kerpe Kumcağız Plajı. Burası Kefken’den farklı olarak açık deniz gibi, daha uzun bir kumsal ve rüzgarlı. Kefken’de bulunan Cebeci sahili daha iç taraflarda kaldığı için daha sakindi. Tercih açısıdan Kefken daha az rüzgarla bizi cezbetti. Ama Kerpe’de manzara daha güzel. Bir günü bu iki yere ayırmak icin güzel sebepler. Yetiyor da. Pansiyonlar da cazip ama biz hazırlıklı gelmediğimizden geri döndük akşam.

Kerpe / Karadeniz

Kerpe ve Kefken’de “deniz keyfi iyi güzel de, hiç acıkmadınız mı arkadaş” diyenlere sesleniyorum. Hem de çok acıktık!

Yemek yemek için Kefken Limanı’na direksiyonu kırdık. Burada “Enişte’nin Yeri” diye bir yeri önermişlerdi oraya gittik. Lahmacunu baya iyi arkadaşlar, deneyin derim. Sonrasında Liman’da yürüyüş yaptıktan sonra, çay bahçesinde çay keyfi ile gün batımını izledik. Sanki İstanbul’dan saatler, koordinatlar kadar uzaktayız. Sanki başka bir boyuttayız. O kadar sakin, sessiz ki… Yerler de bir o kadar köhne. Yani Ege, Akdeniz başka. Kabul ediyorum seçme şansım olsa oralarda olurdum ben de. Yalan yok. Ama eğer olmuyorsa Karadeniz’de oralara da şans verilmeli. Hem yakın hem çok uzak buralar. “Nasılsa her zaman geliriz” diyip ötelenen yerler. Bazen en kanından olan değil en uzağında olabilecek yer/kişi iyi gelir ya, işte buralar bana bunu yaşattı. Bir iyilik hali, bir iyileşme hali oldu ruhumda. Deniz, güneş yine aldı tüm negatifi ve pembeleri bıraktı ruhuma.

Dönüş yolunda gün batımı

Bu romantik sözlerden sonra unutmadan geçmeyeyim. Dönüş yolunda lütfen manda yoğurdu alın, hem de ev yapımı günlük olanından. Nerede bulacak beyaz yakalı bunu başka yerde Allah aşkına?

Siz de gelin İstanbul’a yakın olan bu yerlere. Bir Cumartesi kaçın mesela. Şans verin. Her yer Ege olamaz belki ama deniz olan bu yerlerde su hep mavi… Sadece biraz daha hırçın.

İlginizi çekebilir: Zaman dilimine biraz yaban mersini: Yeşilyurt Köyü, Assos, Kadırga Koyu ve Manici Kasrı

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Cengizoğlu: Uplifers yolculuğuna pandemiden önce gezdiklerimi aktarmak icin başlamıştım. Daha sonra malum bu gezme süreci aksayınca izlediğim, okuduğum ya da gördüğüm bir şeyden etkilenerek bir şeyler yazma serüveni başladı. Olay sadece gezmek değilmiş ki; kelimeler bir yerlere sürükledi diyorum şimdi... İlham mi deniyor buna bilmiyorum ama yazıya dökülecek bir konu, bir olay, çekiyor seni yazmaya diyelim. Uplifers ailesinde yazmaya devam ediyorum bu yüzden seve seve .. Hepimize bol okumalar!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale