X

İnsanlık için bir itibar meselesi: Şimdi yeniden ayağa kalkma zamanı

İtibar. Yaptığınız her şeyde, olduğunuz her halde itibar. Yaşam koca memeli bir anne gibi öğretmeye devam ediyor.
Varlığın itibarı, varlığın varoluşsal hakkı, varlığın tanınması ve varoluşuna saygı kişinin kendine olan itibarını, kişinin yaşama ve diğerlerine olan itibarını güçlendiriyor. Buna değersizlik de diyebilirdik.

Değersizlik geçici, yeri doldurulabilir gibi geliyor. İtibarsızlık ve buna duyduğun inanç, yaptığın her işi, olduğun her hali değersizleştiriyor. Bu daha da aşağıda bir şey, balçıklar içinde, telafisiz bir his. Alnına dövme yaptırılmış, ayağına halhal takılmış, sırtına bir damga basılmış bir fahişe, bir köle gibi… Saklanacağın hiçbir yerin olmadığı, her durumda kabak gibi göründüğün durum.
Bir dilencilik, bir aşağıdalık…
Değersizlikten farkı, itibarınızı elinizden alanlara bir şekilde bağlı ya da bağımlısınızdır. Sizi zedeleyenler, sizin kurtarıcınız gibi görünebilirler. Düzeltmeniz, şifalandırmanız gereken yerdir orası.
Değersizlikte, kendi değerinizi başka yerlerden azami doldurabilir, sizi değersiz kılanları sisteminizden çıkarabilirsiniz.
Aksini ispatlayabilirsiniz, değerinizle!
İtibarınız sarsıldığında ve hatta doğduğunuz andan itibaren itibarsız olduğunuzda aksini ispat edemezsiniz. Ancak itibarsızlaştırıldığınızı görebilirsiniz. Ve bu gerçekten acıdır. Burada bir kopuş vardır, burada bir sınıf ve ayrışma vardır.
Gerek aile içinde, gerekse toplumlar içinde.
İtibarsızlaştırma, insanlığın en pis iftiralarından, en görünmez kelepçelerindendir. Ve bunu öğrenenler, sadece bununla savaşırlar. Değeri, itibarsızlaştırarak kazanırlar. Gerçek bir savaşa bile girmezler.
Kadınlar, çocuklar, erkekler, toplumlar, meslekler, haller itibarsızlaştırıldı.
Değeri düşürülmedi, yok sayıldı, yerin altına itildi.
Canlılar, varoluş itibarsızlaştırıldı. İnançlar, sevgi, saygı, hürmet hepsi ama hepsi itibarsızlaştırıldı.
İtibarsızlık, insanlığın elinden “varolma” hissini alıyor. Kendisine tasma takıp ucunu bir başkasının eline veriyor. Burada oyun yok.

Çocukluğunda varlığına dair bir kabul görmemiş, söz sahibi olamamış, varoluşu zedelenmiş ve bu zedelenme sürekli olarak devam etmişse bir bireyde; kendi itibarını, kendi gücünü, kendine olan inancını ortaya koyamaz. Kendi fikrini dile getiremez. Yetersizlik hissinden kolaylıkla kurtulamaz. Çünkü yaptığı her eylem boşluğa atılmış bir pamukçuk gibi ağırlıksız ve yersiz kalır kendi gözünde.
Ve bu bireyler sağlıklı bir tartışmaya giremez, fikir ayrılıklarında orta yolu bulamaz, onay alamadıklarında oluşan hisle baş edemezler. Bu yüzden kendilerine yapılanı yaparlar, karşısındakileri itibarsızlaştırarak kendi durumlarını görülmez ve/veya değerli durumuna geçirirler. Elbette yine kendi gözlerinde.
Herkese, her şeye karşı bir düşmanlık beslemeye meyillidirler, özellikle de rekabet etmek, göz önünde olmak ve bir şekilde başarı sağlamak isteniyorsa…
Savunma mekanizmaları budur. “Yok” olan bir kişinin sınırı da olmayacağı için, sınırlarını korumak için dışarı saldırır.
Hem itibarsızdır, hem de itibarsızlaştırır.

Bu şekilde toplumlar ayrıştırıldı.
Bu şekilde ışıl ışıl insanlar kendilerini fark edemeden göçüp gitti.
Bu şekilde topraklar ayrıldı.
Bu şekilde ırkçılık başladı.
Bu şekilde insanlık parçalandı.
Bu şekilde insan doğadan, yaşamdan koptu.

Köylü olmaktan utanılan günleri de gördük biz, kültürümüzden, inancımızdan utandığımız günleri de…

Ve itibarsızlaştırmaya devam ediyoruz.
Artık buna bir son verme zamanı. Yaşamın her noktasından, yaşamsal haklarımıza, varlığımıza, insanlığımıza itibarsızlık edilmesine izin vermeyi bırakmamız gerekiyor.
Önce biz yapmayarak, önce insanların emeklerine, çabalarına, oldukları hallerine saygı duyarak, onların, “kendimiz dışındakilerin” yaşamdaki yollarına ve şekillerine saygı duyarak…
Sonra kendi merkezimizde, kendi hissimize, fikrimize, emeğimize, gönlümüze saygı duyarak. Bu sınırları ne olursa olsun, kim olursa olsun çiğnetmeyerek.
Varım ve buradayım diyerek!
Buradayız çünkü ve varız…

Evvela kendimizle “bir” olalım ve iade-i itibarı biz verelim kendimize.
Bu yaşamdaysan, şu anda öyle veya böyle nefes alıyorsan, “söz söylemeye”, “istediğin gibi yaşamaya” hakkın var.
Başka da bir konu yok, bu kadar. Bu tartışılamaz!
Sen varsın ve yaşam da hakkın. Ne olursa olsun.
Sen var olduğun zaman, diğerleri dediğinde görünür olacak güzel kalpleriyle gözüne. İnsan olmasına gerek olmayacak “can” demek için.
Önce sen görünür ol kendine, sonra tüm yaşam bir olur seninle.

Alev alev yanan için, alev alev yakıyor dünyayı. Görünür ol ve gör artık. Sınırını çiz ve ayağa kalk. Yaşam senin, hayat senin, yer senin, gök senin, toprak senin, ağaç senin, su senin… Tarih senin, dünya senin.
Neye sahip olduğunu bil, kim olduğunu hatırla ve kalk ayağa!
Şimdi tam zamanı.

Hepimize geçmiş ve şifa olsun…

İlginizi çekebilir: Zihninizi özgürleştirin: Hem dünya hem sizin için başka bir yaşam mümkün

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale