X

Kışa en çok yakışan İskandinav tarzı dekorasyonları evlerde hissetme zamanı

Kuzey ülkelerinin sakin, doğal ve huzurlu yaşam biçimiyle şekillenen İskandinav tarzı mimari ve iç mimari anlayıştan kendimize düşeni bizler de evlerimize uyarlayabiliriz çünkü İskandinav tasarımının beğenmediğimiz hiçbir noktası yok gibi… Doğal kumaşlar, yumuşak renkler, basit aksesuarlar ve loş aydınlatmalar kullanımı sayesinde huzurlu bir ambiyans yaratarak nefes aldıran ve rahatlatan mekanlar yaratmak mümkün. İskandinav evlerine baktığımızda neden İsveç, Norveç, Finlandinya ve Danimarka’da ikamet eden insanların bu kadar huzurlu olduğunu anlamak mümkün. Çünkü bu sükunet dolu mekanlarda tek yapmak isteyeceğiniz arkadaşlarınızla sohbet edip kahve içmek, güzel bir kitap okumak veya etkileyici bir film izlemek olacaktır.

İlginizi çekebilir: Mutluluk yarata sanatı Hygge ve sağlıklı sıcak çikolata tarifi

Sizler de ilham verici İskandinav iç mekan tasarımlarından esinlenebilir ve kapınızdan içeriye huzur dolmasını sağlayabilirsiniz.

Doğal malzemeler kullanın

Her anlamda doğallığı yakalamak ve köklü değişimler yapmak her zaman mümkün olmayabilir. Bu durumda elde etmek istenen doğal ambiyansı el yapımı doğal koltuk örtüleri, hasır sepetler, rustik ahşap mobilyalar, keten masa örtüleri veya perdelerle de sağlayabilirsiniz.

Her şey çok basit olsun

Karmaşık görünen her şey İskandinav tasarım anlayışının dışında kalır. Fonksiyonu ve estetiği olan mekanlar yaratmak için öncelikle karışık, abartılı ve dağınık görüntülere veda etmek, sonrasında ihtiyacınız olan kadar eşyayla mekanları yeniden düzenlemek gereklidir. Yaygara yapan her şeyi kapının dışına attığınızda İskandinav huzuru gelip sizi bulacaktır.

Ahşap mobilyalara yatırım yapın

Ahşap işçiliği konusunda zirveyi her zaman elinde tutan Kuzey ülkelerinin tasarım anlayışlarında da doğal olarak ahşap kullanımı en merkeze yerleşmiştir. Rustik görünümlü, sade hatlara sahip ahşap el yapımı mobilyalara yatırım yapmaktan çekinmemek gerekir çünkü sağlamlığı bir tarafa bu tür objelerin modasının da hiçbir zaman geçmeyeceğinden emin olabilirsiniz.

Tepeden tırnağa doğal tonlama

Natürel ve pastel renk seçimi, odanın veya tüm evin geneline yayılan bir tercih olmalıdır. Yer döşemelerinde genellikle doğal ahşap parkeler ya kendi renklerinde ya da beyaza boyanarak tercih edilmelidir. Bu tonlar mekanlarda genişlik hissini arttırır ve içeride daha fazla ışık hissedilmesine yardımcı olur. Duvardan duvara halı kaplama bir İskandinav evinde hiçbir zaman rastlamayacağınız bir zemin türüdür. Sadece sehpa altında pastel tonlara sahip doğal dokumalı bir kilim veya halıyla odanın geneline uyum sağlayabilirsiniz. Duvarlarda beyaz, beyazın yumuşak tonları ve sıcak griler tercih edilmelidir. Gerekli renklendirme ve kişiselleştirmeler bütünleyici aksesuarlar ile sağlanabilir. Tablo seçimlerinde çizgisel ve minimal tasarımlara yönelmek daha estetik görüntüler elde etmeye yardımcı olacaktır.

Sıcak bir aydınlatma

Uzun kış aylarını kısıtlı gün ışığı alarak geçiren İskandinav ülkelerinde iç mekan tasarımlarının en temel öğesi dolayısıyla aydınlatma elemanları oluyor. Genellikle tüm evlerde ve kafelerde şamdan ve mumluklar göze çarpsa da bununla birlikte sarkıt veya duvardan aplik şeklinde aydınlatma elemanları da İskandinav tasarım markalarının öne çıkan ürünleri arasında yer alır. 

Yeşil, çok daha yeşil

Doğal ve pastel tonların tercih edildiği İskandinav evlerinde tekdüzeliği bozmak adına büyük yapraklı saksı çiçekleri veya vazolara yerleştirilen rengarenk canlı çiçekler dekorasyonun bir parçası ilan ediliyor. Genellikle toprak veya el yapımı seramik saksılarla da birer tasarım objesine dönüşebiliyorlar.

Sıcak ve yumuşacık kumaşlar

Soğuk ülkelerden oluşmasına bağlı olarak, İskandinav evlerinde yumuşacık tekstil ürünleri dekorasyonun tamamlayıcısı olarak rol alıyorlar. Organik pamuklar, hayvan yünleri veya doğal ketenler mekanlara sıcak bir ev havası katarken aynı zamanda dekoratif bir katman da oluşturuyorlar.

 

İlginizi çekebilir: Noel ruhu evlerde: Minik dokunuşlar için ilham verici dekorasyon önerileri

Gülin Keskin: 1985 yılında İstanbul’da doğdum. 2005 yılına kadar İstanbullu sonrasında hem İstanbul hem Milanolu oldum. İtalyan Lisesi’nden mezun olduktan sonra, pılımı pırtımı toplayıp mimarlık öğrenmek için İtalya’ya yerleştim çünkü bence bu işi en yapan adamlar hep ordaydı. Politecnico di Mllano’da hem lisans hem yüksek lisans eğitimimi tamamlarken, bolca seyahat ettim ve mimarlığı en çok da gezerken öğrendim. Bu sırada farkında olmadan İtalyan kültürünün de bağımlısı oldum. 2012 yılında İstanbul’a dönerek kariyerime burada devam ettim ve 2016 yılında kendi mimarlık ofisim GKMO’yu kurdum.
İlgili Makale