Çocukken oynadığınız kulaktan kulağa oyunlarını hatırlıyor musunuz? Bir kişi aklından bir cümleye karar verir ve yanındakinin kulağına o cümleyi fısıldar. Sonra herkes sırayla yanındakine, diğer taraftan duyduğunu aktarır. Halkanın en sonundaki kişiye sıra geldiğinde, duyduğu cümleyi yüksek sesle söyler. İşte her şey o an ortaya çıkar. En sondakiyle en baştakinin söyledikleri birbirinden o kadar alakasızdır ki, herkes kahkahayı basar.
İlgili yazı: Dedikodusunu yaptığınız insanların sizden daha mutlu olmasının 9 nedeni
Duyduğunuz bir cümleyi tekrarlamak, o cümlenin anlamını değiştirebilir. İletişim zincirinin bağları ne kadar çoksa, doğruluk payı o kadar düşük olur. Bu bağlar arasındaki iletişim sırasında yaşanan tek bir hata bile, iletilen mesajın sonsuza dek değişmesine neden olur.
İşte bu yüzden biriyle bir sorun yaşadığınızda bunu başkasıyla paylaşmak yerine öncelikle o kişiyle sorununuzu çözmeye çalışmak daha iyi bir adımdır. Ufak bir rahatsızlık olarak başlayan bu sorun, iletişimdeki değişiklikler veya yanlışlar yüzünden umulmadık bir şeye dönüşebilir. Ve maalesef bu durum çocukken oynadığımız kulaktan kulağa oyunları gibi pek de eğlenceli sonuçlanmaz.
Farz edelim ki iş yerinde bir çalışma arkadaşınız sizi patronunuzun önünde zor duruma düşürmek istiyor ve bu yüzden arkadaşınızın davranışlarından rahatsız oluyorsunuz. Bu durumu bir başkasına anlatıyorsunuz ve son derece masumca “Ne yapmaya çalıştığını gördün mü” diyorsunuz. Bu anlattığınız kişi de bir başkasıyla paylaşıyor ancak sizin söylediklerinizi aktarırken pek fazla dikkatli davranmıyor ve sizin isminizi söylerken “O, diğerine çok kızmış” diyor. Bir başkası diğerine aktarırken sizin kavga ettiğinizi söylüyor. Bu zincir daha birkaç kişiye ulaştığında, insanlar sizin aranızda adeta bir savaş yaşandığını zannetmeye başlıyor.
Oysa yaşadığınız rahatsızlığı ilk başta bir yabancıyla paylaşmak yerine söz konusu arkadaşınızla sakince paylaşsaydınız, belki de o arkadaşınızın aslında hiçbir kötü niyeti olmadığını, hatta yaptığının sizi rahatsız ettiğinin bile farkında olmadığını görebilecektiniz.
Eğer hepimiz şikayetçi olduğumuz konuları veya durumları, sadece o konunun muhatabına söyleseydik dünya nasıl bir yer olurdu, hiç düşündünüz mü? İş yeriniz nasıl bir yer olurdu? Aile ilişkileriniz? Arkadaşlarınızla ilişkileriniz nasıl olurdu? Söylediklerinizin kulaktan kulağa yayılmayacağını bilseydiniz, daha sert mi olurdunuz yoksa daha kırılgan mı?
Aslında bu sorunun yanıtını bilmiyoruz. Ancak siz, hayatın içinde zaman zaman hepimizin oynadığı bu kulaktan kulağa oyununu kırmak için harekete geçebilirsiniz. Size, bir başkasıyla ilgili olumsuz şeyler anlatan iş arkadaşlarınıza, bu konunun muhatabıyla konuşmalarını söyleyebilirsiniz. Veya en azından siz kendiniz bunu uygulayabilirsiniz. Biriyle bir sorun yaşadığınızda, sadece o kişiyle konuşmayı deneyebilirsiniz.
İlgili yazı: İş yerinde saldırgan eğilim: Nasıl tanırsınız? Başa çıkmak için neler yapmalısınız?
Bununla birlikte, sizinle sorun yaşayan bir kişinin bu konuda başkalarıyla konuşması ihtimalini de tolere etmeye çalışın. Böyle durumlarda karşınızdaki kişiye, aslında ne demek istediğinizi söyleyin ve bu konuda dürüst olun. Günün sonunda onlara da biraz dedikodu yapma hakkı verin. Merak etmeyin, dedikodu yüzünden kimse sizin önünüze geçemez. Bir başkasının arkasından konuşmanın ne anlama geldiğini herkes biliyor: Zayıflık!
Kaynak:
Psychology Today