X

İrili ufaklı yaralarınızın olduğu dünyada kendinize doğru giden yolu bulun

Cusco’nun nemli, kocaman döşenmiş kaldırım taşlarında yürüyorum. Gecenin bir vakti olmuş, ertesi gün Machu Picchu’ya çıkacağım nihayet Peru’da geçirdiğim iki aydan sonra. Sabahın kör saatinde kalkıyor tur minibüsü. Bir şekilde uyku tutmamış, hostel dar gelmiş, divane gibi yürüyorum işte… Açık bir büfe gördüm, kibrit almak için adımlarımı hızlandırdım oraya doğru.

Ardımda bana doğru yürüyen bir adam… Uzun açık renk saçlı, oldukça salaş giyimli, neredeyse evsiz biri kadar bakımsız orta yaşın üzerinde biri. Tam da üzerime doğru yürümesinden ürktüm biraz ama yine de yiğitliği elden bırakmadım tabii, hiçbir şeyden rahatsız olmamış gibi devam ettim büfeye doğru.

Adam gittikçe hızlandı ve bir şeyler söyledi hiç anlamadığım. İçimde çığlık atan 16 yaşım ile dışarıdaki dünya vatandaşı bir yerde buluştular nihayet ve Arkama dönüp gülümsedim adama.

15 dakikadır seni takip ediyorum nereye gidiyorsun?” dedi,

-“15 dakika mı? Neden?” diye sordum.

Sokağa girdiğimde çok uzaktan gördüm seni ve başka bir şey göremedim, gelmek zorundaydım yanına.

Kocaman gözlerimi açıp sorgular şekilde baktım adama (sanırım bana sarkıyor).

Lütfen sana asıldığımı düşünme, sadece zorundaydım ve geldim.

-Peki dedim, içimde bin bir tilki…

Bir yere oturalım mı?

-Olur dedim.

Yol üzerinde açık hava bir bara oturduk, neredeyse kimseler yoktu içeride. Bir litrelik biramızı söyledik. Günlük sorular soruyoruz birbirimize, ikimiz de merak ediyoruz neden bu masada beraber oturduğumuzu. Sonunda konuşmalar pek bir yere varmayınca, isim şehir hayvan oynamaya başladık. Evet biraz komik, ama tatlı bir andı benim için.

Şili’de yoga hocasıymış, şimdi de Güney Amerika’yı dolaşıp kendi ile vakit geçiriyormuş. Keyfi yerinde sakin birine benziyor. Adını sormadım, o da benimkini sormadı. Oyun da eğlenceli gidiyor zaten… Bu sırada bir kedi zıpladı kucağıma, minik bir sokak tekiri. Mıncıklamaya başladım kediyi, hatta hızımı alamadım Elmayra gibi çekiştirip yoğurmaya başladım. Bu arada beni izliyordu adam, manalı bir ifadeyle uzunca yüzüme bakıp;

Sevmekte utanılacak bir şey yok” dedi.

Pek anlamadım söylediğini…

-Utanmıyorum ki, dedim.

Gülümsedi itibar etmez bir tavırla…

Biraz daha oturduk, sonra basitçe vedalaştık. Tam giderken, “Neden olduğunu buldum” dedi. O, o gün anlamıştı belki ama benim için üzerinden seneler geçtikçe, her anlattığımda, her konusu geçtiğinde başka bir bakışı öğreten, kendimin dipsiz kuyusuna sallanmış bir halat oldu söylediği. Anlamaya hala devam ettiğim…

Durup durup teşekkür ediyorum isimsiz öğretmenime…

Geçen gün bir seans içinde yaşadığım duygu durumu, beni kendi davranış modellerimden birine götürdü. Bu daha önce gözlemlediğim bir hal idi ama orada başka bir şeyler daha vardı görmem gereken…

Saklana gizlene dağıttığım sevgiyi gördüm. Bir şekilde almaya ve vermeye utandığım aşk halini. Sevilmeyi kabul edememe ve sevgiyi göstermekteki bilmezlik ve korkaklık halini.

Çocukluğumuzdaki kodlamalar, öğrendiğimiz onca davranış, algımızı öğrendiğimiz primitif halle şekillendirmeye itiyor. Birinin tam da gözlerinin içine bakarak söyleyemediğim sevgimi, içimden geldiği gibi paylaşamadığım coşkumu, gösteremediğim gerçek neşemi…

Bir konuya ilgili çalışmaya ve derinleşmeye başlayınca, aslında niyetiniz o konuyu aydınlatmak olunca, tüm dünya aynı hisse çalışıyor. Her gelen, her okuduğunuz, bundan bahsediyor; direkt ya da dolaylı…

Elbette ki, ben de aynısını yaşadım.

Çok yakın bir arkadaşım, çocukluk hallerine bakarken, en temel sevgi anlayışının korku olduğunu paylaştı. Bir başkası utanç, bir başkası görünmezlik…

O minik bebe hallerimiz dünya denilen mavi topa ayak bastıklarında, muhteşem bir hisle karşı karşıya kalacaklarını biliyorlardı. Pırıl pırıl, sevgi yumağı küçücük bedenler, mucizevi hissin kucağında ilk nefeslerini alacaklardı. Bu hissin adı kesinlikle sevgiydi!

Sevgi diye sarınıp kozalandığım, saklayıp büyüttüğüm his ‘utanç’mış meğer.

Bir diğerinin korkuymuş, gönlünün tam ortasına koyduğu…

Bir başkamızınki görünmezlik, değersizlikmiş…

Sevgi diye, doğduğumuz büyüdüğümüz ortamdaki hisleri kopyalamışız benliğimize. Ve bu algı o kadar yerleşmiş ki hamurumuza, bize değerli davrananın sevgisine kör olmuşuz. Korkutmayanın sevgisini alamamışız, sevmekten ve sevilmekten utanır, kaçar olmuşuz… Gerçek sevginin peşinden koşar sanırken kendimizi, korkunun, güvensizliğin, değersizliğin peşinden koşar olmuşuz…

Bir aşk ile karşılaşınca da çırak kalmışız yaşama. Neresinden tutacağımızı bilememişiz, o eksikliği nasıl dolduracağımızı ve nasıl iyileştireceğimizi… İşte tam bu noktada, bebekliğe bir yolculuk yaptım. Oradaki küçük Esra’ya. Yaşadığı hissin oluştuğu ana. Artık kendi yaşamını kurmuş, bir şekilde hayata dair kendi fikri olan hali ile. Onu kucağıma alıp yürümeye başladım bu güne doğru, yavaş yavaş büyüterek.

Nerede kalmıştık güzel bebeğim? Senin annen de baban da benim. Seni ben doğurdum! Sevgi ihtiyacından doğan tüm çılgınlıklar, muhteşem şeyler öğretti bu güne kadar.

Utancım, kendimi ortaya koyma şeklime; yetersiz hissedişlerim bir çok erk edinmeye; değersizliklerim gerçek ve ilahi değerler bulmaya; derin üzüntüm aşkın yaşamın her anına nüksetmiş güzelliğini görmeye, ölümü anlamaya yaklaştırdı beni.

İşte bu seyahatte, yaşama sevgilerini göstermeye, ruhlarının ışıltısını dağıtıp parlatmaya, bilgeliklerini paylaşmaya gelmiş ben dahil sayısız bebeğe bitmez tükenmez bir çağlayan gibi akan şefkat hissi verdi bana gözlerimde tonlarca yaşla…

Bakın etrafınıza, yaşı kaç olursa olsun, uçsuz bucaksız çocuk bahçesindeki yaralı bebeler gibiyiz. Her birimizin, istisnasız her birimizin irili ufaklı yaraları var. Bizi dünyaya büyük bir özveri ile misafir eden büyük sandığımız bebelerin de…

Ve şefkat, kendimiz dahil hepimizin en çok ihtiyacımız olan şey.

O çok canımızı yakanlar, kim bilir ne sanıyorlar sevgiyi, yaşamı…

O çok bilenler kim bilir nerelerde kanıyorlar…

Oturduğum yerden, sanki herkesi ben doğurmuşum gibi dünyada… Sevdim. Her birimizi, tek tek…

Bu o biricik olandan kopma hali, hepimizin içinde ince derin bir sızı, hep eksik hissettiğimiz… Ama bil ki bir kopuş yok, o biricik sensin, benim. Biriciğe giden yol, kendimize doğru giden yol…

Sevgi özünken ve bunu en iyi sen bilirken, neden utanırsın sen gibi sevmekten? Sen, yaşamdaki en eşsiz ruh iken, nasıl korkar ve saklarsın pırıltılı bilgeliğini?

Aslında sevmekten başka bir şey bilmezken, nasıl öğrendiklerini yerine koyarsın asıl bildiğinin!

Ve şimdi tam tersine, her insanın annesi, babası, atası, çocuğu, kardeşi, sevgilisi olmaya niyet…  İhtiyacın ve ihtiyacım her neyse kardeşim.

Almanın ve vermenin doğallığında olsun her şeyin, aşkla ve sonsuz şefkatle…

 

İlginizi çekebilir: Kendine teslim ol: Karanlığa girmeye cesaretin var mı?

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale