Derin bir nefes aldım önce, gözlerimi kapattım ve yumuşacık bir müzik açtım. Zihnimdeki saflığı örten her şeyi bir kenara bıraktım. Zihnimi dingin bir nehir misali huzurlu bir ana getirdim. Yanıma bir bardak su aldım. Bir yudum aldım. Boğazımdan geçişini hissettim suyun. Şu anda nefes alışımı duyuyorum. Bedenimde nefesin dağılımını, burnuma çarpan o yasemin kokusunu, ruhumdaki hafifliği… Bilgisayarı açtım ve dedim ki kendi kendime “Düşünme ve zihninden geçen cümleleri yaz.”
2005 yılının sonlarında nefes terapisiyle tanışıp, hayatı değişenlerden biriyim ben. Önceleri kendinden uzak, gücünün ve bilgeliğinin farkında olmayan, enerjisini, fikirlerini hep başkasına akıtan, kendisiyle sürekli savaşan, aldatan ve aldatılan bir kız çocuğu… Şimdi ise seven, sevilen, yaptığı işten zevk alan ve ondan para kazanan (ikigai), aşık bir kadın, tutkulu, neşeli, barışık, uyumlu ve huzurlu… Sonra anne oldum. Oğlumla birlikte daha da olgunlaştım, ben oldum, tam oldum, yolun dışında yürürken, yolda yürümeyi öğrendim. Yazar oldum 4 kitap yazdım. Anladım ki insan verdikçe çoğalıyormuş. Şifayı aktardıkça şifalanıyormuş.
Yaptığım hataları merak ediyor musun? Hadi anlatayım o zaman
1. Duygularımın ve düşüncelerimin beni yönetmesine izin vermek
Bizler duygularımız değiliz, düşüncelerimiz değiliz. Onlar akan bir şelale gibidir. İzin ver akmasına. Önüne taşlar koyma. Öfkeliysen yaşa ama öfke olma. Endişeliysen fark et ama endişe olma. Acın varsa yaşa ama acı da kalma. Tutunmak ve tanık olmak bambaşka şeylerdir. Duyguların seni durdurmasın, ona rağmen ilerle. Önceleri ya başarısız olursam, ya beğenmezlerse ya da yetersiz kalırsam gibi düşüncelerimden dolayı kendi potansiyellerimi bastırıyordum. Yani duygularım beni durduruyordu. Şimdi ise onlara rağmen ilerliyorum. Ara sıra beni yoklasalar da ben yol alıyorum ve ben ilerledikçe onlar benden uzaklaşıyor.
2. Enerjimi birilerini değiştirmeye çalışmak
Enerjimizin çoğunu kendimizi tanımaya, ilişkimizi iyileştirmeye değil de sanki karşı tarafı suçlamaya, eleştirmeye ve yargılamaya akıtıyoruz. Peki karşı taraf değişiyor mu? Hayır. Haydi gücünü eline al. Sen değişirsen dünya değişir. Davranış değişmeden deneyim değişmez. Düşünce değişmeden arzu ettiğin hayat yaşanmaz. Önceleri insanların hakkımı yediğini düşünürdüm, meğerse onlara izin veren benmişim. Önceleri beni kullandıklarını düşünürdüm, meğerse sınırlarını çizmeyen benmişim. Önceleri aldatılırdım, meğerse kendi potansiyellerimi görmezlikten gelerek kendimi aldatan benmişim. Şimdi kapılarımın tokmakları içeride ve ben izin vermedikçe kimse onları açıp içeri giremiyor.
3. Geçmişe tutunmak
“Annem beni sevmedi. Babam benimle yeterince ilgilenmedi. Maddi kaynaklarımız yetersizdi. Kimse bana yol göstermedi.” Yeter artık. Büyüdün, çocuk değilsin. Sorumluluk sana ait. Hayatının sorumlusu yüzde yüz sensin. Sevilmediysen işe kendini sevmekle başla. Desteklenmediysen kendini motive etmeyi öğren. Onay bekleme kendini onayla. Size bir sır vereyim; insan kendini sevmeden sevilmiyor. Değer vermeden değer görmüyor.
4. Negatif bir duygu geldiğinde direnç göstermek
Pozitif olmaya çalışmak negatifi büyütmek ve beslemekle aynı şey, hiçbir farkı yok. Enerjini nereye akıtırsan orayı büyütüyorsun. Son zamanlarda çalıştığım çoğu danışanım kaygılarla geliyor. “Ya hastalanırsam, ya kaybedersem, ya terk edilirsem, ya yalnız kalırsam?” Onlara sorduğum ilk soru “Bu düşünce geldiğinde ne yapıyorsun? Nasıl tepki veriyorsun?” Genel olarak çoğu o düşünceyi yok etmeye ve kovmaya çalışıyor. Kaybetme korkusunu dönüştürmeye çalışarak anı kaybediyor. Yalnız kalırsam düşüncesine takılarak hayatına birine sokamadığı için yalnız kalıyor. Zihninle konuş. Yok etmeye, direnç göstermeye çalışma. Eğer bir topu fırlatırsan o top senden uzaklaşır fakat topu bir duvara fırlatırsan sana aynı hızla geri döner. Serbest bırak zihnini, savaşma.
5. Gücümü ve yaşam kaynağımı dışarıda aramak
Sen bir mucizesin. Nefesinde Allah’ın 99 isminin enerjisi mevcut. Güç, kuvvet, başarı, azim, güzellik, kutsallık, sakinlik, bilgelik… O zaman enerjini neden bir başkasına akıtıyorsun? Gücünü nereden alıyorsun? Annenden, babandan, eşinden, parandan… Peki onlar ya yarın hayatında olmazsa? O zaman ne olacak? Kaynağın, şifan, gücün sensin. İlacın sensin ama sen hala görmekte direniyorsun. Haydi silkelen. Nefes al. Fark et nadideliğini…
6. Her şeyin benim istediğim zamanda ve şekilde olmasını beklemek
Bir tohum ekersin toprağa. Sularsın onu, güneşi görebileceği bir yer seçersin. Artık yapacağın bir şey yoktur beklemekten başka. Yapman gerekeni yapmışsındır. Bir arzun vardır. Ona can verirsin, duygu katarsın, inancınla sularsın. Sen yapacağını yaparsın sonraki görevin teslim olmaktır. Çünkü her şey doğru zamanda ve yerde gerçekleşir.
7. Her şeye evet demek
Gerektiğinde evet gerektiğinde hayır demeyi öğren. Maalesef genellikle hoşlanmadığımız durumlarda ve haksızlığa uğradığımız durumlarda susmayı hatta nefesimizi tutmayı tercih ediyoruz. Çünkü küçükken bize özellikle büyüklerin karşısında susmak öğretildi. Susmak en edepli davranıştı belki de büyüme çağında. Saygı olarak nitelendiriliyordu. Sevilmek için her şeye evet demek zorunda kaldın belki de. Ama şu anda işimize yaramıyor. İfade edemediğimiz her durumda kendimize ve kişiliğimize zarar veriyoruz. Kendimize olan saygımızı yitiriyoruz. Doğru zamanda ifade edilememiş her duygu, her söz öfkeye dönüşür. Kimse senin ne hissettiğini, ne arzuladığını, neye kırıldığını, sınırını bilemez ifade etmediğin sürece. Kendini sevgiyle ifade etmek bence en büyük özgürlük en büyük hafiflik ve öz saygıdır. Tabii ki doğru zamanda ve doğru yerde. Biriktirmeden öfkeyi…
8. Ön yargılara tutunmak
Hayatta hiçbir zaman tek doğru yoktur. Hayatta var olan her şey zıddıyla vardır. Her zaman başka bir seçeneğimiz vardır. Bu düşünce ve davranış işe yarıyor mu? Bu şekilde düşünerek kendini nasıl hissediyorsun? Daha farklı nasıl davranabilirsin? Daha farklı nasıl düşünebilirsin? Başka olasılıkların neler? Bu sorularla kendinizi daha farklı duygu durumuna getirebilirsiniz.
9. Kendimi kıyaslamak
Değerin bir başkasının sana biçtiği bir davranış değil, kendini ne kadar değerli gördüğünle ilgili bir şeydir. İçindeki çiçeğin açması için onu sula. Her insan farklıdır parmak izi gibi ve o farklılık hayatın eşsiz ahengini, ritmini ve mucizesini oluşturur.
Çok güzel bir sözle bitirmek istiyorum yazımı:
“Yanlışı bir başkasında değil, kendinde gördüğünde ‘BÜYÜ’meye başlarsın. Kendinden başka suçlayacak biri olmadığını anladığında ‘SAHİP OL’maya başlarsın. Kendinden başka kavga edecek birinin olmadığını anladığında ‘KAZAN’maya başlarsın. Dünyayı kendinden ayrı bir gerçeklikmiş gibi görmeyi bıraktığında ‘DÜŞLE’meye başlarsın.” Stefano D’Anna
Başka bir yazıda görüşmek üzere…
İlginizi çekebilir: Hayat ne kadar yaşadığınla değil, nasıl yaşadığınla ölçülür