İnsan değil huy kötüdür: Yalnızlığa psiko-sosyal bir bakış
Zaman zaman yalnız kalmak her bireyin ihtiyaç duyduğu bir durum. Durup düşünmek, günü hatta hayatı analiz etmek, sorunlarla yüzleşmek ya da sadece ruhu ve bedeni dinlendirmek için yalnız kalmak faydalı bir seçim olabilir. Bunun bir tercih mi yoksa zorunluluk mu olduğu ise çok ince bir çizgi oluşturuyor. Bireysel Psikoloji’nin kurucusu Alfred Adler’in savunduğu “Sosyal İlgi Kuramı” bireyin gelişebilmesi için diğer insanlarla iletişim kurması gerektiğini, sosyal olarak tatmin edilmenin son derece sağlıklı olduğunu savunur. Sosyal ilgi eksikliği kişide bazı ruhsal hastalıklara sebep olabilir. Bunlar; depresyon, anksiyete, sosyal fobi, madde kullanım bağımlılığı gibi yalnızlıkla ilintili bozukluklardır.
Eğer çok sık yalnız kalma ihtiyacı hissedip izole bir hayat sürüyorsanız muhtemelen bu pek de sağlıklı görünmez. Kimi zaman bu bir zorunluluk da olabilir; o zaman yalnızlık keyif vermez hatta kırıcı bir hal alır. Peki bu dengeyi nasıl kurabilirsiniz? Öncelikle her zaman savunduğum gibi rutin oluşturun. Bu sayede kendinize ayırdığınız vakti kaliteli değerlendirmeniz kolaylaşacaktır. Örneğin; iş/okul dönüşü izlemek istediğiniz dizinin iki bölümünü izlemek, sevdiğiniz bir mekanda yemek yemek, haftanın belli bir günü arkadaşlarınızla eğlenceli vakit geçirmek, ilgi alanınıza göre bir eğitim veya kursa katılmak vb. aktiviteler rutin oluşturmaya örnektir. Kendi kendinize yetebileceğinizi görmek, benliğinizde yeni bir bakış açısı oluşturacak ve çok daha işlevsel hissettirecektir. Eğer yalnızlık, zorunlu olarak yaşadığınız bir durumsa belki de bu süreci içgörünüzü artırmak için kullanıp, yalnız kalmanıza sebep olan iç ve dış etmenleri analiz etmelisiniz. Kendinizle olan iletişiminiz, çevrenizle olan iletişiminize ayna tutar. Bu bağlamda, insanlarla iletişiminiz istediğiniz gibi gitmiyorsa, kendinize nasıl davrandığınıza bakmanın zamanı gelmiş demektir.
Şimdi sizlere sosyal hayatınızı renklendirmek için bir kaç öneri vermek istiyorum
- Tek başınıza olduğunuzda vakit geçirebileceğiniz favori bir mekan belirleyin.
- Dans, yoga, resim kursu gibi ruh ve beden bütünlüğü gerektiren kurslara katılın.
- Geçmişe çok fazla takılmayın, affedici olun.
- Evinizde arkadaşlarınız, aileniz için yemek daveti, film gecesi, oyun gecesi gibi aktiviteler düzenleyin.
- Empati yeteneğiniz üzerinde çalışın. Bu konuda başarılı bulduğum kitaplardan birisi sevgili hocamız Üstün Dökmen’nin Empati isimli kitabı. Size iyi bir rehber olacaktır.
- Gerekirse bir uzman yardımına başvurun.
- Gülümseyin! Gülümsemek beynimize “Ben iyiyim, mutluyum“mesajı verir.
Unutmayın: İnsan değil huy kötüdür.
Paylaşımlarımı Instagram hesabımdan takip edebilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Kendimize ne kadar mental bakım yapıyoruz?