X

Ortaya çıkışından bugüne bisikletin gelişim serüveni

Keyif veriyor, eğlendiriyor, istediğim yere götürüyor. Gece demiyor, gündüz demiyor, benimle birlikte geziyor da geziyor. İkamesi yok; yerine koyamam herhangi bir şeyi. Merak ettim, “Nasıl doğmuş acaba?” dedim. Araştırdım, buldum. İşte huzurlarınızda bisikletin doğuşu ve 1850-1920 yılları arasındaki gelişim serüveni.

Asalet göstergesi

Bisikletin patenti 1818 yılında, Almanya’da, Baron Karl von Drais of Baden tarafından alındığına göre belli ki bu laufmaschine veya koşan makine (running machine) şimdilerin en lüks arabaları ile eşdeğermiş. Baksanıza bisiklet üzerindeki adamcağızın endamına, kendine güvenine.

4 tekerli “pedamotive” taşıyıcı. Yıl: 1850

Atlar ölünce iş tekerlere kalmış

Her ne kadar bisikletin patenti baron tarafından alınmış olsa da bu aletin ortaya çıkışı hazin bir hikayeye dayanıyor: 1815 yılında volkanik Tambora Dağı’nın patlaması sonucunda kışın bir açlık baş gösteriyor ve insanlarla birlikte atlar da teker teker ölmeye başlıyor. Taşıma için kullanılan atların yerine hemen başka bir şey düşünülüyor ve “Draisine” adını alan cihazın tekerlekleri demir yollarında dönmeye başlıyor.

Atların yerine kullanılan bu alet, bisikletin doğuşuna öncülük etmiş

Yasak geliyor

Bu ilginç şey bir anda moda oluyor, adeta bir statü simgesi haline geliyor ve git gide yayılmaya başlıyor ancak bu sefer de yayalar yolda yürüyemez hale geliyor. O zaman gelsin yasaklar, kısıtlamalar.

Amerikan hükümet binasından çıkan bir bisikletli. Yıl: 1895
Sherlock Holmes’ün yaratıcısı Sir Arthur Conan Doyle, karısıyla birlikte gezintiye çıkmadan hemen önce. Yıl: 1895

Ne kadar yasaksa, o kadar cazip

Bisiklet kullanımıyla ilgili kısıtlamalar onu daha da cazip hale getiriyor, 4 ve 3 tekerleğin ardından insanlar cesaretlenerek 2 tekerleği denemeye karar veriyor, düşmeden ne kadar dayanabileceklerini merak ediyorlar.

Bazıları rahatına pek düşkün. Yıl: 1881
3 tekerlekli bisiklet Dunlop Rubber Company’nin kurucusu John Boyd Dunlop tarafından geliştiriliyor. Yıl: 1888

Cesaret işi tamam, sıra geliyor hızlanmaya

Artık 2 teker üzerinde gitmekten korkmuyor kimse. O zaman neden hızlanmasınlar, gidecekleri yere daha çabuk varmanın yollarını aramasınlar? Çareyi ön tekerleğin çapını artırıp, sürücünün bacak uzunluğu ile orantılamada buluyorlar. Sürücünün oturduğu sele yüksekte olduğundan bol miktarda düşen olsa da bisikletle yol kat etmek hala ilginç bulunuyor. Artık başlasın yarışlar, kazansın hızlı olanlar.

Amerika’daki bir yarıştan. Yıl: 1890
Berlin’deki ilk bisiklet yarışından. Yıl: 1889

Önce zincir geliyor, sonra diğerleri

Silindir zinciri 1880 yılında devreye giriyor. 1885 yılında da şu anda kullandığımız aksama en yakın formuna kavuşuyor bisiklet.

Tek başına binemeyenler, arkadaşlarından yardım almayı ihmal etmiyorlar

3 teker, 2 teker, tek kişilik, 2 kişilik derken bir yandan da topluca binilebilecek tandem bisikletin namı alıp yürüyor.

Rolls-Royce’un kurucusu Charles Stewart Rolls (sağdaki), sınıf arkadaşıyla Cambridge Üniversitesi’nde bisiklete binerken. Yıl: 1895
Tandem bisiklette çocuklar gibi şendiler. Yıl: 1895-1896

Eğlence kaynağı tekerler

Dublörler iş başında. Yıl: 1905
Cambazlar hünerlerini sergiliyor. Yıl: 1891

1920’lerde bisiklet

Sadece ben mi bugünkü katlanan bisikletlere benzediğini düşünüyorum acaba? Yıl: 1920

Şimdilerde ne haldeyiz?

Yaklaşık böyle bir şeye doğru gidiyoruz
Kıvanç Ergun: Kıvanç Ergun bugün bisikletin tepesinde, yarın ormanda çamurun içinde… Harekete, iyilik peşinde koşmaya doyamıyor, başkalarına çılgınca gelen şeyleri yapmaktan inanılmaz keyif alıyor. İflah olmaz bir spor tutkunu olan Kıvanç, ‘yükseklerde’ yaşamanın, hayattan keyif almanın yolunu sporda bulmuş ve her gün yeni alanlara kayıp, kendini bilinmezlerde kaybetmekten hiç ama hiç çekinmiyor. Yaşını başını almış ama adrenalin söz konusu olunca kendini alamıyor, aktiviteye dalıyor. 2013 İstanbul Maratonu’nda ilk maratonunu (42 km), 2014'te Frig Vadileri'nde ilk Ultra Maraton’unu (60 km) koştu. Ulaşım aracı olarak bisikleti kullanıyor ve bisiklet kullananların sayısını kültürel gelişmeyle eşdeğer tutuyor. Yazdığı yazılarda sınırları nasıl zorladığından, deneyimlerinden bahsederken, bir yandan da hareket etmemek için yaratılan bahaneleri çürütmekten büyük keyif alıyor. Yardımseverlik koşusunun Türkiye'de tanınmasını sağlayan Adım Adım Yardımseverlik Platformu'nda Marka ve İletişim Koçluğu görevini yürütürken, aynı zamanda TOG'un AA içindeki STK Sorumlusu ve gönüllü koşucusu olarak da devam ediyor yaşamına... Fotoğraf konusunda fena değildir, takip etmek isterseniz: instagram/kiverg

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale