X

İnsan istediğini değil, inandığını yaşar: İyi bir yaşam için tutunduğun duyguları bırak

Kendinizi hiç, “Neden çok istememe rağmen isteklerim gerçekleşmiyor? Hani düşünce gücüyle isteklerimiz gerçekleşiyordu?” gibi sorular sorarken veya “Düşünce gücü tam bir saçmalık…” derken bulduğunuz oldu mu? Gelin, bu yazımda şu düşünce gücü konusuna biraz bakalım. Öncelikle yazımın başlığından da anlaşılacağı gibi düşünce gücü isteklerden ziyade inançlarla ilgili bir konu. Düşünce veya inancın gücü zaten plasebo etkisi ismiyle bilimsel olarak aşina olduğumuz bir kavram. Plasebo etkisine göre gerçekte hiçbir iyileştirici özelliği olmayan ama iyileştireceği söylenen şekerler sizi iyileştirebilir. Ancak inancın gücü tek yönlü değil. Diğer taraftan bir şeyin size iyi gelmeyeceğine inandığınızda da sistem işler. Buna da nosebo etkisi denir. Yani bir şeylerin olacağına veya olmayacağına inandığınız her iki durumda da bedeniniz zihninize itaat eder ve beklediğiniz sonucu alırsınız.

Özetle burada olan şey; bir şeyi istemekten ziyade, ona duyulan inançla ilgili. Yani bir şeyi çok istemenize rağmen onun sizin için olma ihtimaline içten içe inanmıyorsanız istediğiniz şeyin gerçekleşme olasılığı düşüyor. İnanç ise duyguya dönüşmüş düşüncedir. Düşünceler ancak onların doğru olduğunu kabul edersek bir duygu yaratırlar. Bu sebeple duyguları anlamak ve yönetmek önemlidir. Eğer geçmişten getirdiğimiz, yönetemeyip bırakamadığımız duygular varsa gerçekte ne istediğimizi de bilemeyiz. Bırakamadığımız duygular arkamızda sürüklediğimiz bir çuvalda gittikçe biriken yükler gibidir, çuvalımız ne kadar ağırsa hareketlerimiz de o kadar zorlaşır. Hayatta isteklerimizi gerçekleştirebilmek için öncelikle bu yüklerden kurtulmak gerekir. Duygular aslında haber kaynaklarıdır. Bir duygu belirdiyse bir ihtiyaçtan dolayı ortaya çıkmıştır. Hiçbir duygu tesadüfen ve gereksiz yere ortaya çıkmaz. Fark edilmemiş ihtiyaçların bir habercisi olarak ortaya çıkan duyguları baskılamak, bastırmak veya yok saymak oldukça zarar verir. Sürekli olarak duyguları yaşamak veya onları sözle ifade etmek de yararsızdır. Duyguları yönetebilmek ve bırakmak gerekir. Duyguları bırakmanın yolu da zihnimizi yönetmekten geçer.

Zihnimizi nasıl yöneteceğimizden bahsetmeden önce zihnin içeriğine bir bakalım. Zihnin içeriği düşünceler ve duygulardır. Zihnimizi yönetemediğimizde düşünceler ve duygular bedenimize sirayet etmeye, bedenimizde birtakım değişimlere yol açmaya başlar, ilişkilerimizde sorunlara, odağımızın ve algımızın bozulmasına, hatta bedensel hastalıklara yol açar ve hayat kalitemizi gittikçe düşürür. Dolayısıyla zihnimizle kurduğumuz ilişkiyi değiştirince hem bedensel hem de zihinsel olarak daha iyi oluruz ve hayat kalitemiz yükselmeye başlar. Duyguları yönetmek, daha önce de söylediğim gibi duyguyu ifade etmek, baskılamak veya bastırmak değildir. Bir şeyi analiz etmek, ifade etmek ve sözcüklere dökerek anlatmaya çalışmak zihnin ve aklın işidir. Ancak her şeyi akılla çözemeyiz. Duygular da zaten her şeyi akılla çözmeyeceğimiz için varlar.

Gözlemlenmeyen, tarafsız bir mesafeden bakılmayan bir zihnin düşünceleri ve içinde bulunduğu durumu yakalaması oldukça zordur. Çoğu zaman zihnimizin içinden geçtiği durumları çok sonrasında fark eder ve yönetmeye başlarız. Hal böyle olunca, içinde olmayı istemediğimiz bir yaşam inşa etmeye başlarız. Duygular yapamadığımız, gerçekleştiremediğimiz bir şeyin gerçekleşebilmesi için bedenimizi uyarırlar. Ancak duygular kabul edilip bırakılmadıkça birikir ve bir şeyler yapabilme kabiliyetimizi düşürür. Çoğunlukla düşünceler duyguları üretir, bazen de bırakılamamış duygular milyonlarca düşünce üretebilir. Ama son raddede duygular davranışları etkiler. İşte bütün bu süreç düşünme sistemiyle zihinde başlar. Bu nedenle zihnin nasıl çalıştığını bilmek önemlidir.

Zihnimiz duyu organları yoluyla bir olayı algılar. Aslında ne oldu sorusu yaşadığımız olayı kendi yargılarımızı bir kenara bırakarak görmemizi sağlar, çünkü ortada somut bir gerçeklik vardır. Bir de olaya ilişkin fark ettiklerimiz vardır. Ki bunlar da algımız dahilinde sınırlıdır. Son olarak zihnimizin olan olaya dair beklentileri üzerinden yazdığı bir hikaye vardır. Çoğu zaman ilişkilerimizde, davranışlarımızda, hayatla olan bağımızda zihnimizin ürettiği hikayelerden dolayı aslında ne olduğunu deneyimlemekten uzaklaşırız. Yaşamda nasıl ilişkiler kuracağımızı belirleyen faktör zihindir, zihnin çalışma biçimidir. Mutlu olup olmamamızın belirleyicisi zihnimizin nasıl tepki verdiğiyle ilgilidir. Zihnimizi yönetemediğimiz sürece hayatın tadını çıkaramayız, zihnimizi yönettikçe bilincimiz de yükselir. Bilincimiz yükselmeye başladığında deneyimlerimiz de değişir.

Zihindeki düşünceler bir takım duygular ortaya çıkarır demiştik. Bir düşünce başlangıçta duygu uyandırmayabilir. Ama zihnimizin olaylara tepki verme biçimi bazı düşüncelerin duygu uyandırmasına sebep olur. Duygular biyokimyasal aktivitelerdir, yani bedenimizi fiziksel olarak değiştirerek bilişsel, algısal ve fizyolojik tepkiler doğururlar. Aslında iyi ya da kötü duygu yoktur, duygular kategorize edilemez, bir duygu sadece bir duygudur. Her duygu bir ihtiyaçtan doğduğu için hiç bir duyguyu iyi ya da kötü diye etiketleyemeyiz. Sağ kolumuz sol kolumuzdan üstün olabilir mi? Veya karaciğerimiz midemizden?

Aynı şekilde üzüntü ve öfke de sevinç kadar işlevseldir. Ancak anlatmaya çalıştığı şeyi anlayamadığımız, işlevini yerine getirememiş duygular baskılanarak içimizde birikir. Bu duygular başlangıçta bir işe yaramak üzere belirmişken artık bir çöplüğe dönüşmeye başlar. İşte bu yüzden içimizde birikmiş ve artık bozulmaya başlamış bu duyguları sağaltmak, bırakmak gerekir. Bu sebeple bırakılmamış duygular görmezden gelebileceğimiz bir konu değildir, biz görmezden geldikçe kararlarımızı, davranışlarımızı ve hatta sağlığımızı olumsuz etkilemeye başlarlar. Bırakılamamış duyguların yükü büyüdükçe, kendi isteklerimizden ve olmak istediğimiz kişiden oldukça uzaklaşırız.

Duyguları bırakmanın pek çok yolu vardır. Ama esas olan bu duyguları bırakmaya istekli olmaktır. Duygular sanıldığı gibi sözlü bir şekilde dile getirilerek bırakılamazlar. Modern psikolojinin salık verdiği gibi duyguları isimlendirmek, kategorize etmek, dile getirmek, analitik düşünen mükemmel bir rasyonalite odaklı sol beyne hitap eder. Ancak bir sorunu onu üreten mekanizmayla çözemeyeceğimiz için duyguları da analiz ederek mükemmel bir mantıkla bırakamayız. Duygular sağ beyinle ilgilidir. Yani duygular sözel olmayan, deneyimi dolaylı ve yapay hale getiren dil ve sözcüklerle etiketlemeyen, neyse o olan bir alanla ilgilidir. Bu alanın çalışmasına izin vermek, kendinize verebileceğiniz en güzel hediyedir.

Bu konuda bir psikolojik danışmandan online psikolojik danışmanlık almak isterseniz bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sevgiyle.

Kaynaklar:

İlginizi çekebilir: Bilinç ne işe yarar: Her şeyin sürekli değiştiği bir dünyada iyi yaşam bilinci

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale