İnternet bağımlılığı bizleri yapayalnız insanlardan oluşan bir topluluk haline getirmek üzere. Pornografik siteleri takip etmeyi alışkanlık haline getirenler, chat yapmak uğruna sevdiklerini boşverenler, bahis sitelerinde biriktirdikleri tüm parayı harcayanlar günümüzün sıkça konuşulan konu başlıkları arasında.
Bunlar her ne kadar sıkça konuşulsa da yapılan araştırmalar aslında internet bağımlılığının korkulacak kadar sık görülen bir durum olmadığını söylüyor. Yapılan anket çalışmaları da bunu destekliyor. İnternet bağımlılığının felsefik tarafını oluşturan teoriler ise bilimsel verilere dayanmıyor.
Bununla birlikte psikologlar, internette çok fazla vakit harcayan insanları tarif etmek için “bağımlılık” kelimesinin doğru tanım olup olmadığını tartışıyor. Carneige Mellon Üniversitesi’nden Dr. Sara Kiesler bu durumu şöyle özetliyor:
“İnsanların çok sık yaptıkları davranışları ‘alışkanlık’ şeklinde tanımlamak yanıltıcı olabiliyor. Yalnızlık veya kumar bağımlılığından farklı olarak internet bağımlılığının psikolojik bir bozukluk yarattığına veya internet kullanımının uzun süreli bir tutkuya dönüştüğüne dair herhangi bir çalışma bulunmuyor.”
Ancak birçok psikolog, meselenin duygusal, psikolojik ve sosyal taraflarından etkilenip internet bağımlılığını konusundaki araştırmaları sahipleniyor. Çalışmalarında ise internette çok fazla vakit geçiren kişilerin özel hayatlarında ve iş hayatlarında yaşadıkları sorunları inceliyorlar. Bununla birlikte bazı araştırmacılar internetin kendine has etkilerini kendisine konu ediyor. Kişinin normalde sakınacağı şeylerin, internetle birlikte cazip hale gelmesi bu konu başlıklarından biri. Dr. David Greenfield, bu konuyla ilgili olarak “İnternet, geçmişte gördüğümüz hiçbir şeye benzemiyor. Sosyal açıdan iletişimi sağlayan ama aynı zamanda yalnızlaştıran da bir araç” diyor.
İnternetin bir alışkanlık olup olmadığıyla ilgili henüz net bir bilgiye ulaşılmış değil ancak bu konuda kendine has bir durum olduğu aşikar. Greenfield, internet bağımlılarının en çok ziyaret ettiği siber suçlar, sanal seks ve pornografik sitelerin kullanımından en çok etkilenenlerin de evlilikler ve ilişkiler olduğunu söylüyor.
Greenfield’in çalışmaları da dahil olmak üzere birçok çalışma, erkeklerin internet bağımlılığına daha yatkın olduğunu gösteriyor. Bazı araştırmacılar da kadınların da en az erkekler kadar internet bağımlılığına yatkın olduğunu ancak her iki cinsiyetin de kendine has konu başlıklarını tercih ettiğini söylüyor. Dr. Kimberly Young, 2000 yılında yaptığı bir çalışmasında kadınların daha çok flörtleşme ve
sanal seks ortamlarında vakit geçirdiğini, erkeklerin ise porno sitelere daha meraklı olduğunu ifade etmişti.
Kaynak:
American Psychological Association
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Bilinen bilinmeyen tüm yönleriyle siberseks bağımlılığı
Teknoloji çağında yetişen çocukların sahip olduğu 7 özellik
Gelişen teknolojinin ve internetin hiçbir zaman cevap veremeyeceği tek ihtiyaç