Artık hepimizin çok iyi bildiği gibi duygu ve düşüncelerimizin sağlığımız üzerinde büyük etkileri var. Stres seviyemize etki eden konulardan biri de iş, özel yaşam dengesidir. Eğer iş hayatımıza ayırdığımız zaman ve özel yaşamımıza ayırdığımız zaman arasında bir dengesizlik söz konusuysa bu durum stres seviyemizi yukarı çıkaracaktır. İş yaşamının rekabet dolu ortamı, ofis politikaları derken çalışanlar özel yaşamlarına gereken vakti ayıramaz hale gelebilirler.
Bunun yanı sıra son yıllardaki teknolojik gelişmeler sayesinde işverenler çalışanlarına internet aracılığıyla, iş saatleri dışında da gayet kolay ulaşabilir hale gelmişlerdir. Bu nedenle 21. yüzyıl artık çalışma hayatı ile özel yaşam arasındaki sınırların birbirine karıştığı bir zaman haline dönüşmüştür. Çalışanların bu gidişata bir dur demesi, kendisine iş saatleri dışında gelen işle ilgili elektronik postalara ya da mesajlara cevap vermemesi neredeyse imkansız bir durumdur. Çalışanların kolaylıkla ulaşılabilir olmaları onlar için stres kaynağı olabilir.
Peki iş, özel yaşam dengesi nedir?
İş, ücretli istihdam olarak; özel yaşam ise iş-dışı aktiviteler olarak tanımlanmaktadır. Denge ise, işte ve evde en düşük düzeyde rol çatışması ile tatmin ve iyi işlevsellik olarak tanımlanmaktadır (Clark, 2000). Çalışma hukuku ile ilgili düzenlemeler çerçevesinde daha nesnel bir tanıma göre; düzenli olarak haftada 48 saatten fazla çalışan bireylerin iş ve yaşam dengesinin olmadığı ifade edilmektedir (Guest, 2002 ). Noon ve Blyton (2007) iş-özel yaşam dengesini “birinin bir başkasının tatmin olduğu deneyimlere zarar verecek aşırı baskılar olmadan, iş ve iş-dışı yaşamlarını başarıyla sürdürme yetenekleri” olarak tanımlamaktadırlar. İş-özel yaşam dengesi; iş, aile, arkadaşlar, sağlık ve bireyin ruh hali olmak üzere yaşamın beş alanını aynı anda dengede tutabilme yeteneği olarak tanımlanmaktadır (Byrne, 2005).
İş-özel yaşam dengesi oldukça katmanlı bir konu olup bu dengenin sağlanması pek de kolay değildir. Bu konu hakkında yöntemler öneren isimlerden olan Ghazi ve Jones (2004) gönüllü basitlik ve vites küçültme olarak isimlendirdikleri; daha sade ve basit yaşam biçimini tercih ederek, çalışanların iş-özel yaşam dengesi sağlayabileceklerini ileri sürmektedirler. Bir başka öneri ise arkadaşlar, yakın akrabalar ve komşular gibi kişisel toplulukların yaşam, aile sorumlulukları ve başarılı kariyer için destek kaynağı olmalarıdır (Goulding ve Reed 2006). Benimse hayatınızda iş-özel yaşam dengesinin olması için size vereceğim birkaç tavsiye şunlar…
Zihninizi nasıl beslediğinize dikkat edin
Bu öneri ruh halinizi dengede tutmakla ilgilidir. Ruh halinizin dengede olması da iş-özel yaşam dengesini olumlu yönde etkiler. Sizce kendini gerçekten seven bir insan nasıl beslenir? Her gün fast food tarzı yiyecekler mi yer yoksa bedenine iyi gelecek sağlıklı bir beslenme tarzını mı tercih eder? Çoğumuz vücudumuza iyi gelecek beslenme tarzının ne olduğunu biliyoruz. Peki ya zihnimize nelerin iyi gelip gelmediğinin farkında mıyız? Gün boyunca zihninizi nasıl beslediğinize dikkat edin. Örneğin sosyal medyada ne tip hesaplar takip ediyorsunuz? Durmadan negatif konulardan bahseden, dünyadaki şiddete katkıda bulunan hesapları takip etmekten vazgeçin. Aynı zamanda sosyal medyadaki kötücül yorumları okuma huyunuz varsa, bu huyunuzu da bir an önce geride bırakın. Sosyal medyanın yanı sıra seyrettiğiniz dizilere, filmlere de dikkat edin. Zihninize ve ruhunuza iyi gelen, insana ilham veren filmler izlemeye özen gösterin. Sık sık haber detoksu yapın. Unutmayın güçlü bir zihin, stres karşısında adeta bir kalkan gibidir.
Hobi sahibi olun
Araştırmalara göre hobi sahibi olmak ve mutluluk arasında yakın bir ilişki var. Hobiler zihnimizi boşaltmakta ve stresi yönetmekte bize yardımcı olurlar. Hobi edinen kişi bir şeyleri başabildiğini gördükçe kendine güveni artar. Hobiler sadece keyif almaya yönelik uğraşlar olduğu için kişiyi son derece rahatlatacak ve içinde bulunduğu stresli ortamlardan uzaklaştıracaktır. Stresle başa çıkmakta işimize yarayabilecek hobiler arasında fotoğrafçılık, şarkı söylemek, resim yapmak ve dans etmek var.
Günlük tutun
Günlük tutmak eminim çocukken ya da ilk gençlik yıllarımızda hemen hemen hepimizin yaptığı bir aktiviteydi. En sevdiğimiz kalemimizi elimize alıp gün içinde olan biten her şeyi sevgili günlüğümüzle paylaşırdık. Düzenli olarak yazmanın, ruh sağlığımız üzerinde pek çok olumlu etkisi bulunmakta. Stresin olumsuz etkilerinden kurtulmanın en kolay yollarından biri de hislerimizi yazıya dökmektir. Teksas Üniversitesi Psikoloji bölümündeki araştırmacılardan biri olan James Pannebaker düzenli olarak günlük tutmanın; T-lenfosit hücreleri adı verilen bağışıklık hücrelerini güçlendirdiğini kanıtlandı. Pennebaker’a göre “Üzücü ve stresli olaylar hakkında yazmak insanın, bu olaylarla barışmasını sağlıyor.” Ayrıca başka araştırmalar günlük tutmanın; astım ve romatizmal eklem iltihabı hastalıkları riskini azalttığını gösterdi.
Siz de günlük tutmanın faydalarından yararlanmak için aşağıdaki önerilerime kulak verip yazmaya başlayabilirsiniz:
1- Her gün en az 10 dakikanızı günlüğünüze ayırın.
2- Sadece kendiniz için yazın.
3- Noktalama işaretlerini, imla kurallarını kafanıza takmadan rahat rahat yazın.
4- Eğer yazdığınız olaylar sizi üzüyorsa yazmayı bırakın. Derin bir nefes alıp sakinleştikten sonra yazmaya devam edin.
Bunların yanı sıra stresinizi yönetmek için 20 Mayıs 2019 tarihinde başlayacak “Online Stres Yönetimi” programıma katılabilirsiniz. Bu programda ele alınacak konulardan bazıları:
• Stres ve stres çeşitleri
• Stresin beden üzerindeki etkileri
• Savaş ya da kaç sistemi
• Stres seviyesini yükselten olaylar karşısında tepkilerin nasıl denetleneceği
• Gevşeme teknikleri
• Yoga, meditasyon, aromaterapi gibi insanı ruhsal ve bedensel olarak rahatlatan sistemler arasından kişiye en uygun olanının seçimi
• Stresle başa çıkmaya yönelik, eğitici olmasının yanı sıra eğlenceli egzersizler
• Olumlu içe dönük konuşma
• Kişiye özel stres haritası
• Hayattan alınan zevki arttırmaya yönelik kişiye özel planlar.
WhatsApp ya da FaceTime üzerinden birebir görüşmeler şeklinde ilerleyen üç haftalık Online Stres Yönetimi programımızla ilgileniyorsanız bilgi için bana rsolaker@gmail.com
Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.
Kaynaklar:
Byrne, U. (2005). Work-life balance: Why are we talking about it at all? Business Information Review.
Clark, S. C. (2000). Work/family border theory: A new theory of work/family balance. Human Relations.
Goulding, C., & Reed, K. (2006). Commitment, community and happiness: a theoretical
framework for understanding lifestyle and work. In Blyton, Paul (ed), Work-life integration: international perspectives on the balancing of multiple roles. Palg-
rave Macmillan. Houndsmill, England. pp.216-233.
Guest, D. E. (2002). Perspectives on the study of work-life balance. Social Science Information.
Noon, M., & Blyton, P. (2007). The Realities of Work. 3rd Ed. Palgrave Macmillan. New York.
İlginizi çekebilir: Pozitif psikolojiyi günlük hayatınızda nasıl uygulayabilirsiniz?