X

İnsanlar hala evrim geçiriyor mu?

Günümüzdeki modern insanın oluşması, binlerce yıl süren doğal seleksiyon sonucu gerçekleşmiştir. Fakat, düşünmemiz gereken bir soru var; hala evriliyor muyuz? Yeni yapılan araştırmalara göre, insanlar hala evrim geçiriyorlar. Sheffield Üniversitesi’nin hayvan ve bitki bilimi bölümünden Doktor Virpi Lummaa “Evrimin bittiğini düşünmek  ve insanları anlamak için binlerce yıl öncesini araştırmak aslında çok sık yapılan bir yanlış anlama” diyor.

İnsan ırkının hala evrilmesinin yanı sıra, bu evrim geçmişten bile daha hızlı oluyor. Son 10.000 yıl içinde evrilme hızının 100 kat daha arttığı biliniyor. Genlerimizde daha fazla mutasyon oluşuyor ve bu mutasyonlardan daha çok doğal seleksiyon meydana geliyor. Uplifers olarak, insanların hala evrildiğini gösteren ipuçlarını sizler için derledik.

Süt içiyoruz

Geçmişte insanların laktozu sindirmesine yardımcı olan genlerin anne sütü tüketimi bittikten sonra çalışmayı durdurduğu biliniyor. Fakat, inekler, keçiler ve koyunlar insanlar tarafından medenileştirildiğinden beri, süt içmenin insanların sağlığı için çok yararlı olduğu ortaya çıktı. Ayrıca, laktoz sindirebilen genetik mutasyona uğramış insanların genlerini daha rahat çoğaltabildikleri ve yayabildikleri bulundu.

2006 yılında yapılan bir araştırmaya göre, 3000 sene öncesine kadar laktoza karşı toleranslı olmak Doğu Afrika’da hala gelişmekte olan bir durumdu. Günümüzde ise sütü sindirmek için ihtiyaç duyulan genetik mutasyon Kuzey Avrupa’dan gelenlerin %95’inde bulunuyor.

20’lik dişler yok oluyor

 Atalarımızın bizden daha büyük çeneleri olduğu için daha kolayca köklü yiyecekler, yeşillikler ve kuruyemiş tüketebiliyorlardı. Her yediklerini dişleriyle koparıyorlardı. Fakat, bu durum dişlerine zarar veriyordu. Atalarımızın bu alışkanlıkları 20 yaş dişinin ortaya çıkmasına neden oldu.

Günümüzde yemeği kesmek için dişlerimizi değil, çatak bıçak kullanıyoruz. Ayrıca, yemeklerimiz eskiye nazaran daha yumuşak ve daha kolay çiğnenebiliyor. Çenelerimiz de eski zamanlara göre daha küçük. Bundan dolayı, ağzımızda 20 yaş dişleri için yer bulunmuyor bu yüzden de 20 yaş dişleri çıktığında inanılmaz derecede ağrıya sebep oluyor. Yapılan bazı araştırmalara göre, insanların %35’i 20 yaş dişleri olmadan dünyaya geliyor. Bazı kaynaklar ise, hayatımızın bir döneminden sonra 20 yaş dişlerinin tamamen ortadan kaybolacağını belirtiyor.

Hastalıklara karşı direnç sahibiyiz

2007’de bir grup araştırmacı 1800 genin insanlarda sadece 40.000 senedir yaygınlaştığını buldular. Bu  genlerin çoğu, sıtma gibi hastalıklarla savaşma özelliğine sahip. 12’den fazla genetik değişken, sıtmayla savaşmak için Afrikalılar arasında hızla yayılıyor. Bir diğer araştırmaya göre, doğal seleksiyon şehirde yaşayan bireylerin işine yaradı. Detaylı açıklamak gerekirse, şehirde yaşayan bireyler genetik değişime yol açtı ve böylece tüberküloz ve cüzzam gibi hastalıklara karşı kişilerin direnci arttı. Royal Holloway biyoloji bölümünden Dr. Ian Barnes “Bu durum hala evrildiğimizin bir göstergesi” diyor ve ekliyor “Hala evrilmemiz şehirlerin doğal seleksiyona olan katkısını ortaya çıkarıyor.”

Beyinlerimiz küçülüyor

Her ne kadar farkında olmasak da beyinlerimiz son 30,000 senedir küçülüyor. İnsan beyninin ortalama hacmi 1500 mililitreden 1350 mililitreye düştü.

Bunun nedeni olarak üç adet açıklama yapılıyor:

  • Bir grup araştırmacı beynimizin küçülmesinin nedeninin zekamızın gerilemesi olduğunu öne sürüyorlar. Araştırmacılar, toplumdaki insan sayısı artıkça beyin hacminin küçüldüğünü düşünüyorlar.
  • Bir diğer grup araştırmacı ise beynin küçülmesinin zeka geriliğiyle alakası olmadığına ve küçük beyinlerin daha verimli çalıştığına inanıyorlar. Beyin küçüldükçe, daha hızlı çalışıyor ve daha az yer kaplıyor.
  • Son teori ise, beyinlerin hacminin küçülmesi aslında evrimsel olarak bize sağlanan bir avantaj çünkü küçük beyinli olan insanların daha sakin ve iş birliği yapmaya daha istekli olduğuna inanıyorlar.

 Mavi gözlerimiz var

Orijinal olarak aslında bütün bireyler kahverengi gözlere sahipti. Fakat, 10.000 yıl önce, Karadeniz’e  yakın bir yerlerde yaşayan biri kahverengi gözleri mavi göze çeviren bir genetik mutasyon geçirdi.

Ayrıca, mavi gözlü olmak aileyle ilgili bilgi edinmemize de yardımcı oluyor: Eğer iki ebeveyn de mavi gözlüyse, çocuğun mavi gözlü olmaması imkansız. Ayrıca, eğer aile büyüklerinde genellikle mavi göz hakimse, çocukların ve torunların mavi gözlü olma ihtimali çok yüksek. Bu durum yapılan bir araştırmanın verilerine anlam katıyor; araştırmaya göre erkekler mavi gözlü kadınların kahverengi gözlü kadınlara göre daha çekici olduğunu belirttiler.

Kaynak:

mental_floss

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale