‘Tüm dünyayı etkisi altına alan ölümcül bir virüs’ söylemi kulağa ne kadar da bilimkurgu filmlerinden fırlamış, klişe bir replik gibi geliyor öyle değil mi? Kendimizi distopik bir kurgunun içine sıkışıp kalmış gibi hissettiğimiz, hatta zaman zaman içimizden gerçekliğini sorguladığımız pandemi dönemi tüm dünyanın günlük alışkanlıklarını ve hayatı algılayış şeklini kökünden değiştirdi. Yurt dışı seyahatleri, sergiler, açılışlar, tüketim çılgınlığı, trafik, yoğun iş yaşamı, toplantılar, arkadaş buluşmaları, gece hayatı derken inanılmaz bir hızla akıp giden ve hepimizi peşinden sürükleyen yaşamı hızla giden bir arabanın frenine aniden basılmışçasına durduran Covid-19 salgını hepimizde ani bir şok etkisi yarattı.
Hayat eve sığar mı?
‘Beklenmedik’ bir anda tüm dünyada hayatı adeta durduran pandemi ve eşzamanlı gelen uzun karantina dönemi bizi çoğu zaman içine sadece yatmak için girdiğimiz, otel gibi kullandığımız, hayatımızın o kadar da merkezinde olmayan evlerimizle sıfırdan, eşsiz bir bağ kurmaya mecbur bıraktı.
Önce biraz korktuk, endişelendik, ağladık, bekledik, sıkıldık, bunaldık. Duvarlara baktık, saatlerce bomboş sokakları izledik, eşyaların yerini değiştirdik, fazlalıklardan kurtulduk ya da bol bol satın aldık. Bazılarımız dört duvarla çevrelenmiş bir çatının altında kendiyle yüzleşmenin zorluğunu yaşadı; bazılarımız ilişkilerini, dostluklarını, samimiyeti sorguladı. Bu uzun süreç kimimiz için üretmek, topluma katkıda bulunmak, kendini geliştirmek için bulunmaz bir fırsatken kimimiz yılların yorgunluğunu üstünden attı. Her ne olursa olsun, dünya üstündeki her bir çatının altında birbirinden farklı, birbirinden eşsiz, birbirinden özel milyonlarca farklı deneyim yaşandı.
Sanatçı Aslı Çelikel de bu dönemde hepimizin hayatına bir yerinden dokunan, muhteşem bir projeye imza attı. İstanbul’daki 21 farklı eve konuk olan sanatçı çocuklu ailelerin, yalnız yaşayanların, arkadaşlarıyla ya da partneriyle evini paylaşanların, kısacası hepimizin karantina hallerinin küçük bir örneklemini mercek altına aldı. Fotoğraflar, video kayıtları, yazılı metinler ve ses kayıtlarıyla oluşturulan sanat projesi, ayrıca tamamı iPhone ile filme alınmış küçük yaşam kesitlerinden oluşan muhteşem bir kısa filmle taçlandırıldı.
‘Bir gün ansızın başka bir dünyaya uyanmak,
durumu idrak etmeye çalışırken endişe duymak,
ardından bir evin içinde sıkışıp kalmak.
İçinde bulunduğun durumu değerlendirmeye çalışırken ayıklamaya başlamak, eksiklerini farketmek, üzerine gitmek ve bununla beraber gelen öğrenme isteği…
belki kendini şımartmak, belki de bir mola.
Zaman bol mu?
Sağlıklı beslen, sporunu yap, iyi uyu.
Üretmeye çalış ama zorlan.
Sonra aniden dur!
Uyanmama isteği, yarınını görememek, göz teması kuramamak.
Yabancılaş!
Yüzleş!
Ve sonra da alış.
İşte tam olarak ‘beklenmedik alışkanlık’ üzerine kurmak istedim projeyi.
Maskelerimizi ceketler gibi asmak kadar beklenmedik alışkanlık hem de.’
‘Bizim gibi insanlar evlerinde ne yapıyor?’ sorusuyla yola çıkan sanatçının bir araya getirdiği yaşam hikayelerini kendi el yazılarından okumak, her birinin deneyimini en doğal haliyle yansıtan fotoğrafları ve video çekimlerini https://www.unexpected-beklenmedik.com/ sitesinden detaylı olarak inceleyebilirsiniz.