dummy

İnsanlık tarihinin efsanelere konu olmuş en ünlü aşkları

Gerçek aşkın ne olduğunu yıllardır anlamaya çalışan insanoğlu, bugüne kadar yüzlerce büyük aşk hikayesine şahit olmuş ve genelde trajik sonlanan bu öyküleri dilden dile dolaştırarak nesilden nesile aktarmış. Çoğumuzun küçük yaştan beri tanık olduğu bu efsane aşklardan aşkından kendini çöllere vuran Mecnun’u büyüklerimizden dinlerken Romeo’nun ölmesine dayanamayıp zehir içen Juliet’i edebiyat derslerinde hayretle dinledik. Ya da Kleopatra’nın kollarında can veren Antony’in aşkından büyülendik. Biz de Uplifers olarak sizi tarihte bir yolculuğa çıkarmak ve bugüne kadar yaşanmış olan en büyük ve etkileyici aşk hikayelerini sizlerle paylaşmak istedik. İşte edebiyatta ve tarihte en çok konuşulan efsane aşklar:

dummydummy

Romeo ve Juliet

Kaynak: Wikipedia

İngiliz oyun yazarı William Shakespeare’in 1590’larda yazdığı oyun Romeo ve Juliet, en ünlü aşk hikayeleri arasında tartışmasız en üst sıralarda. Romeo ve Juliet, aileleri birbirine düşman olan ve bu düşmanlığın içinde aşklarını yaşamaya çalışan iki gençtir. Aşklarını yaşayamayan ve kavuşmaları imkansız olan sevgililerden Juliet, başka biriyle evlendirileceği günün hemen öncesinde bir rahipten yardım alarak kendisini bir kaç saatliğine ölmüş gibi gösterecek olan bir zehir içer. Planını Romeo’ya iletmesi gereken haberci görevini yapmaz ve Romeo Juliet’in ölüm haberini alarak Juliet’in cansız sandığı bedeninin yanında kendisini öldürür. Juliet uyandığında Romeo’nun ölmüş olduğunu görerek zehir içer ve intihar eder. İki gencin bu trajik sonu aileleri arasındaki düşmanlığı sona erdirir.

Şah Cihan ve Mümtaz Mahal

Kaynak: Listelist

Bu iki aşığın isimleri batı dünyasında pek bilinmese de, aşklarının sembolü olan Tac Mahal tüm dünyada büyük bir üne sahip. Babür imparatoru Şah Cihan ve karısı Mümtaz Mahal, birbirine aşkla bağlı bir çifttir. Mümtaz Mahal, 14. Çocuğunun doğumunda meydana gelen bir problemden dolayı hayata gözlerini yumunca, Şah Cihan hem duygusal hem de fiziksel açıdan kendisine zarar veren bir yas dönemine girer. Bu dönemde hem karısının ölümünden kaynaklanan acısını azaltmak hem de anısını yaşatmak için, döneminin en büyük ve görkemli yapısı olan Tac Mahal’i yaptırır ve karısını buraya defneder. Tac Mahal’in tamamlanmasından kısa bir süre sonra en büyük oğlundan kaptığı bir hastalık nedeniyle Şah Cihan da hayata gözlerini yumar ve çok sevdiği karısı Mümtaz Mahal’in yanına defnedilir. Bir efsaneye göre Şah Cihan, Tac Mahal’in bir kopyasının siyah mermerden yapılacak olan halini, Yamuna nehrinin karşı kıyısına yapmayı planlamış, ancak ömrü bu projesini gerçekleştirmek için yeterli olmamıştır.

Kleopatra ve Mark Antony

Kaynak: Tarihiolaylar

Mısır kraliçesi Kleopatra ve Mark Antony’nin öyküsü de, tarihteki trajik sonlanan aşklardan biri. Julius Ceasar’in ölümünden sonra onun katillerine karşı Mark Antony, Oktaviyus Caesar ve Aemilius Lepidus üçlüsü değişik bölgelerden Roma’yı idare etmektedir. Doğu bölgesi idarecisi olan Mark Antony Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya aşık olur ve tüm sorumluluklarını bırakıp kendisini bu aşkın büyüsüne kaptırır. Oktaviyus Caesar’ın Mısır’a girmesinden ve Kleopatra’ya karşı zafer kazanmasından sonra, başka bir yerde savaşta olan Antony, Kleopatra’nın öldürüldüğü haberini alır ve kendisini öldürmek ister. Hançerle kendisini öldürmeye çalışırken derin yaralar alan Antony, bu sırada Kleopatra’nın yaşıyor olduğunu öğrenir ve Kleopatra’nın yanına gitmek istediğini söyler. Antony, Kleopatra’nın kollarında can verir. Buna dayanamayan Kleopatra da kendisini zehirli bir yılana ısırtarak hayatına son verir. Kleopatra ve Antony’nin yan yana gömüldüğü varsayılıyor ancak nerede gömülü oldukları hala bir sır.

Paris ve Helen

Kaynak: Okuryazarım

Yunan mitolojisine göre Paris ve Helen’in aşkı Truva’nın düşüşüne neden olmuştur. Hikaye Truva prensi Paris’in 3 tanrıça arasından –Hera, Athena ve Afrodit- en adil olanının hangisi olduğuna karar vermesi istendiğinde başlıyor. Paris bu karar aşamasının sonunda Afrodit’i seçiyor çünkü Afrodit Paris’e, kendisini seçmesi durumunda dünyanın en güzel kadınını sunacağının sözünü veriyor. Dünyanın en güzel kadını olarak bahsedilen kadın, Kral Menelaus ile evli olan Sparta’lı Helen. Bir kaç yıl sonra Paris Helen’i almak üzere Sparta’ya gidiyor ve bu durum Truva Savaşı’nın başlamasına neden oluyor. Savaş sonunda Paris ölümcül yaralar alıyor, Helen ise Sparta’ya, kocasının yanına geri gidiyor.

Leyla ile Mecnun

İran’dan çıkan bir efsane olan Leyla ile Mecnun da tıpkı diğerleri gibi imkansız bir aşkın öyküsü. Hikayeye göre Leyla ve Mecnun çok küçük yaşta birbirlerine aşık olurlar. Birbirlerine gösterdikleri ilgi fark edilince, iki genç statü farkından dolayı birbirlerinden uzaklaştırılırlar ve görüşmeleri engellenir. Mecnun, Leyla’nın aşkı yüzünden kendisini çöllere vurur ve aklını yitirir. Adının Mecnun olması da bu akıl kaybından dolayıdır. Mecnun daha sonra çölde bir bedeviyle arkadaşlık kurar. Bedevi ona dua etmesi karşılığında Leyla ile kavuşacağı sözünü verir. Bu sırada Leyla’nın kavimi bir savaş sonrasında bozguna uğramıştır. Fakat Leyla’nın babası bu sefer de Mecnun’un akıl sağlığını yitirmesini öne sürerek evlenmelerine izin vermez ve Leyla’yı başka bir adamla evlendirir. Leyla’nın kocası öldükten sonra bedevi, Mecnun ve Leyla’nın buluşmasına aracı olur; ancak yaşadıkları süre boyunca birbirleriyle asla eskisi gibi olamazlar.

Tahir ile Zühre

Kaynak: Dailysabah

Dönemin padişahı ve vezirinin çocuklarının olmaması ikisinin ortak derdidir, bu dert onların ilişkisini dostluğa çevirir. Günün birinde bir dervişe rastlarlar ve dertlerine çare olacak bir elma alırlar. Elmanın yarısı padişahta yarısı vezirde kalır. Derviş, bu elmayı yedikten sonra birinizin oğlu, birinizin kızı olacak ve onları büyüdüklerinde nikahlayacaksınız der. Dervişin sözü gerçek olur ve bir elmanın iki yarısı olan Tahir ile Zühre doğar. Zaman geçtikçe birbirlerine sevdalanırlar ve karşılıklı manilerle türkülerle sevdalarını yaşarlar. Padişah ve vezir ikisinin evlenmesini istese de padişahın karısı bu evliliğe bir türlü razı gelmez. Tahir, sürgün edilir ve zindana kapatılır. Aradan yıllar geçse de birbirini görmeyen bu iki sevdalı için Tahir çok dua eder ve bir gün zindanın kapısı açılır. Tahir, Zühre’ye koşar. Ancak, padişah Tahir’i yeniden sürgün eder. Günler geçtikten sonra Zühre’nin başka biriyle evleneceğini öğrenen Tahir, celladın elinden ölmemek için dua eder ve cellat başındayken can verir. Zühre, Tahir’in ölümüne dayanamaz ve o da kendi yaşamına son verir. İki aşığın kavuşması, bu dünyada olamamıştır…

Ferhat ile Şirin

Kaynak: Fwmail

Padişahın tek kızı olan Şirin güzelliği ile meşhurdu. Bir gün padişah Şirin’e köşk yaptırmak ister ve yetenekli bir nakkaş olan Ferhat’ı tutar. Ferhat ile Şirin köşkün yapılma sürecinde birbirlerine sevdalanırlar. Aralarındaki sevdayı öğrenen Sultan Mehmene Banu bu ilişkiye kesinlikle karşı çıkar ve Şirin’i Fethat’a vermemek için uzaklardaki Şahinkaya Dağı’nı aşarak oradan köye suyun akmasını sağlamasını ister. Ferhat buna karşılık eline kazmasını alıp kayaları delmeye başlar ve sonunda kayalar delinir su şehre akmaya başlar. Ancak, Mehmene Banu bunun olacağını hissettiği için Şirin’i Ferhat’a vermesin diye bir cadıyı görevlendirip dağdaki Ferhat’ın yanına yollar ve Şirin’in öldüğünü söylemesini ister. Cadı Ferhat’a Şirin’in helvasını getirdiğini söyler ve Ferhat oracıkta canına kıyar. Ferhat’ın öldüğünü duyan Şirin de kendini o dağdan atar. Efsaneye göre her yıl ikisinin yan yana olan mezarlarında gül biter.

Dali ile Gala

Kaynak: Onedio

Çocukluğu travmalarla dolu olan Dali, kadınlardan, ilişkilerden ve cinsellikten kaçıyordu. Tüm duygularını sadece resimlerine aktarıyordu. Kadınlardan uzakta bir yaşam sürdürmeye çalışırken bir gün Gala ile karşılaştı. Dali ondan çok etkilenmişti. Ancak Gala evliydi ve çocuğu vardı; bu onlara engel olmadı. Kocasını ve çocuğunu terk eden Gala, Dali’nin hem sanatını hem ruhunu besledi. İkisinin de sahip olduğu delilik, ilişkilerine de yansıyordu. Zaman geçse de cinsellikten kaçan Dali’nin aksine Gala’nın cinsel yaşantısı fazlasıyla çalkantılıydı. Dali ise bu konudan duyduğu yoğun acıyı resimlerine yansıtmaya devam ediyordu. İlişkileri tüm tuhaflıklara rağmen 50 yıl sürdü. Hayatını kaybeden Gala’nın ardından Dali’nin şu sözlerine tarihin tozlu sayfalarına kazındı: “Gala’nın acısından –ki benim acımdır-, Gala’nın ölümünden –ki benim ölümümdür- başka hiçbir şey hayatıma dokunamaz.”

Frida ile Diego

Kaynak: Brandlifemag

Sanatı kadar acılarıyla da tanınan Frida, çok küçük yaştan itibaren maruz kaldığı travmaların ve sakatlıkların etkisiyle yaşamına devam ederken ’Meksikalı Michalangelo’’ olarak tanınan Diego Rivera ile tanıştı ve evlendi. Sadakatsizlikler, trajediler ve karşılıklı aldatmalar ile dolu bu evlilik, Frida’nın acılarına acı ekliyordu. Boşanmalarına rağmen yeniden evlenen ikilinin hayatlarına hep başkaları da girip çıkıyordu. Aşk acısının yanı sıra fiziksel acılarına karşı da savaş veren Frida, Diego’nun kendisine yaşattıklarını şöyle aktarmıştı: “Eskiyor bütün bedenler. Ama acı çeken bir yüreği var ise bedenin, daha hızlı çürüyor o beden. Benim acı çeken bir yüreğim var Diego. Seni sevmeye başladığım o günden beri, acı çeken bir yüreğim var. Beni anlamadın demeyeceğim. Beni anladın. Zaten en dayanılmaz acı buydu. Sen beni anladın. Anladığın halde canımı yaktın Diego…”

Hitler ve Eva Braun

Kaynak: Dailystar

Tüm dünyanın tanıdığı, tarihin kaderini değiştiren, en büyük sevdası Almanya olan Adolf Hitler’e aşık Eva Braun, Hitler’in aksine politika ile hiç ilgili değildi. Onun için varsa yoksa her şey Hitler’e olan aşkıydı. Eva’nın aşkına hiçbir zaman tam olarak karşılık vermeyen Adolf Hitler, tüm vaktini, enerjisini Almanya için harcıyordu. Hitler’in ilgisizliğine dayanamayan ve Almanya aşkının kendi aşkından büyük olduğunun bir türlü kabul edemeyen Eva Braun, defalarca intihara kalkıştı. Ancak istediği ölüme kavuşamadı. Evlilik fikrine bir türlü ısınamayan Hitler ise beklenmedik bir şekilde Berlin’in kuşatıldığı gün Eva ile evlenmeye karar verdi. Yalnızca bir gün süren bu evlilik ikisinin de intihar etmesiyle bu dünyada son buldu.

İlginizi çekebilir: ‘Havada aşk kokusu var’: Aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Yapay Zekânın Mutfaktaki Sırrı: Kusursuz Pişirme Siemens iQ700’de Gizli

Mutfak sadece yemek pişirdiğiniz bir yer değil; sabah kahvaltısına sıcak börekler hazırlarken güne başladığınız, akşam sevdiklerinizle sohbet ederken fırından mis gibi kokuların yayıldığı, evinin en sıcak köşesi. Akıllı teknolojiler ve yapay zekâ sayesinde, artık o köşe çok daha akıllı. Siemens’in iQ700 Fırını, sıradan bir pişirme deneyimini size özel bir sanata dönüştürüyor. Fırına koyduğunuz kek her seferinde mükemmel kabarır, et istediğiniz oranda pişer, sebzeler rengini ve vitaminini kaybetmeden tabağınızı süsler. Siemens iQ700, tüm bu süreci sizin yerinize izliyor, her detayı sizin için mükemmelleştiriyor. Artık mutfakta yalnız değilsiniz; yanınızda sizi anlayan akıllı bir “yardımcı şef” var.



Kamera kontrollü mükemmellik: Yemeğinizi “tanıyan” zekâ

Siemens iQ700 fırını farklı kılan en çarpıcı özellik, sıradan bir pişirme deneyimini akıllı bir mutfak asistanına dönüştüren yapay zekâ destekli kamera teknolojisi. Bu teknoloji sayesinde, fırın artık sadece ısı veren bir cihaz değil; sizinle birlikte düşünen, sizi anlayan bir mutfak şefi gibi çalışıyor.

Fırına bir kek koyduğunuzda, Siemens iQ700 hemen tanıyor. Çünkü 100 farklı yemeği tanıma özelliği sayesinde kekten rostoya, pizzadan böreğe kadar onlarca tarifi analiz edebiliyor. Her birini kendi pişirme ayarına göre değerlendiriyor ve o yemeğe en uygun ayarları kendisi seçiyor.



Üstelik en ince ayarları otomatik yapması sayesinde sıcaklık, pişirme süresi ve pişirme modu gibi detayları sizin için ayarlar. Siemens iQ700, her yemeğe özel ideal koşulları kendi belirliyor. Siz sadece malzemeleri hazırlıyorsunuz; gerisini o hallediyor.



Ve en büyüleyici kısmı: Kamera kontrollü pişirme ve otomatik kapanma (cookControl Pro) sayesinde, yemeğinizin kızarma derecesini veya iç sıcaklığını izleyerek, tam kıvama ulaştığında pişirmeyi otomatik olarak sonlandırıyor. Böylece yemeğin az ya da çok pişmesi endişesi tamamen ortadan kalkar.

Pişirme sanatını destekleyen akıllı sensörler

Yapay zekâ, iQ700 fırınlarda yalnızca kamerayla sınırlı değil; her yemeğe kusursuz kıvamı kazandırmak için geliştirilen sofistike sensörlerle deneyimi bir üst seviyeye taşıyor. Çünkü Siemens iQ700, pişirme sürecini sizin kadar ciddiye alıyor.

roastingSensor Plus, üç farklı noktadan ısıyı ölçen gelişmiş bir termometreyle etin, tavuğun ya da balığın iç sıcaklığını anbean takip ediyor. Siemens iQ700 ile fırının kapağını hiç açmadan, etin sıcaklığından pişip pişmediğini kendi belirliyor. Sonuç, dışı çıtır ama içi sulu bir lezzet… Şeflerin elinden çıkmış gibi, her seferinde aynı kusursuzlukta pişen lezzetleri artık evinizde deneyimleyebilirsiniz.

Tatlıdan tuzluya her hamur işinde aynı titizlik geçerli. bakingSensor Plus, fırın içindeki nemi ve sıcaklığı analiz ederek kek, poğaça ya da ekmeklerinizin ne zaman mükemmel kabarıklığa ulaştığını tespit ediyor. Böylece kekiniz her defasında istediğiniz gibi kabarır, içi yumuşak kalır.

Her detayında profesyonel bir şefin özeni, her dokunuşunda kusursuz bir pişirme dengesi… Siemens iQ700, sadece pişirme sürecini değil, mutfakta yarattığınız deneyimi de yeniden tanımlıyor.



Hayatı kolaylaştıran ekstra özellikler

Siemens iQ700, sadece kusursuz pişirme sonuçlarıyla değil, modern yaşamın hızına uyum sağlayan akıllı çözümleriyle de fark yaratıyor. iQ700, sizin için mutfakta geçen zamanı kolaylaştırmayı da biliyor.

FullSteam Plus özelliği sayesinde buhar ve 120°C ısı kombinasyonuyla yemekleri %50’ye kadar daha hızlı pişirirken, vitaminleri ve lezzeti koruyor. Dışı çıtır, içi sulu balıklar ya da sebzeler hazırlamak artık sadece birkaç dakikanızı alıyor. Üstelik tüm bunları yaparken besinlerin doğallığını koruyor; yani sağlıklı ve lezzetli sofralar, zamandan ödün vermeden mümkün hale geliyor.

Siemens Home Connect uygulamasıyla Siemens iQ700 fırınınız dışarıda olsanız bile sizinle her yerde. Telefonunuzdan uygulamayı açın, yemeğinizi uzaktan pişirmeye başlayın, sıcaklığı ayarlayabilir hatta iç kameradan yemeğinizin ne durumda olduğunu izleyebilirsiniz. Eve geldiğinizde yeni pişmiş yemek kokusuyla karşılanmak artık yalnızca konfor değil, Siemens iQ700 ile modern yaşamın akıllı kolaylığı.

Hijyen konusunda en rahatlatıcı detay ise activeClean® (Pirolitik Temizlik). Siemens iQ700, iç yüzeyinde biriken yağ ve kalıntıları yüksek sıcaklıkta küle dönüştürerek kendini tamamen temizliyor. Sizin yapmanız gereken, fırın soğuduktan sonra bir bezle hafifçe silmek. Artık temizlik için vakit harcamanıza gerek yok; çünkü iQ700, size zamandan fazlasını kazandırıyor.

Siemens iQ700, modern yaşam temposunu anlayan, sizin yerinize düşünen bir mutfak deneyimi sunuyor. Hız, hijyen ve lezzet… Hepsi tek tuşla elinizin altında.

Mutfakta yeni bir yetenek

Siemens iQ700 Fırın, sadece bir ev aleti değil; mutfak yeteneğinizi parlatmanıza yardımcı olan, en zorlu tariflerde bile yanınızda olan akıllı bir asistan. 

Unutmayın, her mükemmel sofranın ardında doğru bir seçim vardır. Ve bu seçimi Siemens iQ700 ile yapabilirsiniz. Sonuçta Siemens, teknolojinin keyfini bilenlere. Siemens’in iQ700 ve daha birçok ürününü keşfetmek için tıklayın.Siemens iQ700





İlgili Makale
whatsapp