İnsanın en önemli sorumluluğu: Sağlığımız ve mutluluğumuz için harekete geçmek

Yeni yılın ilk haftasından merhaba! Hepimizin evlerinde kutlamalarımız mevcut şartlar altında olabildiğince yapıldı, hediyeler verildi. Daha önemlisi dilekler dilendi ve her yıl olduğu gibi belki bu yıl ilk defa, daha bir kararlılıkla yeni başlangıç kararları alındı. Belki de pandemi yorgunluğu ile bu yıl tamamen akışa teslim olunmaya niyet edildi. Elbette güzel şeyler yaşamayı umarak. Hangimiz kendimiz ve sevdiklerimiz için aksini isteyebiliriz ki?

Bu yıla dair seçimimiz ne olursa olsun her koşulda ihtiyacımız olan şey hiç olmadığı kadar kendi sorumluluğumuzu almak. Okul yıllarınız nasıldı, bilmiyorum. Kopya çekenlerden mi, kopya verenlerden miydiniz? Belki her iki grupta da değildiniz ve hem verene, hem çekene çok kızıyordunuz. Hangi grupta olursanız olun, yazılı sınavlarda kopya sisteminin daha kolay işlediğini, sözlüde bunun pek de aynı verimle yürümediğini hatırlarsınız. Neticede hepimize aynı sorular sorulmuş olsa dahi sınıfta bir arkadaşımızın soruyu çözmesi, herkesin sınıfı geçmesini sağlamadı, sağlayamaz da. Kopya çekerek varabileceğimiz yer, kopya kaynağının sürekliliği kadar; bunun da sonsuz olmadığını hepimiz biliyoruz.

Yaşamlarımızda varoluş amacımız günü kurtarmaktan çok daha fazlası, hepimiz manası yüksek varlıklarız. Bu nedenle ezbere alınmış ritüeller sınavda kopya çekmek kadar işe yarar ancak. Sırf herkes yapıyor diye veya sadece yapabiliyoruz diye herkesin yaptığını hiçbir şey hissetmeden tekrar etmek bu yüzden işe yaramaz. Teknoloji ve bilginin ışıdığı bu zamanlarda ulaşılabilir pek çok ritüel varken, bazılarımızın âşık olduklarının diğerlerimiz için hiçbir şey ifade etmemesi biraz da bundan.

Kova çağına geçtiğimiz bu yeni yılda hak ve özgürlüklerin her zamankinden ön planda olacağı söyleniyor. Bu değerleri savunabilmek, koruyabilmek için onlara sahip çıkabiliyor olmamız ön koşulu ile elbette.

Yüce manamızın yaşamdaki en önemli amaçlarından biri kendi derinimize ulaşmak. Dip derinler bildiğiniz üzere yüzeydeki dalga seslerinden, kuş ötüşlerinden, gemi motorlarından, çevre şehir gürültüsünden benzeri her şeyden arınmış ve tamamen sessizdir. Oysa kalabalık ve çok sesli dünyada değil yanımızdakinin sesini kolaylıkla duyabilmek iç sesimizi duymak onunla bağ kurmak mümkün değil. Tam da bu nedenden yaşamak yolculuğunun en önemli kısmı bazı zamanlarda tek başına yürünmesi gereken kısım. Ancak o zaman içerideki çok sesli orkestrayı duymak notaları birbirinden ayırıp detone ve kötü sesleri ayırmak mümkün olabilecek.

Tüm bunları mümkün kılabilecek olan anahtar kelimeler; kendi sorumluluğumuzu almak. Sorumluluğumuzu üstlenmeyi seçmek bizleri huzursuz, mutsuz, bulunduğumuz uzay mekâna ait hissettirmeyen her ne varsa onlardan özgürleşip tümüyle yaşamımızı dönüştürmek ve hasreti çekilen mutluluğu yaşamaya doğru atılan adım olacak.

Hindu keşiş Swami Vivekandanda “Olduğumuz şeyden ve kendimizin olmasını istediğimiz şeyden sorumluyuz. Kendimizi yapma gücüne sahibiz” diyor.

Yoga bu gücü ortaya çıkarmayı yaşamlarımızda kendi sorumluluğumuzu tam ve bütün olarak almayı öğretebilir. Matın üzerine çıkıp nefesi dikkatin odağında tutarak asanaların içinde geçiş yaparken an be an neler olduğunun farkında olmak bize sorumlu olmayı ve kendimize güvenmeyi öğreten ilk adımdır. Bedenlerimiz bizlere yalan söylemez, söyleyemez. O anda yaşanan her şey duyumlarla fark edilebilir ve gerçektir.

Kendi sınırında tabiri bundandır. Sınıfı paylaştığımız başka bir arkadaşımızın bir pozu bizden daha derin bir fiziksel sınırda gerçekleştirmesi, bizim de gerçekleştirebileceğimiz ve daha da önemlisi gerçekleştirmemiz gerektiği anlamına gelmez. Aynı sınıf arkadaşımızın soruyu çözmesinin tüm sınıfın o dersten geçmesini sağlamadığı gibi. Sınır araştırmasını tam da bu sebeplerden ancak kendimizi duymaya izin vererek dış seslerden arınarak yapabiliriz.

Peki bu arınmaya niyet etmiş, düzenli yoga yapan veya ritüelleri takip eden biri olduğunuz halde zaman zaman kendinizi kendinize o şarkıdaki gibi “Eksik bir şey mi var hayatımda?” diye sorarken buluyor musunuz? Daha iyi bir iş, daha iyi bir ev, daha iyi bir gelir, belki eskisine göre daha iyi bir partner ilişkisine sahip olsanız bile o içi kemiren, yetmezlik belki bireysel bir yetersizlik hissi ile boğuşulan zamanlar tanıdık mı? Bu yetmezlik hissi içine girerken uğrunda yolunda yolculuğunda bir duyum bir his olmayan sadece bir sebepten olabildiği için (belki esneklik, belki doğal yatkınlık, belki kas gücü, belki egzersiz geçmişi vb.) olan fotoğraflık pozlar gibi hayatta da daha fazlasını elde etmekle geçebilecek bir yoksunluk hali değil.

Yaşam yolculuğumuz daha çoğunu elde etmekten öte, gerçekte kim olduğumuzu daha fazla bilmek ve o olmakla ilgili. Kendimiz olmak sorumluluğunu almak seçimini yapmadığımız sürece, fazlasına olan özlemimiz ve daha kötüsü tatminsizliğimiz hiç bitmeyecek.

Bir şekilde mutluluk anları yakalasak dahi kendimizi kabul etmeyi öğrenememişsek henüz, bundan zevk almaya izin vermeyen yine kendimiz olacağız. Biz bunu kalpten seçmedikçe asla hiçbir şey bize yetmeyecek. Ve hala kendimizi hayatımızda, ilişkilerimizde, işimizde bir şeyin eksik olduğunu düşünürken yakalıyorsak muhtemelen o eksik kendimiz olacağız. Tam olarak anın içinde mevcut bulunmayan kendimiz. Çünkü tatmin duygusunu içeren mutluluk, şimdi, şu an hayatımıza tam olarak katılıyor olmamızı gerektirir.

Önceki yıllar, bu yıl, ömrümüz dahilindeki gelecek tüm yıllar için tüm kararların, tüm dileklerin yolunu aydınlatan ihtiyacımız; bir bütün olarak kendi mutluluğumuz ve sağlığımız için sorumluluk almaya gönüllü olmak. Bu sorumluluk iletişimde olduğumuz en yakınımızdan kelebek etkisi ile en uzağa kadar katkı olacak olan yegâne şey. Üstelik bu sayede karmadaki sorumluluğumuzu yerine getirirken yükselmiş bilinci ve huzuru şu andan geleceğe davet ediyor olacağız.

Nietzsche’nin dediği gibi: “Kaderini sev, çünkü aslında hayatın bu.

Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Hayata daha çok katkı sağlayabilmek için: Sözde değil, özde samimiyet

Birce Sinem Tezer Yoga Eğitmeni
Merhaba, ben Birce. Yoga ile lise yıllarımda tanıştım. 200 saatlik temel eğitimimi 2014 yılında aldım. İçlerinde Godfrey Devereux gibi pek çok kıymetli eğitmenlerin olduğu ... Devam