dummy

İş yaşamında karşılaşılan zorluklarla baş etme yöntemi: Köpekbalığı Metodu

kopekbaligi metodu featuredkopekbaligi metodu featured

Hayatımızda her gün bir şeylerle mücadele ediyor, bir şeyleri yoluna koymaya çalışıyoruz. Başarılı olabilmek için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çaba gösteriyor ve haliyle bir yıpranma yaşıyoruz. Bir çok birey zaman zaman sorumlulukların altında ezildiğini düşünüyor. Siz de bazen böyle hissediyor musunuz?

dummydummy
İş Hayatındaki Zorluklarla Başa Çıkmaİş Hayatındaki Zorluklarla Başa Çıkma
İş Hayatındaki Zorluklarla Başa Çıkma

Hayır diyebilen kişilerin az olduğunu düşünüyorum. Maalesef toplumda bize biçilen roller (anne, baba,  abi, kardeş, çocuk, müdür, çalışan, eğitimci …) sebebiyle bir çok sorumluluğumuz bulunuyor. Bir çoğunu severek yerine getiriyor ya da hayatta olduğumuz ve sorumlu olduğumuz için mutlu olup, güç alıyoruz. Özel hayatımızda, bazen güzel bir söz duymak, bazen çocuğumuzun yaptığı bir hareket (şirinlik), bazen bir teşekkür bizi her gün motive ediyor ve bazen kızarak bazen de gönülden, ailemizle ilgili her görevi yerine getiriyoruz.

İş yerinde ise sahip olduğumuz iş bilinci, misyonumuz, başarı odaklı yaklaşımımız, verilen görevi yerine getirme çabası motivasyonumuzu sağlıyor. Yapılan iş zor da olsa, bu motivasyon bütün engelleri kaldırıyor. Tabi kaldırmadığı, bizi zorladığı ve strese dönüştüğü zamanlar da oluyor. Sürekli bahsettiğimiz gibi; konfor alanlarımızı zorlayacak her hareket, davranış, durum bizi strese sokabiliyor.

Bütün bunlara rağmen aslında düşünülenin tam aksine, rahatlıktan çıkıp sorunlarla baş etmek için çabalamak bireyleri dinç tutuyor ve bulunulan ortamda/mevkide kalınmasını sağlıyor. Tıpkı Japonların köpekbalığı yönteminde olduğu gibi.

Yaşadığımız sorunlarla boğuşmanın bizi ne kadar dinç tuttuğunu ve güçlü kıldığını gösteren güzel bir örnek… İşte Japonların köpekbalığı yöntemi:

Japonlar bir ada toplumu olarak taze balığı her zaman çok severlermiş. Fakat Japonya sahillerinde bol balık az bulunduğundan, balıkçılar nüfusu doyurabilmek için daha büyük teknelerle okyanusa açılmaya başlamışlar.

Başlangıçta balık tutmak için uzaklara gidildikçe, geri dönmesi de daha uzun zaman almaya başlamış. Dönüş bir iki günden daha fazla sürdüğü için, tutulan balıkların da tazeliği kaybolmaktaymış. Japonlar, tazeliği kaybolmuş balığın farkını anlayıp lezzetini hiç sevmemişler. Bu problemi çözebilmek için balıkçılar, teknelerine soğuk hava deposu yaptırmışlar. Böylece istedikleri kadar uzağa gidip tuttuklarını da soğuk hava deposunda dondurulmuş olarak saklayabilmişler. Ancak Japon halkı bu defa da taze balıkla donmuş balığın lezzet farkını ayırt etmiş ve bu balıklara çok para ödemek istememişler.

Bunun üzerine balıkçılar, çareyi teknelerine balık akvaryumu yaptırmakta bulmuşlar. Japon halkı bu defa da canlı olmasına rağmen bu balıkların da lezzetinde bir farklılık hissetmişler. Hareketsiz, uyuşmuş bir durumda günlerce yol giden balığın, canlı, diri ve hareketli balığa göre lezzeti çok farklıymış. Sonunda Japonlar taze ve lezzetli balığı sofralara getirebilecekleri bambaşka bir yol bulmuşlar;

Balıkları yine teknedeki akvaryumlarında tutarken, içine küçük bir de köpekbalığı atmışlar. Böylece balıkların bir kısmı köpekbalığı tarafından yutulmasına rağmen, geride kalanlar son derece taze kalabilmiş.

Sıkıntılarımız, karşılaştığımız güçlükler aslında düşünüldüğünün aksine bizi güçlendiriyor. Hayatımızı daha renkli, daha hareketli yapıyor ve başarıya ulaştırıyor. Moralinizin bozulduğu, motivasyonunuzun azaldığı anlarda köpekbalığı yöntemini hafızanızdan çıkarmamanızı öneririm.

Tabi bu arada köpekbalığının yuttuğu balıkları da ayrıca değerlendirmek gerekiyor. Yutulan değil ,mücadele eden kısmında yer almanız dileğiyle.

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. 

 

Saygı Günenç: Bir işletmenin en önemli kaynağı "insan" dır. Uzun yıllar yöneticilik yaptıktan sonra , insanların mutluluklarını, hüzünlerini, heyecanlarını, başarılarını paylaşabilmenin güzelliğiyle, vizyonumu bu kaynağa daha yakın bir meslekte oluşturdum. "Bu dünyadan aldığının karşılığını yerine koymak her insanın zorunluluğudur." der Albert Einstein. Bu felsefeyle hareket ediyor, yazılarımla bir nebze insanların ruhlarına dokunmaya çalışıyorum. Mesleğimi seviyorum, çünkü insanları seviyorum. Tarihi yerleri gezmeyi, büyüleyici doğayı izlemeyi, denizi çok seviyorum. Binicilik, kayak, su sporlarını yapmaktan mutlu oluyorum. Okumaktan keyif alıyor, bu farklı kapıları açan dünyada uzun süre vakit geçiriyorum. Gözümün nuru blogumda emek harcamanın keyfini çıkarıyor ve paylaşmanın ayrıcalığını yaşıyorum.

Yapay Zekânın Mutfaktaki Sırrı: Kusursuz Pişirme Siemens iQ700’de Gizli

Mutfak sadece yemek pişirdiğiniz bir yer değil; sabah kahvaltısına sıcak börekler hazırlarken güne başladığınız, akşam sevdiklerinizle sohbet ederken fırından mis gibi kokuların yayıldığı, evinin en sıcak köşesi. Akıllı teknolojiler ve yapay zekâ sayesinde, artık o köşe çok daha akıllı. Siemens’in iQ700 Fırını, sıradan bir pişirme deneyimini size özel bir sanata dönüştürüyor. Fırına koyduğunuz kek her seferinde mükemmel kabarır, et istediğiniz oranda pişer, sebzeler rengini ve vitaminini kaybetmeden tabağınızı süsler. Siemens iQ700, tüm bu süreci sizin yerinize izliyor, her detayı sizin için mükemmelleştiriyor. Artık mutfakta yalnız değilsiniz; yanınızda sizi anlayan akıllı bir “yardımcı şef” var.



Kamera kontrollü mükemmellik: Yemeğinizi “tanıyan” zekâ

Siemens iQ700 fırını farklı kılan en çarpıcı özellik, sıradan bir pişirme deneyimini akıllı bir mutfak asistanına dönüştüren yapay zekâ destekli kamera teknolojisi. Bu teknoloji sayesinde, fırın artık sadece ısı veren bir cihaz değil; sizinle birlikte düşünen, sizi anlayan bir mutfak şefi gibi çalışıyor.

Fırına bir kek koyduğunuzda, Siemens iQ700 hemen tanıyor. Çünkü 100 farklı yemeği tanıma özelliği sayesinde kekten rostoya, pizzadan böreğe kadar onlarca tarifi analiz edebiliyor. Her birini kendi pişirme ayarına göre değerlendiriyor ve o yemeğe en uygun ayarları kendisi seçiyor.



Üstelik en ince ayarları otomatik yapması sayesinde sıcaklık, pişirme süresi ve pişirme modu gibi detayları sizin için ayarlar. Siemens iQ700, her yemeğe özel ideal koşulları kendi belirliyor. Siz sadece malzemeleri hazırlıyorsunuz; gerisini o hallediyor.



Ve en büyüleyici kısmı: Kamera kontrollü pişirme ve otomatik kapanma (cookControl Pro) sayesinde, yemeğinizin kızarma derecesini veya iç sıcaklığını izleyerek, tam kıvama ulaştığında pişirmeyi otomatik olarak sonlandırıyor. Böylece yemeğin az ya da çok pişmesi endişesi tamamen ortadan kalkar.

Pişirme sanatını destekleyen akıllı sensörler

Yapay zekâ, iQ700 fırınlarda yalnızca kamerayla sınırlı değil; her yemeğe kusursuz kıvamı kazandırmak için geliştirilen sofistike sensörlerle deneyimi bir üst seviyeye taşıyor. Çünkü Siemens iQ700, pişirme sürecini sizin kadar ciddiye alıyor.

roastingSensor Plus, üç farklı noktadan ısıyı ölçen gelişmiş bir termometreyle etin, tavuğun ya da balığın iç sıcaklığını anbean takip ediyor. Siemens iQ700 ile fırının kapağını hiç açmadan, etin sıcaklığından pişip pişmediğini kendi belirliyor. Sonuç, dışı çıtır ama içi sulu bir lezzet… Şeflerin elinden çıkmış gibi, her seferinde aynı kusursuzlukta pişen lezzetleri artık evinizde deneyimleyebilirsiniz.

Tatlıdan tuzluya her hamur işinde aynı titizlik geçerli. bakingSensor Plus, fırın içindeki nemi ve sıcaklığı analiz ederek kek, poğaça ya da ekmeklerinizin ne zaman mükemmel kabarıklığa ulaştığını tespit ediyor. Böylece kekiniz her defasında istediğiniz gibi kabarır, içi yumuşak kalır.

Her detayında profesyonel bir şefin özeni, her dokunuşunda kusursuz bir pişirme dengesi… Siemens iQ700, sadece pişirme sürecini değil, mutfakta yarattığınız deneyimi de yeniden tanımlıyor.



Hayatı kolaylaştıran ekstra özellikler

Siemens iQ700, sadece kusursuz pişirme sonuçlarıyla değil, modern yaşamın hızına uyum sağlayan akıllı çözümleriyle de fark yaratıyor. iQ700, sizin için mutfakta geçen zamanı kolaylaştırmayı da biliyor.

FullSteam Plus özelliği sayesinde buhar ve 120°C ısı kombinasyonuyla yemekleri %50’ye kadar daha hızlı pişirirken, vitaminleri ve lezzeti koruyor. Dışı çıtır, içi sulu balıklar ya da sebzeler hazırlamak artık sadece birkaç dakikanızı alıyor. Üstelik tüm bunları yaparken besinlerin doğallığını koruyor; yani sağlıklı ve lezzetli sofralar, zamandan ödün vermeden mümkün hale geliyor.

Siemens Home Connect uygulamasıyla Siemens iQ700 fırınınız dışarıda olsanız bile sizinle her yerde. Telefonunuzdan uygulamayı açın, yemeğinizi uzaktan pişirmeye başlayın, sıcaklığı ayarlayabilir hatta iç kameradan yemeğinizin ne durumda olduğunu izleyebilirsiniz. Eve geldiğinizde yeni pişmiş yemek kokusuyla karşılanmak artık yalnızca konfor değil, Siemens iQ700 ile modern yaşamın akıllı kolaylığı.

Hijyen konusunda en rahatlatıcı detay ise activeClean® (Pirolitik Temizlik). Siemens iQ700, iç yüzeyinde biriken yağ ve kalıntıları yüksek sıcaklıkta küle dönüştürerek kendini tamamen temizliyor. Sizin yapmanız gereken, fırın soğuduktan sonra bir bezle hafifçe silmek. Artık temizlik için vakit harcamanıza gerek yok; çünkü iQ700, size zamandan fazlasını kazandırıyor.

Siemens iQ700, modern yaşam temposunu anlayan, sizin yerinize düşünen bir mutfak deneyimi sunuyor. Hız, hijyen ve lezzet… Hepsi tek tuşla elinizin altında.

Mutfakta yeni bir yetenek

Siemens iQ700 Fırın, sadece bir ev aleti değil; mutfak yeteneğinizi parlatmanıza yardımcı olan, en zorlu tariflerde bile yanınızda olan akıllı bir asistan. 

Unutmayın, her mükemmel sofranın ardında doğru bir seçim vardır. Ve bu seçimi Siemens iQ700 ile yapabilirsiniz. Sonuçta Siemens, teknolojinin keyfini bilenlere. Siemens’in iQ700 ve daha birçok ürününü keşfetmek için tıklayın.Siemens iQ700





İlgili Makale
whatsapp