X

İş yerinizde bir psikopatla birlikte çalışıyor olabilirsiniz

Psikologlar nüfusun %1ini psikopat, yani ağır psikolojik problemler yaşayan kişiler olarak nitelendiriyor. Bu bireylerin şiddete yönelimli olanları çoğunlukla hapishanelerde tutuluyor. Fakat yapılan araştırmalara göre psikopatlar cezaevleri yerine toplumun içinde de – mesela iş dünyasında orta ve üst düzey yönetici kadrolarında- bulunabiliyor. Yasal bir yaptırım gerektiren bir suça karışmadıkları için cezaevlerinden uzak, ama aynı düşünce yapısıyla bize yakın…

Middlesex Üniversitesi, Liderlik ve İnsan Kaynakları Gelişimi alanında profesör Clive Boddy ve Derek Miles’ın kaleme aldığı makaleyi Uplifers okuyucuları için derledik. 

Araştırmalara göre şirket bünyelerinde %1 ile %3,5 arasındaki oranlarda değişen bir psikopat nüfusu var ve bu bireyler genellikle orta ve üst düzey yöneticiler arasındalar. Hatta pozisyon yükseldikçe bu oran artabiliyor, çünkü psikopatlar için bu hırs gerektiren pozisyonlar oldukça çekici olabiliyor. Kendi doğaları gereği başka insanlara hizmet eden pozisyonlar yerine, güce, paraya ve prestije sahip pozisyonlara yöneliyorlar; ve bu da üst kademelerdeki bireylerin sergilediği tutarsız davranışları açıklayabilmemize yardımcı oluyor.

Elimizde 10 maddeden oluşan bir psikolojik ölçüm tablosu var. Bunu kendi kendimizi değil, etrafımızdaki insanları değerlendirirken kullanıyoruz. Herhangi birinin davranışları bu tablodaki 8 ila 10 maddeye uyuyorsa, o zaman ona potansiyel olarak psikopat olma olasılığı var diyoruz. İlk önemli teşhis kendi akran veya altlarına olan davranışlar gözlemlenerek yapılıyor. Bu davranışlar genel olarak vicdan yoksunluğunun belirtilerini taşıyor: Seri işten atmalar, toplum içinde küçük düşürmeler, zorbalık ve sözlü taciz gibi.

İkinci olarak, içinde bulundukları iş atmosferini negatif yönde etkilemek önemli bir gösterge sayılıyor. Korku ortamı yaratmak ve iş yerindeki insanları sebepsiz yere yıpratmak gibi. Psikopat bireyler genellikle üst düzey yöneticilere yakınlık gösterip alt kademelerde çalışan elemanları suistimal ediyor veya sömürüyorlar. İş yerinde karşılaşılan bu tarz durumlar, 360 derece geri bildirim yöntemi ve performans değerlendirmeleri ile ortaya çıkabilir. Ayrıca çalışan memnuniyeti anketleri, hastalık ve işe gelmeme oranları, beklenmeyen çalışan kayıplarıyla gibi pek çok veri de yol gösterici olabilir.

İş dünyasındaki psikopatların altında çalışan insanlar, genelde bu kişiler için çalışmaktan memnun olmuyorlar. Hatta bu durumda olmaktan nefret ediyorlar ve başka bir iş alternatifleri olmasa bile işten ayrılabiliyorlar. Ya da hastalıklarını bahane ederek iş ortamından uzak durmaya çalışıyorlar veya en kötü ihtimalle başka bir birime geçmek için transfer istiyorlar. Eğer bu durumlar yükseliş halindeyse, o zaman söz konusu birimde bir soruşturmaya ihtiyaç duyulabilir.

Şunu da belirtmek gerekir ki iş dünyasındaki psikopatlar genellikle liderler, anahtar müşteriler veya başka kuvvet sahipleri tarafından yüksek bir değere ve öneme layık görülür. Çünkü iş dünyasındaki psikopatlar bu kilit oyuncularla her zaman arasını iyi tutmayı amaç haline getirmiştir, ve şirkete kazandıran hırslı profillerdir. Dolayısıyla iş yerlerinin genel huzuru için her ne kadar kötü etkileri olsa da, bir kere yerleştikleri zaman onları oradan ayırmak çok zordur. Bazı işyerleri bu tip insanları özellikle zor ve hoşa gitmeyen işleri yapmak için işe alır. Ama bu aslında pek de iyi olmayan bir fikirdir. Çünkü kimsenin yapmak istemediği ya da yapamadığı işler bittikten sonra psikopati eğilimleri olan çalışanı iyi, anlayışlı ve normal bir yöneticiye çevirmek imkânsıza yakındır.

Bu durumlar çok rahatlıkla teşhis edilebilir gibi görünse de psikopatlar kendilerini genellikle iyi niyet ve samimiyet gösterişiyle kolaylıkla gizler. Geçmişteki başarılarını çok iyi pazarlarlar, mülakatlarda son derecede başarılıdırlar ve karizmalarını çok yüksek tutarlar. Çoğu zaman bir psikopatı teşhis ettikten sonra artık ‘çok geç’tir.

İş yerinde bir psikopatla çalışmak zorunda olmak istemiyorsanız bu önerileri dikkate alabilirsiniz:

İlk olarak, eğer önceden bir veya birkaç psikopat ile çalıştığınızı düşünüyorsanız profesyonel yardım almanızı veya insan kaynakları departmanıyla iletişime geçmenizi öneriyoruz. Ayrıca bahsettiğimiz 10 maddelik ölçüm kriterlerine göz atmak ve çalışma arkadaşlarınızı tanıyarak uzak durmanız gereken kişileri tespit etmek size yardımcı olacaktır.

İş yerinde psikozu ölçme kriterleri

1. Görülebilir zeka ve yüzeysel karizma: Arkadaşça, uzlaşılabilir, kolayca iletişim kurulabilir, ilk görünüşte pozitif bir izlenim uyandıran, sosyal olarak barışık ve orijinal fikirlidir.

2. Asılsız konuşmak ve samimiyetsizlik: Söylediği yalanlarda başarılıdır çünkü dışarıdan dürüst ve samimi gözükür.

3. Aldatan kişilik:  Hile ve aldatma yollarını sık kullanır. Sözlerini tutmaz. Başkalarını kandırır,  aklını çeler ve sonra terk eder. Örgütlü siyasette iyilerdir. Başkalarının ürettiği iyi işleri üstlerine alır ve çalmak, sahtekârlık, eş aldatma veya dolandırıcılık gibi işlerin altında imzası olabilir – genellikle bunlara ancak paçayı kurtarabilecekse girişir.

4. Tamamıyla benmerkezci olmak: Benmerkezcidir. Başkalarını sevemez veya onları umursamaz. Sevgi hakkında sadece entelektüel olarak tartışabilir. Duygulara tamamen yabancıdır ve altındakilerin düşüncelerini ve duygularını umursamaz.

5. Vicdan eksikliği: Kendi kötü davranışları için sorumluk kabul etmez ve diğer insanları kendi yarattıkları başarısızlıklardan ötürü suçlar.

6. Duygusal olarak sığlık: Duyguların dışavurumlarını gösterebilir fakat herhangi bir hissiyata sahip olmaz. Hüznü, acıyı, kızgınlığı, kederi, sevinci veya umutsuzluğu derinlerde yaşayamaz ve diğer insanların bu duygularına ilgisiz kalır. Kendi kariyer planlarını altlarından önemli görür.

7. Kişisel iletişime tepkisizlik: İyiliğe veya güvene hepimizin verdiği gibi tepki vermez. Yüzeysel tepkiler verebilir fakat yapılan iyiliklere tutarsız bir yaklaşım takınabilir. Diğer insanların hislerine umursamazdır ve açıkça insanlarla dalga geçebilir.

8. Kendi davranışlarının sorumluluğunu üstlenmemek: Dışarıdan bakınca güvenilir görünür fakat sonra güvensiz davranışlarda bulunur ve başkalarına karşı sorumluluk duygusuyla hareket etmez.

9. Sakin, hazır ve mantıklı görünmek: Mantıksız ve evhamlı görünmez. Her zaman hazırdır, diğer insanlar için en rahatsız ve en üzücü durumlarda bile sakin kalmayı başarır.

10. Davranışlarda kendini suçlamama ve kendini anlama eksikliği: Kendi sıkıntılarının suçlusunu ince ve ayrıntılı düşünebilen insanlarda görür. Diğer çalışanları zor bir durumda bırakabilecek utanç verici, ahlaksız, sahtekâr ve tuhaf icraatları ortaya çıksa bile kendilerini suçlu görmezler.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale