X

İş dünyasında sürükleyici bir dans: Yapay zeka ile insan kaynaklarının buluşması

Uzun bir aradan sonra siz değerli okuyucularla buluşmanın tarifsiz heyecanı ve keyfini yaşıyorum. Görüşmeyeli sizlerle bu yazımda iş dünyasında yeni bir ritim oluşturan yapay zeka uygulamalarının insan kaynakları ile olan ilişkisini konuşalım istedim. Birbirine entegre olmuş bu iki kahramanın, dünyanın dört bir yanındaki şirketlerin ve ülkelerin iş dünyasına getirdiği enerjiyi hep birlikte keşfedelim.

Birçok ülkede, yapay zeka ve insan kaynakları birlikte sahneye çıkarak iş dünyasına yepyeni bir renk katıyor. Gelin birlikte önce dünyada bu alanda ne tür çalışmalar yapılıyor ona bakalım. ABD’de büyük teknoloji devleri, milyonlarca veri noktasını analiz edip, adayları değerlendirerek işe alım süreçlerini optimize ediyor. Bu hem zamandan tasarruf etmeyi sağlıyor hem de daha objektif kararlar alınmasına olanak tanıyor. Malum veri asla uyumaz. O sebeple endüstri 5.0 noktasında uyumayan verinin güncel çıktılarına sahip olmak ve analiz etmek gün geçtikçe daha da önem kazanıyor.

İngiltere’de ise şirketler, yapay zeka destekli platformlar kullanarak çalışanların performansını analiz edip, gelecekteki başarılarını şekillendirecek stratejiler geliştiriyor. Bu durum hem çalışanların gelişimine katkı sağlıyor hem de şirketlerin daha verimli çalışmasına yardımcı oluyor.

Türkiye’de de bazı şirketler yapay zeka destekli mülakat teknolojileri kullanarak adaylarla daha hızlı ve etkili bir şekilde iletişim kuruyor. Bu durum iş arayanlar için zaman tasarrufu demek, işverenler için de daha iyi bir aday havuzu oluşturmak anlamına geliyor.

Yapay zeka algoritmalarını kullanarak eğitim ihtiyaçlarını belirleyen ve çalışanlara özel eğitim planları sunarak onların kariyer gelişimine destek olan LMS (Learning Manangement System) platformları sayesinde yetenek yönetimi ve gelişim süreçleri daha daha verimli hale geliyor.

Yapay zeka, rutin görevleri hızlıca hallederken, insan kaynakları profesyonelleri empati, yaratıcılık ve insana özgü dokunuşla iş dünyasına sıcak bir atmosfer katıyor. Böylece, geleceğin iş dünyası daha etkileşimli, adil ve verimli bir hale geliyor. Bu ikili birbirini tamamlayarak iş dünyasına gün geçtikçe değer katmaya devam edecek gibi görünüyor.

Yapay zekanın insan kaynakları alanındaki kullanımının avantajları ve dezavantajlarına gelin birlikte daha yakından bakalım:

  • İşe alım süreçlerinde; yapay zeka, CV tarama, başvuru formları değerlendirme ve mülakat süreçlerini otomatikleştirerek işe alım süreçlerini önemli ölçüde hızlandırıyor. Bu sayede işverenler daha hızlı ve etkili bir şekilde yetenekli adaylara ulaşma imkanına sahip oluyor.
  • Yapay zeka, veri odaklı bir şekilde adayları değerlendirerek, önyargısız, objektif kararlar alabilme kapasitesine sahip. Bu, çeşitliliği ve adil işe alım süreçlerini destekleyen ve bir o kadar da verimlilik yönetimini destekleyen bir durum niteliğini taşıyor.
  • Yapay zeka, çalışanların yeteneklerini analiz ederek eğitim ihtiyaçlarını belirleyebiliyor. Ayrıca, özelleştirilmiş eğitim programları sunarak çalışanların kariyer gelişimini destek sağlama konusunda tamamen objektif veriler ışığında bu süreci yürütüyor.
  • Performans analizi ve geri bildirim süreçlerinde ise; yapay zeka, çalışanların performansını objektif bir şekilde analiz edebilir ve düzenli olarak geri bildirimlerle sürecin daha organik ve takip edilebilir hale dönüşmesinde süreçleri daha etkin bir halde yönetebiliyor.

Biraz da madalyonun diğer kısmına bakalım. Malumunuz evren her şey zıtlığı ile var olur. Dezavantaj kısmında bakalım neler var:

  • İnsan dokunuşu, empati ve duygusal zeka gibi insan özellikleri yapay zeka tarafından yeterince taklit edilemez. Bu, çalışanların ihtiyaçlarını tam anlamıyla anlama konusunda eksikliklere neden olabilir.
  • İnsan kaynakları süreçlerinde aşırı derecede yapay zeka kullanımı, çalışanların ve yöneticilerin teknolojiye aşırı bağımlı hale gelmelerine neden olabilir. Bu durum, insan unsuruyla iletişim ve etkileşimi azaltabilir.
  • Yapay zeka, iş dünyasında önemli bir rol oynasa da, insan faktörü unutulmamalı ve öne çıkması için paralel süreçlerde bu konuyla ilgili ciddi destekleyici çalışmalar da göz ardı edilmemelidir. İnsanın önemi sadece iş dünyasında değil hayatın her alanında önemli.
  • Yapay zeka, veri analizi ve rutin görevlerde etkili olabilir, ancak yaratıcılık ve karmaşık problemleri çözme yeteneği konusunda insanlar hala üstündür. İnsanlar, bilişsel esneklik, problem çözme ve yaratıcılık yeteneği ile hala hiçbir teknoloji ile mukayese edilemiyor.
  • İnsanlar, empati kurma ve duygusal bağ kurma konusunda eşsizdir. İş dünyasında müşteri hizmetlerinden yönetim seviyesine kadar insanlar arasındaki ilişkiler önemlidir ve bu durum yapay zekanın henüz tam olarak replike edemediği bir alan olarak güncelliğini koruyor.
  • İnsanlar, stratejik düşünme, karar verme ve liderlik gibi karmaşık yeteneklerle donatılmıştır. Yapay zeka, belirli algoritmaları ve öğrenme modellerini uygulama konusunda etkili olabilir, ancak stratejik bir vizyon oluşturmak ve insanları yönetmek, günümüzde hala insanların alanına aittir.
  • İnsan kaynakları, iş dünyasında insanların en değerli varlık olduğunu vurgular. İnsan kaynakları profesyonelleri, şirket kültürünü oluşturma, çalışanları motive etme ve iş memnuniyetini artırma konusunda önemli bir rol oynarlar. Yapay zeka, bu alanlarda insanların duygusal zekasını tam anlamıyla yansıtamamaktadır.
  • İnsanlar, etik değerlere ve duyarlılıklara sahiptir. İş dünyasında, etik kararlar almak, şirketin itibarını korumak ve toplumla uyumlu bir şekilde faaliyet göstermek önemlidir. Yapay zeka, etik konuları tam anlamıyla kavramakta henüz zorlanmaktadır.

Sonuç olarak, yapay zeka ve teknoloji, iş dünyasına büyük bir değişimi getiriyor ancak insan faktörü, yaratıcılık, duygusal zeka, liderlik gibi alanlarda hala benzersiz, biricik ve vazgeçilmez bir rol oynamaktadır. Bu nedenle, iş dünyasında teknolojinin yanı sıra insanın değeri ve katkısını her zaman ön planda tutmak, ‘Önce İnsan’ diyebilmek teknolojik gelişmelerin hayatın her alanında daha hızlı benimsenmesinde çok önemli bir rol oynar.

İlginizi çekebilir: Kaygılarım mı büyük, ben mi büyüğüm: Anda olarak kaygılarınızı yenebilirsiniz

Nurgül Koçak: Profesyonel Gelişim ve Değişim Koçu Nurgül Koçak, Yeditepe Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünden başarıyla mezun oldu. Üniversitede eğitim aldığı süre boyunca kurumsal eğitim şirketlerinde staj yapmıştır. Özel sektörde pazarlama alanında iş tecrübeleri oldu. 2018 yılında Profesyonel Koçluk eğitimi alarak ‘Gelişim ve Değişim Koçu ünvanı kazanarak mesleğine yeni bir boyut katmıştır. Şu anda Mersin’de Çağ Üniversitesi’nde Tezli Psikoloji Yüksek Lisans yapmaktadır. Aynı zamanda psikoterapi yaklaşımlarından Transaksiyonel Analiz Uygulama eğitimini tamamlamıştır. Şu an kurumsal firmalara ve bireylere koçluk yapmakta ve iletişim eğitimleri vermektedir.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale