X

İnsan olmak ne demektir: Farklı felsefi akımların insan tanımı

“İnsan hem yapan, hem bozan, hem seven, hem kıran bir varlıktır.”
Engin Geçtan- İnsan Olmak

Bir ‘insan’, psikolojik gelişim standardı, akıcı ve tutarlı konuşma gücü, oturma, ayakta durma, bir şeyler yapma veya bir şeylere neden olma özellikleriyle ortaya çıkan Homo sapiens türünün bir üyesini ifade eder. İnsanlar, tüm istek ve arzularını yerine getirmek ve yeni bir dünya yaratmak için doğa üzerinde hareket edebilirler. İnsan eyleminin doğa yasalarını değiştirme gücü vardır. Herhangi bir soyut varlığı, niteliği veya kavramı var etme konusunda neredeyse sihirli yetenekleri olduğunu bile söyleyebiliriz. Yaşamın var olduğu bu gezegeni ve hatta evreni hem cennete hem de cehenneme dönüştürebilme potansiyeline sahiptir. Böylesi bir kapasite altında, insanlık adına keşfedilen ve sürekli dönüştürülen bir dünyada insanın yeri ve varış noktası felsefi soruların kalbinde yer alır.

İnsan olmak ne demektir?

Bu soru, ahlaki bir ikilem veya varoluşsal bir kriz karşısındaki yerimizi anlamlandırmaya çalışırken ortaya çıkma eğilimindedir. Dahası, bu soruyu sorduğumuz anda onu genellikle daha fazla soru da izler: Biz neyiz, kimiz? Bizi yaptığımız şeyleri yapmaya iten nedir? Bizi hem aynı hem de benzersiz yapan şey nedir?

Cevaplar asla basit değildir. Bu sözde modernite ve entelektüel özgürlükler çağında bile, somut yanıtlara sahip olamayabiliriz. Üretilmiş olan cevaplar da her zaman çeşit çeşittir ve kesinlikten uzaktır.

Dünyada hiçbir şey bir insandan daha karmaşık veya daha kafa karıştırıcı değildir. Birçok bilim insanı bu konuyu irdeler, ancak her biri bunu kendi özel uzmanlık sahasından yapar. Filozoflar da insanlığı diğer tüm bilimlerin çıkarımlarına dayanarak araştırır ve insanlığı birleştiren temel bilgiyi arar.

Hızlı bir tarihsel yolculuk yaparsak ilk durak olarak Hegel’in zihnine uğrayabiliriz. Hegel’e göre birey öznel değil, nesnel amaçları gerçekleştirir; insan sadece insan ırkının değil tüm evrenin birliğinin bir parçasıdır çünkü hem evrenin hem de insanın özü ruhtur. İnsanın özü, hem ruhsal alanı, hem zihnin alanını, hem de onun bedensel örgütlenmesini kapsar, ancak bunlarla sınırlı değildir. İnsan, toplumsal bütünün bir parçası olarak kendisinin farkına varır. Bir insanın başkaları için yaşadığı sürece hayatta olduğunun söylenmesi boş bir çıkarsama değildir. İnsanlar, tarihin önceki tüm gelişmelerine göre şekillenen biçimlerde hareket ederler. İnsan faaliyetinin biçimleri nesnel olarak tüm maddi kültürde, emek uygulamalarında, dilde, kavramlarda, sosyal norm sistemlerinde somutlaşır. İnsan biyososyal bir varlıktır ve dünyadaki tüm canlı organizmaların, emeğin, sosyal yaşam biçimlerinin, iletişimin ve bilincin en yüksek gelişimini temsil eder.

Eski felsefede insan, tinselleştirilmiş bir organizma olarak anlaşılan evrenin bir yansıması ve sembolü olarak “küçük bir dünya” niteliğinde düşünülmüştür. Bir insanın kendi içinde evrenin tüm temel unsurlarına sahip olduğu varsayılmıştır. Hintli filozoflar tarafından geliştirilen ruhların göçü teorisinde, canlı varlıklar (bitkiler, hayvanlar, insan ve tanrılar) arasındaki sınır oldukça hareketlidir. İnsan, kendi karma yasasıyla ya da bazılarının “kader” dediği şeyle, ampirik varoluşun zincirlerinden kurtulmaya çalışır. Eski Yunanlılar da (Aristoteles) insanı, “akıl yürüten ruh” ile donatılmış sosyal bir varlık olarak anlamlandırmıştır.

Rönesans Çağı’na hızlı bir göz attığımızda bu çağın bakış açısının tamamen insan özerkliği fikrinden, insanın sınırsız yaratıcı yeteneklerinden esinlendiğini anlayabiliriz. Descartes, “Cogito, ergo sum” (Düşünüyorum, öyleyse varım) ilkesi üzerinde çalışmıştır. Akıl, insanın kendine has özelliği olarak görülmüş, ruh ve beden dualistik olarak anlaşılmıştır. Beden, hayvanlardakine benzer bir makine olarak kabul edilirken, ruh bilinçle özdeşleştirilmiştir.

Kant, insanı iki farklı dünyaya, doğal zorunluluk dünyası ile ahlaki özgürlük dünyasına ait bir varlık olarak iki katmanlı bir anlayış ile yorumlamış ve buradan yola çıkarak antropolojiyi “fizyolojik” ve “pragmatik” yönlere ayırmıştır. Kant’a göre ilkinde, doğanın insanı ne hale getirdiği incelenmeli, ikincisinde ise özgürce hareket eden bir varlık olarak insanın ne yaptığı, yapabileceği veya yapması gerektiği ile ilgilenilmelidir. Kant, insanlar olarak kararlı ve bilgi sahibi olduğumuza ve bu konuda herhangi bir kimseye, hatta dine veya ilahi bir müdahaleye bile bağımlı olmadan eylemde bulunma yeteneğine sahip olduğumuza inanmıştır. Ona göre insanın bilgi algısı, “zihin dışındaki fiziksel nesne ve olayların neden olduğu duyusal durumlar ve zihnin bu verileri kavramlar altında düzenleme etkinliğidir…” Bu nedenle Kant, dünyayla algımıza dayalı olarak etkileşime girdiğimize inanır. Mantığımızdan dolayı insanızdır. Diğer türler gibi biz de bir şeyler yaparız, hareket ederiz. Ama onlardan farklı olarak, eylemlerimiz için sebepler ortaya koyarız. Ve Kant’a göre, esasen insan olmanın anlamı da budur.

Klasik Alman felsefesi için belirleyici faktör, bir kültür dünyası yaratan, bir akıl aracılığıyla manevi anlamda aktif bir varlık olarak insan kavramıdır. Nietzsche’nın algısına göre ise farklı bir alan yaratılır. Ona göre insan, akıl tarafından değil, yaşamsal güçlerin ve çekiciliklerin oyunuyla belirlenir. Nietzsche için farkındalığımız insanlığa anlam verir. Onun psikolojik gözlemler dediği şey yani olayları analitik bir perspektiften görme yeteneğine sahip olmanın adı ‘insan’dır. Bu şekilde, biz insanlar, varlığımızın anlatısını kontrol edebiliriz.

Kierkegaard, bireyin bir seçim yaparak kendini doğurduğuna dikkat çekmiştir. İnsanın bilinçli bir kişilik, yani ruhsal bir varlık haline geldiği irade eylemine öncelik verir. Buna ‘kendini belirleyen bir varlık’ yakıştırması yapar.

Kişiselcilik ve varoluşçulukta kişilik sorunu merkezde durur. Bir insan herhangi bir öze (biyolojik, psikolojik, sosyal veya manevi) indirgenemez. Varoluşçuluk ve kişiselcilik, (doğal ve toplumsal bütünün bir parçası olan) bireysellik kavramını, kendi kaderini tayin etme ve bir ‘varoluş olarak kişilik’ kavramıyla karşılaştırır.

Marksist insan anlayışının hareket noktasına değinecek olursak bu bakış açısında insan, emek faaliyetinin ürünü ve öznesidir.

“… İnsanın özü, her bir bireyin doğasında var olan bir soyutlama değildir. O gerçekte toplumsal ilişkilerin bütünüdür.”*

Marx, insan doğasının büyük ölçüde tarihimiz tarafından şekillendirildiğine inanmıştır. İnsanlığın ilerlemesinin, özellikle emek konusunda, kapitalizm tarafından engellendiğini de öne sürmüştür. Ona göre fikirlerimizi nesnelleştirip ihtiyaçlarımızı karşıladığımız sürece emek, insan doğamızı ifade edecek ve onu değiştirecektir.

Tüm düşünürlerin verdikleri cevapları hem bilerek hem de onların gölgesinde kalmayarak, bu hayati soruyu sormaya devam etmemiz gerekiyor. Dışımızda ve içimizde süregiden gürültünün bizi düşünmekten alıkoymasına izin vermemeliyiz.

  • Biz neden varız?
  • Bütün bunlar ne anlama geliyor?
  • Bu harika varoluşa ne getirebiliriz?

Kendi sonuçlarımıza varmak için filozof olmamıza gerek yok. Bilgi bombardımanlarıyla yaşadığımız bu çağda elbette artık insan olmanın sadece düşünebilen, değiştirebilen zeki bir varlık nitelendirmeleriyle kavranamayacağı açıktır. Kişisel olarak, insan olmanın içeriğini, bireyin kendi özünü tanıması, ezberletilmiş kavramlarla ve alışkanlıklarla yaşadığını fark etmesi ve kalıpları yıkma cesaretini gösterebilmesi şeklinde dolduruyorum.

İnsan olmak, sürekli ‘ben’ maskesinin altına sığınmadan ‘biz’ diyebilmekle ve birbirimize ( tüm canlı türlerine) görünmez bağlarla bağlı olduğumuzu anladığımızda erişebileceğimiz bir mertebedir. Ve aslında bunlardan da önemli olan nokta, insan olarak bizlerin ne kadar kendi türümüze üstünlük tanıdığımızı fark edebilmemizdir. İnsan derken artık homo sapiens türünü algılamıyoruz. İnsan dediğimiz varlık artık kurgulanmış bir kavramlar kümesini ifade ediyor. Kurgulandığı için de hep taraflaşmayla içi dolduruluyor. Bizler bu dünyada bir şeylerin anlamını ancak o şeylerin zıttı sandığımız diğer şeylerle anlayabiliyoruz. İnsanlığı hayvanlıktan ayrı olmak şeklinde tanımlıyoruz. Ve taraf tuttuğumuzda zıt olan şeyi, örneğin ‘hayvanlığı’ tiksindirici ilan ediyoruz. Her ne kadar dualitenin önüne geçmek mümkün olmasa da bu taraflaşmış bakış açısından yola çıkarak ‘insan olma’nın tanımını yapmak gezegenimize sadece yıkım getiriyor. Sadece canlı türleriyle kalmıyor, kendi türümüz içinde de insan olmanın tanımını ayrıştırarak yapıyoruz. Her zaman ‘insanlık’ değil tüm canlı türlerinin kazanan olabildiği bir dünya hayalini kurmak zorundayız. Diğer her şey gibi insan olmayı da yeniden tanımlamalıyız…

Kaynaklar

A. Spirkin- What Is a Human Being?
Genefe Navilon- What does it mean to be human?
Karl Marx, Theses on Feuerbach in: K. Marx and F. Engels, Collected Works, Vol. 5, Progress Publishers, Moscow, 1976, p. 4
Melike Dirikoç- Hayvan doğmak, insan olmak
Engin Geçtan- İnsan Olmak

İlginizi çekebilir: Post-truth, gerçeklik, politika üçgeninde: Gerçeğinizi nasıl alırdınız?

Şerife Günaydın Karaköse: Yazar Şerife Günaydın Karaköse, 1980 Adana doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Çağ Üniversitesi Özel Kamu Hukuku Yüksek Lİsansı'nı bitirmekle hukuk dünyasına girdi ve avukatlık mesleğine de halen devam ediyor. "Three", "The Shadow House","Happiest Hour","Uzaya Kaçan Küpe" ve "Keyfi Yanılsamalar" isimli kitapları hem Amazon hem de Barnes and Noble da online olarak yayımlandı. Yazarın denemelerini aktardığı www.allbyourselves.blogspot.com adlı bir blogu mevcut; aynı zamanda @mind_index Instagram profilinde de sanattan bilime, felsefeden psikolojiye kadar pek çok konu hakkında da içerik üretiyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale