X

İstanbul koşu rehberi

Birazdan okuyacağınız yazıda yer alan “Deli misin?” sorusu ile zaman zaman karşılaşmışlığım, hatta sessiz bir ifade ile olsa da insanların daha fenalarını düşündüklerini tahmin etmişliğim var. Değil mi ki sen herkesin işe gitmek için otobüs beklediği sırada boş boş koşuyorsun, o, trafikte sıkışmışken ‘vıınn’ diye geçip gidiyorsun; olmaz, olabilemez. Neyse ki çoğaldık ve trendy oldu koşmak. Delilerin sayısı arttı da göze batmıyoruz artık. İstanbul, koşmak isteyenler için bir cennet sayılabilir parkur bolluğu açısından.

Kimler nerede koşuyor, hiç aklımıza gelmeyen rotalar nerede, “Buranın zemini fena” dediğimiz yerin bir sokak gerisi/ilerisi mis gibi parkur mu yoksa…

Adım Adım’ın 2015 İstanbul Maratonu’ndan beri kullandığı online bağış platformu ipk.adimadim.org , yılların bilgi birikimiyle beslenip, bu konudaki pek çok sorumuzu yanıtlayabilecek bir donanıma sahip şu anda. Yardımseverlik koşusu yapmak için sisteme giriş yapanların profilinde, paylaşmak istedikleri parkurlar da yer alıyor. Ben sordum, Adım Adım kurucularından, rakamların efendisi Renay Onur söyledi. Bakalım neredeymiş parkurlar?

Adım Adım her ne kadar bir koşu grubu olmasa da bunca yıldır koşanlarla dirsek temasında. İstanbul’da nereden nereye geldi koşu trendi?

Adım Adım 9 sene önce kurulduğunda, artık şehrin içinde sayılabilecek Belgrad Ormanı’nda bile koşana rastlamak zordu. Bir de Aydos Ormanı’nda koşmak mı? Deli misin? O zamanlar koşanların büyük kısmı İstanbul’da çalışan yabancılar ve sayısı 30’u geçmeyen birbirini sima olarak tanıyan, koşu ve doğa tutkunu insanlardı. Artık Belgrad Ormanı’na hafta içi yaz/kış sabah 5-5.30 gibi gidin, en azından 5-6 araba görürsünüz. Herhangi bir hafta sonu 8:00’dan itibaren 200 arabalık park yerinde yer bulmakta zorlanırsanız da şaşırmayın.

Peki ya sahil?

Hele sahilde koşmak tam bir cesaret isterdi eskiden. Kız, erkek fark etmez, tayt giydiğin anda laf yemeyi, korna duymayı hak ediyordun. Asfalta mı çıktın, üzerine sürerler arabayı. Ormanda ayılardan, köpeklerden, yaban domuzlarından çekmediğimizi, şehirde insanlardan çektik kısacası. Hala da var rahatsızlık verenler, ama sayıları azaldı doğrusunu söylemek gerekirse.

Bilmeyenler için kısaca Adım Adım yapısından bahsedecek olsak?

Adım Adım

Adım Adım, ilk kurulduğu günden bu yana koşu grubu olmadı; hayatının bir yerinde başkaları için koşu/spor yolu ile iyilik yapmak isteyenlerin grubu oldu. Tabii işin içine koşu girince ne mutlu bize ki koşucuların, koşu gruplarının doğduğu büyüdüğü bir ortam da oldu aynı zamanda.

İlgili yazı: Adım adım; Yılmadan!Adım adım;

2008 yılı başında Adım Adım’ın 50 gönüllü koşucusu varken şu anda sayımız 13,413 oldu ve bu sayıdaki değişimi anlık olarak İyilik Peşinde Koş sayfamızdan anlık olarak bütün dünya izliyor. Bütün dünya izliyor derken samimiyim. Amerika’da 1.5 milyar dolara ulaşan yardımseverlik koşusu pazarını takip eden ve yönlendiren PeerTOPeer Forumu 5 yıldır bizi de takip ediyor. Hatta 2015 yılı raporlarının kapak fotoğrafı Adım Adım’dan.

Tam olarak nasıl bir profile sahip Adım Adım koşucuları?

Onlarca farklı koşu grubuna üye Adım Adım gönüllü koşucularının %78’i İstanbul’da oturuyor. İstanbul’lu gönüllü koşucuları tam olarak %52’si kadın. Erkekleri ortalama 37 yaşında, kadınları ise 35 yaşında.

Bu profil tek başına mı, yoksa bir arada mı koşmaktan hoşlanıyor?

Yanında birileri olunca koşmak hep daha keyiflidir.

Hepimiz biliriz ki, yalnız koşmak bir süre sonra sıkabilir, yanında birileri olunca koşmak hep daha keyiflidir. Konuşup, sohbet etmesen bile sevdiğin bir eylemi paylaşıyor olmak zevk verir insana. Bu nedendir ki, Çaylak antrenmanlarımız hep yoğun katılımla gerçekleşiyor.

Gelelim rakamlara; en çok nerelerde koşuluyor İstanbul’da?

Öncelikle şunu söylemeliyim; neyin peşinde koşarsanız koşun, ama bu 32 parkuru görmeden “Ben İstanbul’da koşuyorum.” demeyin.

Eğer ipk.adimadim.org’ta bir profiliniz varsa ve hala koştuğunuz yerleri yazmadıysanız, hemen profilinizi güncellemeyi unutmayın.

Sonra yazdığınız parkuru arama kutusunda aratın, bakın neler oluyor.

Mesela; Belgrad Ormanı, Kadıköy – Pendik ve Beşiktaş-Sarıyer arası koşanların yarısının koştuğu yerlerken, hep aynı yerde koşmaktan sıkılanların koştuğu 29 parkur daha var. Var mısınız İstanbul’da koşu turistliği yapmaya?

Bu bilgi ilk kez yayınlanıyor olabilir. İşte İstanbul’un en çok koşulan 32 Parkuru.

  Parkur Adı Koşanların Oranı
1 Belgrad Ormanı 27%
2 Kadıköy- Pendik Sahili 14%
3 Beşiktaş-Sarıyer Sahili 11%
4 Maçka Parkı 5%
5 Florya – Yeşilköy  Sahili 4%
6 Enka Atletizm Pisti 3%
7 Özgürlük Parkı 3%
8 Maltepe Sahil Atletizm Pisti 3%
9 Aydos Ormanı 2%
10 Çekmeköy Taşdelen Ormanları 2%
11 Beşiktaş-Karaköy Sahili 2%
12 Florya Atatürk Ormanı 2%
13 Polonezköy Parkuru 2%
14 Emirgan Parkı 2%
15 Yıldız Parkı 2%
16 Bakırköy Devlet Hastanesi Korusu 2%
17 Validebağ Korusu 1%
18 Marmara Üniversitesi Atletizm Pisti 1%
19 Bahçeşehir Gölet 1%
20 İTU Stadyumu 1%
21 Beylikdüzü/Beykent- Büyükçekmece Asfalt Zemin 1%
22 Hacıosman Korusu 1%
23 Bayrampaşa Parkı 1%
24 Fethi Paşa Korusu 1%
25 Şile Ormanları 1%
26 Büyükçekmece/ Gürpınar Sahil Şeridi 1%
27 Beşiktaş Çilekli Spor Tesisleri 1%
28 Yoğurtçu Parkı 1%
29 Etiler Sanatçılar Parkı 1%
30 Ümraniye Küçüksu Mesire Alanı 1%
31 Kağıthane Hasbahçe Mesire Alanı 1%
32 Kilyos, Uskumrukoy, Gümüşdere, Kısırkaya 1%

 

İstanbul’da yaşayıp da hala Belgrad Ormanı’na uğramamış olanlardansanız 4 Haziran Cumartesi günü gerçekleşecek Adım Adım Koşu’ya herkesi bekleriz. Dilerseniz 7 kişilik takımınızla birlikte de koşabilirsiniz. Detaylara Facebook sayfasından ulaşabilirsiniz.

Koşmaya nasıl başlayacağınızı bir türlü bilemiyor ve destek istiyorsanız da bir mail atmanız yeterli: caylaklar@adimadim.org.

Gelin, hep birlikte koşulacak parkur sayısına yenilerini ekleyelim.

Kıvanç Ergun: Kıvanç Ergun bugün bisikletin tepesinde, yarın ormanda çamurun içinde… Harekete, iyilik peşinde koşmaya doyamıyor, başkalarına çılgınca gelen şeyleri yapmaktan inanılmaz keyif alıyor. İflah olmaz bir spor tutkunu olan Kıvanç, ‘yükseklerde’ yaşamanın, hayattan keyif almanın yolunu sporda bulmuş ve her gün yeni alanlara kayıp, kendini bilinmezlerde kaybetmekten hiç ama hiç çekinmiyor. Yaşını başını almış ama adrenalin söz konusu olunca kendini alamıyor, aktiviteye dalıyor. 2013 İstanbul Maratonu’nda ilk maratonunu (42 km), 2014'te Frig Vadileri'nde ilk Ultra Maraton’unu (60 km) koştu. Ulaşım aracı olarak bisikleti kullanıyor ve bisiklet kullananların sayısını kültürel gelişmeyle eşdeğer tutuyor. Yazdığı yazılarda sınırları nasıl zorladığından, deneyimlerinden bahsederken, bir yandan da hareket etmemek için yaratılan bahaneleri çürütmekten büyük keyif alıyor. Yardımseverlik koşusunun Türkiye'de tanınmasını sağlayan Adım Adım Yardımseverlik Platformu'nda Marka ve İletişim Koçluğu görevini yürütürken, aynı zamanda TOG'un AA içindeki STK Sorumlusu ve gönüllü koşucusu olarak da devam ediyor yaşamına... Fotoğraf konusunda fena değildir, takip etmek isterseniz: instagram/kiverg

21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.



21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.

Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale