İşe alım sürecinde kişiyi seçme hakkı elinde olan kişilerin kendilerini “kişilik analisti” sanmaları büyük bir sanrıdır. Bu sanrı değil gerçek olsaydı bir iki ezberleşmiş cümleyle işe alınmış, birkaç ego besleyen yorumla “kişilik testini” geçmiş kişilerin, işe girdikten sonraki performans sürecinde hiç aksaklık yaşanmaması gerekirdi öyle değil mi?
Birini işe alma sorumluluğu olan kişinin kendisi hakkında farkında olması gereken birkaç önemli nokta vardır. Değerlendirmeyi yapan kişi;
- Kişi kendi zayıf yönlerini ne kadar tanıyor?
- Karşısındaki kişi kendisine neleri çağrıştırıyor?
- Kişi kendisinde tahammül edemediği özelliklerini, karşısındaki kişide görüyor da buna tahammül edememe durumu yaşanıyor olabilir mi? (Bize kendi olumsuz özelliklerimizi anımsatan kişilerden hoşlanmayız)
- Kibir, objektif değerlendirmeye engel oluyor olabilir mi?
- Kişi karşındakinin anlatacaklarına değil de, kendini göstermeye odaklanıyor olabilir mi? (Bu da süreci bozar. İş görüşmesinde merkezde, görüşmeye gelen aday olmalıdır. Bunun aksini yapmak isteyen kişi merkezde olmadığı görüşmeyi “olumsuz” geçen görüşme olarak algılayabilir. Ki bu merkezde olmamaktan beslenememenin sonucudur)
- Yeteneklere, niteliklere odaklanmak yerine “istenen olmaya, arzu edilen olmaya, seçilen olmaya, hakkında bilgi sahibi olunmuş olmasına” mı odaklanılıyor ve süreç baltalanıyor mu?
İşe alım sürecinde başvuran adayların dikkat etmesi gereken şey, “doğru” değerlendirilmedikleri bir görüşmenin sonucunu önemsememeleri gerektiği. Yeteneklerin, güçlü yönlerin ve deneyimin işe uygun olmamasını anlarım, ancak kişisel olarak uygunsuzluğun kararını bu konuda uzman olmayan bir kişinin vermesini anlamam mümkün değil.
Biz klinik psikologlar (işini hakkı ile yapanlar), insan psikolojisi hakkında senelerce okumamıza rağmen, kendi terapi sürecimizden geçeriz ki, karşımızdaki kişiyle (danışan) kurduğumuz ilişkiye kendi kişisel yorumlarımızı katmayalım. Kendi duygularımızın, zayıflıklarımızın ve düşüncelerimizin farkında olalım ki süreci YANLIŞ değerlendirmeyelim. Biz bu kadar detaylı ve hassas çalışmamıza rağmen 15-20 dakikada birinin kişiliğini “anladığımız” sonucuna varmazken, bazı kişilerin bunu “yapabildiğini” sanması oldukça korkutucu bir egonun sonucudur. Tüm işe alım sorumluluğu olan bireylere; her görüşmede hangi soruları ve hangi yanıtları önemsediğinize dikkat edin.
Duymak istediklerinizi soruyor olabilir misiniz? (Karşınızdaki kişi sizin gibi bir bakış açısındaysa, görüşmeye gelmeden ezberlediklerini söyleyebilir – ki bu oldukça kolaydır) Niyetiniz karşınızdakini tanımak mı yoksa kendinizi tanıtmak mı? Egonuz mu ön planda, karşınızdakini tanıma ve anlama motivasyonunuz mu?
Ve bir öneri, sizi size benzer biri geliştiremez, farklı olana direnç gösterirseniz bulunduğunuzdan çok da ileriye gidemezsiniz. İşe alım süreci oldukça önemli bir karar her iki taraf için de. Herkes sorumluluğunu doğru bir şekilde yerine getirirse, iş yerleri daha verimli ve keyifli alanlar haline gelir.
İlginizi çekebilir: Akademik kariyer mi, iş hayatına atılmak mı?