X

İnsan bağ kurarak tamamlanır: Metaverse dünyada nasıl bağ kuracağız?

“Beynin kaderi belirlenmiş ve kesin sınırlar taşıyan bir küre olduğu yanılgısına düşen, sadece uzaktan bakan dikkatsiz gözlerdir.” David Eagleman, Sinir bilimci

Son günlerde adını sıklıkla duyduğumuz bir kavram var: Metaverse. Bu konuda o kadar fazla yazıldı ki metaverse hakkında epey bilgi sahibi olmuş olabilirsiniz. Benim bu yazıdaki amacım bağlantısallık üzerine dünyaya gelmiş bir varlık olan insanın, metaverse dünyadan nasıl etkilenebileceğini anlatmak. Gelin, önce metaverse neymiş, kısaca ona bir bakalım.

Metaverse sosyal medya kaynaklarının, artırılmış gerçeklik oyunlarının ve sanal gerçeklik çevrimiçi oyunlarının tek bir platformda bir araya getirilmesi veya insanların, yerlerin ve şeylerin dijital temsilinin yaşadığı dijital bir alan olarak tanımlanıyor. Yani, metaverse, kullanıcının deneyimini yepyeni düzeyde artıracak bir sanal gerçeklik. Metaverse’ün kurgusal sanal dünyaya gerçeklik unsurlarını taşıdığını söylemek mümkün. Ancak insani etkileşimi ve ilişkileri ile sosyal bir çevrede yaşayan sosyal varlıklar olmamız sebebiyle bu sanal dünyanın bazı sakıncaları var.

Medya teorisyeni ve yazar Douglas Rushkoff, bu konuda yazdığı bir makalesinde metaverse’ün insanlar üzerinde olumsuz etkiler yaratacağını söylüyor. Ona göre, sosyal medyanın insan etkileşimini ne kadar etkilediğine dair eleştiriler zaten var; öte yandan şirketlerde çalışanlar artık bir arada değil. İnternetin insan türünün yaşamı üzerindeki olumsuz etkisi inkar edilemez. Tüm fiziksel etkileşimler neredeyse sanal bir alandaki etkileşime indirgenmiş durumda. Hayatını kameralar önünde geçirenler var. Pandemi boyunca sayısı iyice artan depresyon, anksiyete ve intihar vakaları ile Dünyada akıl sağlığı sorunu yaşayanların sayısının hiç de az olmadığını görüyoruz. İnsan etkileşiminin olmaması, bir odaya kapatılmış olmak ve izolasyon hissi zihinsel sorunlara yol açıyor. İşte Rushkoff makalesinde, metaverse’ün bu tür sorunları hayal bile edilemeyecek kadar olağanüstü bir düzeye çıkarabileceğini söylüyor (virtualedge.org).

Psikoloji profesörü Phil Reed’e göre de sanal etkileşimlere girmenin en çarpıcı etkisi, özellikle sanrılar ve halüsinasyonlar içeren psikozlarla ilgili. Ona göre dijital teknolojinin aşırı kullanımı, somatik belirtiler, depresyon, psikotizm, paranoid düşünce ve diğer ciddi akıl hastalıkları gibi birçok akıl sağlığı sorunuyla ilişkili. Bununla birlikte, psikozlar en ciddi olanlar arasında ve bu nedenle özellikle Facebook gibi 2 milyara yakın günlük kullanıcısı olan bir şirket dijital olarak sürükleyici bir deneyime geçmeyi (metaverse) öneriyorsa, biraz dikkate alınmayı hak ediyor.

Facebook’un Reality Labs Bölümü, metaverse’lerinin ana hatlarını ve bir oyunda olduğu gibi diğerleriyle etkileşim hissini sanal olarak nasıl üreteceği üzerinde çoktan çalışmaya başladı bile (psychologytoday.com). Sanal dünyada fazla vakit geçirmenin başta psikoza (gerçeklikten kopuş) sebep olması düşündürücü. En bilinen psikotik bozukluk olan şizofreni kelime olarak “bölünmek, ayrılmak, parçalanmak” anlamlarına geliyor. Adından da anlaşıldığı ve beyin görüntüleme sonuçlarının gösterdiği üzere psikozda beynin bağlantısallığında azalma ve kopma gözlemleniyor. İşte beyin için çok önemli olan bu bağ kurma ve bağlantısallığı anlamak için şimdi de beynimizin nasıl çalıştığına bir göz atalım.

İnsanların dünya üzerinde keşfettiği onca şey arasında, beyinlerimizin karmaşıklığına rakip olabilecek hiçbir şey yok. İnsan beyni “nöron” (sinir hücresi) adı verilen seksen altı milyar hücreden oluşuyor. Nöronlar orman benzeri girift bir ağ yapısı içinde birbirleriyle sıkı bağlantılar oluşturuyorlar. Beyninizdeki nöronlar arası bağlantıların sayısı ise yüzlerce trilyonu buluyor. Durumu daha iyi kavramak için şöyle düşünebilirsiniz: Bir milimetreküplük beyin korteksi dokusu içindeki bağlantıların sayısı, dünya üzerinde yaşayan bütün insanların sayısının yirmi katı. Ancak beyni ilginç yapan, bileşenlerinin sayısı değil, o bileşenlerin birbirleriyle girdikleri etkileşim şekli.

Okullarda ve popüler kültürde beyin genellikle farklı bölgelere ayrılmış, belirli görevlere adanmış bir organ olarak tasvir ediliyor. Şu alan görme esnasında, bu alan işitme ile, şu bölge şeker yemeye direnirken, bu bölge ahlaki bir açmaz üzerine kafa patlatırken etkinleşir gibi bir model bu. Bütün beyin alanları etiketlendirilip sınıflandırılıyor. Ama bu model oldukça yetersiz ve hikayenin en ilginç kısmını görmezden geliyor. Çünkü beyin, çevre koşullarının gereklerine ve vücudun yetilerine uyum sağlamak için devrelerini sürekli değişimden geçiren canlı, dinamik bir sistem.

İnsan tamamlanmamış bir varlık olarak dünyaya geliyor. İnsanlar ve bazı memeliler, tam gelişmemiş bir şekilde doğuyorlar. Yani doğduklarında ne yürüyebilir ne yiyecek bulabilir, ne vücut ısılarını denetleyebilir, ne de kendilerini savunabilir haldeler. Koyun ve zürafa gibi bazı memeliler ise doğduklarında gelişmiş durumda oluyorlar. Hepsi de dişleri, kürkleri ve açık haldeki gözleri ile doğan bu hayvanlar, vücut ısılarını düzenleyebiliyor ve katı yiyeceklerle beslenebiliyorlar. Tam gelişmemiş halde doğan insan ve hayvanların REM uykusunda geçirdikleri süre de çok fazla. Bu fark özellikle yaşamın birinci ayında çok belirgin ve bu bize önemli bir ipucu veriyor: Gelişime açık bir şekilde dünyaya gelen bir beyin REM uykusunda (yani rüya görerek) gelişimini sürdürmeye devam eder.

Amerikalı psikolog William James beynin bu gelişme özelliğini fark etmiş, dış olayların etkisiyle değişebilen -ve yeni biçimini koruyabilen- bir sistem kavramından yola çıkarak “plastisite” (yoğrulabilirlik) terimini ortaya atmıştı. Bir nesenin plastik olması, ona farklı biçimler verilebilmesini ve verilen biçimi koruyabilmesini ifade ediyor. Üretip biçim verdiğimiz plastik kaseler, oyuncaklar, telefonlar bir anda eriyip eski formlarına dönmezler. Bu beyin için de geçerlidir: Deneyimler beyni değiştirir ve bu değişimler korunur. Bu durum için nörobilimde “beyin plastisitesi” ya da “nöroplastisite” terimi kullanılır. Plastisite sözcüğü bir şeyi bir kez kalıba sokup biçim verdikten sonra sonsuza kadar öyle tutmak olduğu izlenimini verebilir. Ama beynin yaptığı şey bu değil. Çünkü beyniniz hayatınız boyunca kendisine tekrar tekrar biçim vermeye devam eder.

“Birlikte ateşlenen nöronlar, birbirlerine bağlanırlar.”

Örneğin, yeni bir şey öğrendiğinizde (sevdiğiniz restoranın konumunu, patronunuzla ilgili bir dedikoduyu, radyodaki o bağımlılık yapan şarkıyı) beyniniz fiziksel değişime uğrar. Maddi bir başarı yakaladığınızda, toplumsal bir olay ya da duygusal bir deneyim yaşadığınızda da aynı şey olur. Basket topunu her fırlatışınızda, bir meslektaşla anlaşmazlığa her düşüşünüzde, yeni bir şehre geldiğinizde, nostaljik bir fotoğrafa baktığınızda ya da sevdiğiniz birinin tatlı sesini duyduğunuzda, beyninizdeki devasa ve girift ormanlar, bir an öncesinde olduklarından biraz daha farklı bir şeye dönüşmüşlerdir artık. Bu değişimlerin toplamı anılarınızı, yaşamınızın ve duygularınızın çıktısını oluşturur. Beyindeki bu sayısız değişim dakikalar, aylar ve yıllar içinde birikerek, “siz” dediğimiz varlığı oluşturur. En azından şimdiki “sizi”. Çünkü dün, az da olsa farklıydınız. Yarın ise yine başka bir kişi olacaksınız (Eagleman, 2021).

Son olarak şunları söyleyebilirim ki beyniniz hedeflerini ve üstesinden gelmek zorunda olduğu güçlükleri yansıtacak şekilde kendini sürekli olarak ayarlar. Kaynaklarını ve koşullarını gereklerine göre sürekli biçimlendirir, ihtiyaç duyduğu şeye sahip değilse kendisi yaratır. Beyin alanlarının yeniden düzenlenmeye tabi oluşu, eskinin “önceden belirlenmiş beyin alanları” paradigmasının yerine, daha esnek bir model koyar ortaya. Çünkü beyin dijital bir bilgisayardan çok daha farklı. Bu nedenle artık sinir bilimin de yardımıyla insan psikolojisini anlamak için geleneksel mühendislik kavramlarından uzaklaşmalı ve daha dikkatli bakmalıyız.

Dünyanın her yerinden online psikolojik danışmanlık/psikoterapi almak için ayselkeskin2004@yahoo.com adresine yazarak detaylı bilgi alabilirsiniz.

Kaynaklar:

David Eagleman. Canlı Devre: Durmaksızın Değişen Beynin İçyüzü, Domingo, 2021.
https://www.virtualedge.org/metaverse/
https://www.psychologytoday.com/us/blog/digital-world-real-world/202110/will-the-metaverse-impact-mental-health

İlginizi çekebilir: Yapay zeka, cyberpunk ve psikoloji: Psikoloji, yapay zekaya nasıl yaklaşıyor?

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale