X

İstanbul Modern, aidiyet ve kaygan zeminler

İstanbul Modern’in, mimar Renzo Piano tarafından tasarlanan yeni binası Mayıs’ta ziyarete açıldı. Ben kendi standartlarıma göre biraz geç ziyaret etmiş olsam da, sanatsever herkese bir an önce hem binayı hem de sergilenmekte olan eserleri görmelerini tavsiye ediyorum. Hem havanın bu kadar sıcak olduğu günlerde yapılacak en iyi aktivitelerden biri olsa gerek…

İçindeki eserlerin ruhuna uygun olarak tasarlanan modern sanat binasında şu an Nuri Bilge Ceylan’ın “Başka Bir Yerde” adlı fotoğraf sergisini, ülkemiz ve dünyadan 100’lerce sanatçının eserinden oluşan “Yüzen Adalar” koleksiyon sergisini, binanın yapım sürecini bizlere taşıyan Cemal Emden’in “Mimarinin İnşası” fotoğraflarını ve Kadın Sanatçılar Fonu’nun desteğiyle sergilenen “Hep Buradayız” adlı sergiyi ziyaret edebilirsiniz.

Benim bu ziyaretimi damıttığımda ortaya çıkan şey “aidiyet” kavramı oldu. “Yüzen Adalar” sergisindeki tüm sanatçıların ait oldukları dönemleri ve akımları nasıl eserlerine yansıttıklarını çok açık bir şekilde görmeniz mümkün. Aidiyet öyle bir şey ki, yaşamımızı nasıl deneyimlediğimizi doğrudan etkiliyor. Ancak bu kavramı daha açık bir şekilde sorgulamamızı sağlayan, Nuri Bilge Ceylan’ın kadrajından çıkan fotoğraflardı şüphesiz. Hindistan, Gürcistan, Çin, Fas, Rusya ve Türkiye’de çektiği portrelerden oluşan sergisini çok etkileyici buldum. Portrelerin boyutu sebebiyle adeta kişilerin karşımızda durduğu hissini verebilmesi bence etkileyiciliği çok artıran bir unsur olmuş. Ve sanırım tüm fotoğraflardaki ortaklık, her bir kişinin “başka bir yer”de çok da “benzer” duygularda olduğunu gözlerinde görebilmemizdi. Bu kişilerin belki de kendilerini bulundukları yere ait hissedemeyişleriydi duygudaşlığı yaratan. Bunu söylemek zor belki de, ancak bir kızın gözündeki öfkeye bu kadar net bir şekilde şahit olabilmek bu ihtimali getiriyordu insanın aklına. Nuri Bilge Ceylan da bulunduğu yere kendini ait hissetmekte zorlanan kişilerin her zaman ilgisini çektiğini söyler zaten ve bu kez bunu fotoğraflarında da görme fırsatını buluyoruz.

Aidiyet benim de çok ilgimi çeken bir konudur… Belki ben de bulunduğu yere kendini kolay kolay ait hissedemeyenlerden olduğum içindir.

İnsanlar çoğunlukla uyum sağlamakla aidiyeti birbirine karıştırır. Zira bir yere uyum sağlayabiliyor olmamız, aslında oraya ait olduğumuz anlamına gelmez. Kendimden yola çıkarsam şunu söyleyebilirim ki, neredeyse girdiğim her ortama kolayca uyum sağlayabilmiş, ancak bunların çok azına kendimi ait hissetmişimdir. Ama en çok parladığım yerler de kendimi ait hissettiğim yerler olmuştur. Bunun hepimiz için geçerli olduğunu düşünüyorum. Kendimizi en iyi hissettiğimiz yerler, en parladığımız yerler yalnızca uyum sağlayabildiğimiz için huzurlu gelen yerler değil de gerçekten ait olduğumuzu hissettiğimiz yerlerdir. İngilizce’deki “feeling alive” söylemi bunu tam karşılıyor sanırım, buralar kendimizi canlı hissettiğimiz yerlerdir adeta. 

Mesela ilginçtir ki, biz Türkçe’de “canlı hissediyorum” gibi bir söylem kullanmayız yani “yaşadığımı hissediyorum” deriz belki ama tam duyguyu da anlatmaz bu söylem. Belki de bu duyguya yeterince aşina olmadığımızdandır ya da duygularımızı yeterince ifade etmeyi bilmediğimizden… Duygularımızı ifade etmenin bizleri zayıf göstereceğini ya da duygulardan konuşmanın gereksiz olduğunu bize öğreten bir toplumun fertleri olduğumuzdandır belki de. İfade etmekte zorlansa bile, kendini böyle hissettiği yerleri ve yanında kendini böyle hissettiği kişileri arayıp bulmalı insan. Öbür türlü hayatta kaçırılan çok fazla “canlı” an kalıyor. Ve insan farkında olmadan bunlar birikiyor ve hayatlarımızda her şey yolunda giderken bile adını koyamadığımız bir eksiklik ya da memnuniyetsizlik olarak karşımıza çıkıyor. Ve illaki de karşımıza çıkıyor, kimi adını koyuyor, kimi adını koyamıyor olsa da…

Aidiyetin ilk şartı bağ kurmak pek tabii ve bağ kurmanın bu kadar zorlaştığı bir zamanda da aidiyet adeta kaygan bir zemin. Bu kadar kaygan bir zeminde de bu duyguyu hakkıyla yaşamak eskisi kadar kolay değil maalesef. Her şeyin sanal, raf ömrünün sınırlı ve tüketilmeye bu kadar hazır olduğu bir dönemde “gerçek” bağlar ve tatminlerin yerini, artık kendisine istediği gibi hizmet etmiyorsa her an kopmaya hazır, geçici bağlar ve derinliği olmayan tatminler almış durumda. Ve yine bunun sonucunda aynı eksiklik duygusu dönüp dolaşıp peşimize takılmakta…

Bu döngüyü kırabilecek olan da bizleriz aslında. Henüz yapmadıysak, aramaya başlayarak, aramakta isek de henüz bulamadık diye vazgeçmeyerek belki de… Ama öncelikle şöyle bir durup etrafımıza bakmamız ve kendimize şunu sormamız şart: Burada sadece uyum sağladığım için mi duruyorum, yoksa kendimi buraya ait hissediyor muyum?

İlginizi çekebilir: Kırmızı çizgilerinizin farkında mısınız?

Ceyda Tepret: İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği bölümü mezunudur. Koç Üniversitesi’nde MBA eğitimi alıp, Madrid’deki IE Business School’da International MBA programında eğitimini tamamlamıştır. Pazarlama alanında bir kariyer tercih etmiştir ve bu alandaki çalışmalarına devam etmektedir. İnsan davranışları ve psikolojiye duyduğu ilgi onu koçluk eğitimi almaya yöneltmiştir. ICF sertifikalı profesyonel bir koç olarak, danışanlarına kendi yolculuklarında destek vermektedir. Pazarlama profesyoneli kimliğiyle marka hikayelerinin, profesyonel koç kimliğiyle de insan hikayelerinin peşindedir.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale