X

İnsanın en önemli sorumluluğu: Sağlığımız ve mutluluğumuz için harekete geçmek

Yeni yılın ilk haftasından merhaba! Hepimizin evlerinde kutlamalarımız mevcut şartlar altında olabildiğince yapıldı, hediyeler verildi. Daha önemlisi dilekler dilendi ve her yıl olduğu gibi belki bu yıl ilk defa, daha bir kararlılıkla yeni başlangıç kararları alındı. Belki de pandemi yorgunluğu ile bu yıl tamamen akışa teslim olunmaya niyet edildi. Elbette güzel şeyler yaşamayı umarak. Hangimiz kendimiz ve sevdiklerimiz için aksini isteyebiliriz ki?

Bu yıla dair seçimimiz ne olursa olsun her koşulda ihtiyacımız olan şey hiç olmadığı kadar kendi sorumluluğumuzu almak. Okul yıllarınız nasıldı, bilmiyorum. Kopya çekenlerden mi, kopya verenlerden miydiniz? Belki her iki grupta da değildiniz ve hem verene, hem çekene çok kızıyordunuz. Hangi grupta olursanız olun, yazılı sınavlarda kopya sisteminin daha kolay işlediğini, sözlüde bunun pek de aynı verimle yürümediğini hatırlarsınız. Neticede hepimize aynı sorular sorulmuş olsa dahi sınıfta bir arkadaşımızın soruyu çözmesi, herkesin sınıfı geçmesini sağlamadı, sağlayamaz da. Kopya çekerek varabileceğimiz yer, kopya kaynağının sürekliliği kadar; bunun da sonsuz olmadığını hepimiz biliyoruz.

Yaşamlarımızda varoluş amacımız günü kurtarmaktan çok daha fazlası, hepimiz manası yüksek varlıklarız. Bu nedenle ezbere alınmış ritüeller sınavda kopya çekmek kadar işe yarar ancak. Sırf herkes yapıyor diye veya sadece yapabiliyoruz diye herkesin yaptığını hiçbir şey hissetmeden tekrar etmek bu yüzden işe yaramaz. Teknoloji ve bilginin ışıdığı bu zamanlarda ulaşılabilir pek çok ritüel varken, bazılarımızın âşık olduklarının diğerlerimiz için hiçbir şey ifade etmemesi biraz da bundan.

Kova çağına geçtiğimiz bu yeni yılda hak ve özgürlüklerin her zamankinden ön planda olacağı söyleniyor. Bu değerleri savunabilmek, koruyabilmek için onlara sahip çıkabiliyor olmamız ön koşulu ile elbette.

Yüce manamızın yaşamdaki en önemli amaçlarından biri kendi derinimize ulaşmak. Dip derinler bildiğiniz üzere yüzeydeki dalga seslerinden, kuş ötüşlerinden, gemi motorlarından, çevre şehir gürültüsünden benzeri her şeyden arınmış ve tamamen sessizdir. Oysa kalabalık ve çok sesli dünyada değil yanımızdakinin sesini kolaylıkla duyabilmek iç sesimizi duymak onunla bağ kurmak mümkün değil. Tam da bu nedenden yaşamak yolculuğunun en önemli kısmı bazı zamanlarda tek başına yürünmesi gereken kısım. Ancak o zaman içerideki çok sesli orkestrayı duymak notaları birbirinden ayırıp detone ve kötü sesleri ayırmak mümkün olabilecek.

Tüm bunları mümkün kılabilecek olan anahtar kelimeler; kendi sorumluluğumuzu almak. Sorumluluğumuzu üstlenmeyi seçmek bizleri huzursuz, mutsuz, bulunduğumuz uzay mekâna ait hissettirmeyen her ne varsa onlardan özgürleşip tümüyle yaşamımızı dönüştürmek ve hasreti çekilen mutluluğu yaşamaya doğru atılan adım olacak.

Hindu keşiş Swami Vivekandanda “Olduğumuz şeyden ve kendimizin olmasını istediğimiz şeyden sorumluyuz. Kendimizi yapma gücüne sahibiz” diyor.

Yoga bu gücü ortaya çıkarmayı yaşamlarımızda kendi sorumluluğumuzu tam ve bütün olarak almayı öğretebilir. Matın üzerine çıkıp nefesi dikkatin odağında tutarak asanaların içinde geçiş yaparken an be an neler olduğunun farkında olmak bize sorumlu olmayı ve kendimize güvenmeyi öğreten ilk adımdır. Bedenlerimiz bizlere yalan söylemez, söyleyemez. O anda yaşanan her şey duyumlarla fark edilebilir ve gerçektir.

Kendi sınırında tabiri bundandır. Sınıfı paylaştığımız başka bir arkadaşımızın bir pozu bizden daha derin bir fiziksel sınırda gerçekleştirmesi, bizim de gerçekleştirebileceğimiz ve daha da önemlisi gerçekleştirmemiz gerektiği anlamına gelmez. Aynı sınıf arkadaşımızın soruyu çözmesinin tüm sınıfın o dersten geçmesini sağlamadığı gibi. Sınır araştırmasını tam da bu sebeplerden ancak kendimizi duymaya izin vererek dış seslerden arınarak yapabiliriz.

Peki bu arınmaya niyet etmiş, düzenli yoga yapan veya ritüelleri takip eden biri olduğunuz halde zaman zaman kendinizi kendinize o şarkıdaki gibi “Eksik bir şey mi var hayatımda?” diye sorarken buluyor musunuz? Daha iyi bir iş, daha iyi bir ev, daha iyi bir gelir, belki eskisine göre daha iyi bir partner ilişkisine sahip olsanız bile o içi kemiren, yetmezlik belki bireysel bir yetersizlik hissi ile boğuşulan zamanlar tanıdık mı? Bu yetmezlik hissi içine girerken uğrunda yolunda yolculuğunda bir duyum bir his olmayan sadece bir sebepten olabildiği için (belki esneklik, belki doğal yatkınlık, belki kas gücü, belki egzersiz geçmişi vb.) olan fotoğraflık pozlar gibi hayatta da daha fazlasını elde etmekle geçebilecek bir yoksunluk hali değil.

Yaşam yolculuğumuz daha çoğunu elde etmekten öte, gerçekte kim olduğumuzu daha fazla bilmek ve o olmakla ilgili. Kendimiz olmak sorumluluğunu almak seçimini yapmadığımız sürece, fazlasına olan özlemimiz ve daha kötüsü tatminsizliğimiz hiç bitmeyecek.

Bir şekilde mutluluk anları yakalasak dahi kendimizi kabul etmeyi öğrenememişsek henüz, bundan zevk almaya izin vermeyen yine kendimiz olacağız. Biz bunu kalpten seçmedikçe asla hiçbir şey bize yetmeyecek. Ve hala kendimizi hayatımızda, ilişkilerimizde, işimizde bir şeyin eksik olduğunu düşünürken yakalıyorsak muhtemelen o eksik kendimiz olacağız. Tam olarak anın içinde mevcut bulunmayan kendimiz. Çünkü tatmin duygusunu içeren mutluluk, şimdi, şu an hayatımıza tam olarak katılıyor olmamızı gerektirir.

Önceki yıllar, bu yıl, ömrümüz dahilindeki gelecek tüm yıllar için tüm kararların, tüm dileklerin yolunu aydınlatan ihtiyacımız; bir bütün olarak kendi mutluluğumuz ve sağlığımız için sorumluluk almaya gönüllü olmak. Bu sorumluluk iletişimde olduğumuz en yakınımızdan kelebek etkisi ile en uzağa kadar katkı olacak olan yegâne şey. Üstelik bu sayede karmadaki sorumluluğumuzu yerine getirirken yükselmiş bilinci ve huzuru şu andan geleceğe davet ediyor olacağız.

Nietzsche’nin dediği gibi: “Kaderini sev, çünkü aslında hayatın bu.

Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Hayata daha çok katkı sağlayabilmek için: Sözde değil, özde samimiyet

Birce Sinem Tezer: Merhaba, ben Birce. Yoga ile lise yıllarımda tanıştım. 200 saatlik temel eğitimimi 2014 yılında aldım. İçlerinde Godfrey Devereux gibi pek çok kıymetli eğitmenlerin olduğu farklı yoga stillerine ve meditasyon pratiğine dair 500 saate ulaşan derinleşme yolculuğum halen devam ediyor. Yoga & meditasyon derslerim ve bireysel pratiklerimde yoga pozlarında verilen tepkilerin günlük yaşamdakinin aynısı olduğu, aynı yollar his ve düşüncelerden geçildiği felsefesini benimsiyorum. Mat pratiğinin günlük yaşama yansımalarını araştırmak öncelikli davetim. bircesin@gmail.com mail adresi ve @birceileyoga instagram hesabı ile sorunuz veya paylaşımınız varsa bana ulaşabilirsiniz..

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale