X

İnsülin direnci depresyon riskini artırıyor olabilir mi?

İnsülin direnci, günümüzün en yaygın sağlık sorunlarından biri. Vücudun insülin hormonuna karşı verdiği tepkinin bozulmasına bağlı olarak çeşitli hastalıklara zemin hazırlayan insülin direnci, vücuttaki tüm organların işleyişini olumsuz yönde etkilemekte. Beyin de bu organlardan bir tanesi. Beyindeki nöronların bozulmasından serotonin, dopamin gibi mutluluk hormonlarının seviyesini düşürmeye kadar birçok açıdan yaşam kalitesini düşüren insülin direnci, aynı zamanda depresyonla da yakın ilişkili. Son dönemlerde yapılan birçok araştırma, insülin direnci ve depresyon arasındaki ilişkiye dikkat çekmekte.

İnsülin direnci vücudu nasıl etkiliyor?

Hücrelerin insülin adı verilen hormona karşı daha az duyarlı hale gelmesi olarak tanımlanan insülin direnci, bütüncül sağlık açısından oldukça kritik. İnsülin reseptörleri, vücuttaki her hücrede bulunduğundan, hücrelerin insülin sinyallerine ne kadar iyi tepki verdiği, nasıl hissettiğimiz ve bütüncül sağlığımızın gidişatı üzerinde önemli rol oynamakta.

İnsülinin temel ve en çok bilinen işlevlerinden biri, kan şekeri seviyesini kontrol etmesi olduğundan, insülin direnci diyabet hastalığıyla da yakından ilişkili. Diyabetli kişilerde, hücreler insüline karşı o kadar dirençli hale gelmiştir ki, insülin artık kan şekerini sağlıklı bir aralıkta tutamaz. Sonuç olarak, kan şekeri seviyeleri yükselir ve çeşitli ilaçlarla kontrol edilmeye çalışılır; aksi halde olumsuz sonuçlar meydana gelebilir. Ne yazık ki, diyabetli bir kişi tedavi görse bile, bu tedavi altta yatan insülin direncini tamamen iyileştirmekte yeterli olmaz.

Diğer yandan, insülin, beyin de dahil olmak üzere vücuttaki her organı etkiler. İnsülin seviyeleri kronik olarak yükseldiğinde, beyin dokusu da insüline dirençli hale gelir. Henüz yeterli araştırma bulunmasa da insülin direncinin beyne olan etkisinin hafıza kaybıyla ilişkili olarak Alzheimer hastalığına da yol açabileceğine dair uzman görüşleri yer almakta. Halen araştırılmakta olan insülinin direnci ve beyin ilişkisine dair bazı çalışmalar, insülin direncinin amiloid β plaklarının birikmesine neden olarak iltihaplanma ve nörodejenerasyona zemin hazırladığından nöron sinyallerini de bozabileceğine vurgu yapmakta.

İnsülin direnci ve beyin fonksiyonları üzerine yapılan birçok araştırma, insülin direncinden sadece hafızanın, nöronların değil, beyinde gerçekleşen birçok duygu ve bilişsel becerinin de olumsuz etkilendiğine dikkat çekmekte. Üzüntü, konsantrasyon güçlüğü, odaklanma zorluğu, suçluluk duygusu, intihara meyilli olma, mutluluğun azalması, cinsel dürtü kaybı, motivasyon eksikliği, yorgunluk gibi depresyonun baş semptomları olan olumsuz durumları da tetikleyen insülin direncinin depresyonla yakın ilişkide olduğu birçok çalışma ile açığa çıkıyor.

İnsülin direnci ve depresyon

Depresyon ve insülin direnci üzerine yapılan birçok araştırma incelendiğinde bir nevi ‘tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan çıkar’ durumu olduğunu söylemek mümkün. İnsülin direncinin beyni etkileyerek serotonin, dopamin gibi iyi hissetme hormonlarının salınım seviyesini düşürdüğü ve depresif semptomları artırdığı araştırmalarca destekleniyor olsa da, konu ile ilgili yürütülen farklı araştırmalar da depresyonun tedavi edilmesinin insülin direnci riski taşıyan kişilerde diyabetinin önlenmesini veya geciktirilmesini sağlayabildiğine dikkat çekiyor.

Genç yetişkinler üzerinde yapılan bir araştırma, kadın ve erkek gençlerde depresyon ile insülin direnci arasında pozitif yönde bir ilişki olduğunu ortaya çıkardı. Çeşitli değişkenler aracılığıyla da ele alınan bu ilişkide, bel çevresinin önemli bir aracılık rolü üstlendiği de bulundu. Yani, elde edilen sonuçlara göre daha kilolu olmak ve dolayısıyla kalın bel çevresi ölçülerine sahip olmak, depresyon belirtilerini ve insülin direncini artırıyordu; bu nedenle kilonun kontrol altında tutulması, depresyon ve insülin direncini önleyici bir yöntem olarak literatürde yerini aldı.

Benzer şekilde yürütülen bir başka araştırmada da insülin direnci ile depresif semptomların arasındaki ilişki ele alındı ve insülin direnci ile depresyon arasında çift yönlü pozitif anlamlı bir ilişki olduğu saptandı. Şöyle ki, insülin direnci mutluluk hormonlarından biri olan serotonini olumsuz etkileyen serbest yağ asitlerinin seviyelerinin yükselmesine neden olarak depresif semptomların ortaya çıkmasında etkin rol oynuyordu. Öte yandan ise depresyon, hipotalamik-hipofiz-adrenal (HPA) ekseninin aktivasyonu ile ilişkili olduğundan insülin direnci durumuna yol açan kortikosteroid salınımını açığa çıkarıyordu. Yani, elde edilen bulgulara göre insülin direnci depresyonun açığa çıkmasına zemin hazırladığı gibi depresyon da insülin direncinin oluşmasına neden oluyordu.

Literatürde yer alan bu konuda yapılmış birçok araştırma, beyindeki etkilerinden yola çıkarak insülin direnci ile depresyon arasındaki ilişkide benzer sonuçlar elde etti. Bu nedenle birçok uzman ve bilim insanı araştırmalarına devam ederek insülin direncini ve depresif semptomları önleyici yöntemler ile ikisinin de ortaya çıkma riski azaltabileceğine dikkat çekti.

İnsülin direnci ve depresyon riskini azaltmak için neler yapılabilir?

Birçok uzmana ve bilimsel araştırmalara göre insülin direnci, yaşam tarzı değişiklikleriyle büyük ölçüde tersine çevrilebilir ve depresyon önlenebilir. Düzenli egzersiz, bütüncül sağlığın korunmasına yardımcı olmasının yanı sıra kilo verme sürecini de destekleyerek kişilerin ideal kilolarında olmaları konusunda destekleyici bir rol üstlenir. Diğer yandan beslenme, hem insülin direnci hem de depresyon başlıklarında en önemli değişken olarak ele alınmıştır.  Uzmanlara göre, işlenmiş gıdaların tüketimini azaltmak, mümkünse hiç tüketmemek, şeker alımını sınırlandırmak, kısaca sağlıklı beslenme tercihleri yapmak insülin direncine ve depresyon riskine karşı alınabilecek etkili önlemler arasındadır. Son olarak kişinin yaşam kalitesini doğrudan etkileyen uyku düzeni, bu çift yönlü ilişkide de etkin rol oynamaktadır. Yetersiz ve kaliteli uyku depresyon riskini artırdığından insülin direncine karşı da risk oluşturabilir. Bu nedenle, sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinmek hem depresyonu hem insülin direncini önlemek için yardımcı olabilir.

Kaynak: medicalnewstoday, psychologytoday, med.standford, diabetsjournals

İlginizi çekebilir: Cilt sorunları ve hızlı acıkmaya sebep olan insülin direnci hakkında her şey

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale