İnsanın en iyi öğrenme yolu: Kalıcı idrak
Ben bazen aynı bilgiyi defalarca okur, duyar, izlerim. Bazen ancak üçüncü defa görüşümde fark ederim onu. Bazen daha önce karşıma çıktığını bilir ama beşinci seferde hala yeni gözlerle bakarım ona.
Bazı bilgiler ise on bin parçalık bir yapbozun kayıp parçası bulunmuş gibi görür görmez yıldırım hızıyla anında girer beynime. Önce kısa bir “neredeydin yahu” serzenişleri olur aralarında, duyarım. Sonra uzun saatler süren ev partileri yaşanır kafamın içinde ve ben aynada gözlerime yansıyan havai fişek patlamalarından takip ederim partinin gidişatını.
Her bilgi ilk seferde böyle bir coşkuyla karşılanmasa da hoşlanıldığı belli olanlar, her yeni ifade şekli ile karşıma yeniden yeniden çıkışında bir kademe daha içselleştirilir beynimde. Sanki beyin dıştan içe kapılarla doludur da her bilgi merkezdeki partiye ulaşmanın coşkusuyla kapılardan geçmeye çalışır durur.
Bilginin kapılardan geçmesi içselleştirme süreci, dans pistine ulaşması ise kalıcı idraktir. Kalıcı idrak, genelde bilgiyi aldıktan bir süre sonra gelir. Bu bir süre bazen birkaç saat, bazen birkaç ay, bazen birkaç yıldır. Benim gözlemime göre bu süreyi etkileyen şey kişinin bilgiye ne kadar izin verdiğiyle orantılıdır. Ben bilgiyi kullandıkça, bilgiyi sorgulamaya devam ettikçe, ona tutunup kalmadıkça, onunla zaman geçirdikçe, üzerine düşündükçe, birileriyle paylaştıkça daha hızlı kalıcı idrakime geldiğini gözlemliyorum.
Bir bilgi için parti alanına ulaşmak sonsuzluğa ulaşmaktır. Bir kez oraya girdi mi, beyin yaşadığı sürece, orada barış içinde dans edeceğini bilir. Ben kendimi ifade ederken ağzımdan çıkan her kelimenin kapılarda sıra bekleyenlerden mi olduğunu yoksa parti alanından mı çıkıp geldiğini bilirim.
Birine anlatamadığım veya hayatıma uygulayamadığımı gördüğüm her bilgi kapıların ardında içeri girmeyi bekleyenlerdendir. O kapılardan geçebilmek için daha uzun süre kafamın içinde yaşaması, daha çok arkadaşa anlatılması, daha çok yeni beyne bulaştırılması, daha çok söze karışması ya da onu ifade eden daha çok yeni cümleye ihtiyaç duyacaktır.
Parti alanına ulaşmış her bilgi ise dans eşliğinde dökülür dudaklarımdan. Ben bile ağzımdan çıkışına şaşırırım, ustaca tertemiz bir iniş yapar sohbetin en gerekli yerine ve geldiği an sohbeti bir partiye çevirir. İçimiz coşkuyla dolar.
Beyninin parti alanında çok bilgi olan insan, edindiği bilgileri hücrelerine geçirmiş insandır. Konuşmaları akışkan, dinleyicileri boldur. Bu kişiler, aldıkları bilgileri kendi yaşamları içinde uygulamış bu sayede bilgiye sahip olmuşlardır. Partileştirebildikleri her bilgiyi milyonlarca farklı şekilde kullanabilir bu sayede onlarla milyonlarca farklı anlatım sunabilirler. Onlarla konuşmak keyifli ve eğlencelidir. Kelimeleri ayakları çıplak dans eder.
Bu kişilerin tam tersine ise “entelektüel” derim ben. Onlar, kafalarının içi bilgiyle dolu olup, dans pisti boş olanlardır. Kelimeleri hiç dans etmemiştir, dans edebileceğini bile bilmez. Onların kelimeleri daha çok bir alıntıdan diğerine giden posta memurları gibidir.
Bir film izlerken, birini dinlerken veya çok rahatladığınız bir anda bazen cızır cızır titreşimler olur ya beyninizde. Hatta biriyle konuşuyorsanız bir an durur kalırsınız o anın muhteşemliğiyle işte o anlar bir bilginin en muhteşem dans figürü ile piste girişidir. Bu cızırdamayı duyduğumda “Hey DJ müziğin sesini daha çok aç burada dans etmek için yanıp tutuşan mini mini yeni ayaklar var” diye bağırırım coşkuyla.
Benim “entelektüel” ve dolayısıyla sabit fikirli olduğum yıllar oldu. Bir kitaptan alıntı yapmadan yazı yazamadığım günlerdi onlar. Ben o bilgilerin hiçbirini hücrelerimde hissetmezdim. Bu yüzden onlar uzunca yıllar kafamın içinde yaşadılar, yıllarca dans etme tutkusunun hayalini kurup karanlık kapılar ardında umutla bekleyen milyonlarca minik ayak…
Bugün müziğin her geçen gün daha çok yükseldiği bir beynim var ve minik ayaklar kafamda tepinirken hayat çok daha güzel.
Amacınız daha çok bilgi almak için durmadan okumak, araştırmak değil de, amacınız daha çok yaşam için bilgiyi arayıp bulmak ve bulduklarınızı paylaşmak olursa dans pistiniz minik ayaklarla dolup taşar.
Bilgi muhteşemdir ama dans edebildiğinde… Ve kafamızda dans eden her bilgi, bizi özgürlükle dolup taşıracaktır.
İlginizi çekebilir: Özgürlükle ilgili az bilinen gerçek: Bütün insan olmak